Türkiye'de
Başkanlık Sistemi Tartışmaları
Türkiye’de
eskiden beri yönetim sistemi tartışılırken, ne biz nede
tartışanlar daha iyi yönetmek
için tartışmadığını düşünüyorum.
Öncelikle tartışılan sistemse uygulanan
parlamenter sistemi
artısıyla eksisiyle yönetilenlere
açıklanması gerekir.Aynı
şekilde savunulan sisteminde (Başkanlık
sistemi )olumlu , olumsuz
tarafı yönetilenlerce bilinmesi ,bildirilmesi gerekir.Türkiye’de bir
şeyleri tartışmak çok zor ,hele
sistem ise anlaşılmayan bir nedenle karşı çıkmalar başlar cumhuriyet kazanımları,rejim
elden gider diye yaygaralar
koparılır.Asıl gaye ülkenin kalkınması,büyümesi itibarlaşması, halkın mutluluğu
ve refahı ise tartışmaktan, daha
doğal ne olabilir?Bundan dolayı
ülkemizdeki Başkanlık
sistemi ile ilgili araştırma sonuçlarını olduğu gibi sizinle paylaşmak
istedim.
‘’ Türkiye'de yaşanan siyasal
istikrarsızlık sık sık başkanlık tartışmalarının yapılmasına yol açıyor. Bu
tartışmaların altında yatan nedenler arasında özellikle hükümet sürelerinin çok
kısa oluşu ve zayıf icranın güçlendirilmesi isteği yatıyor.
Ülkemizde başkanlık sistemini isteyenlerin
dayandıkları 4 temelden söz edebiliriz bunlar:
" Siyasi istikrar isteği: Kısa sürelerle görevde kalan hükümetler ülke
sorunlarını çözemiyorlar. Özellikle koalisyon hükümetleri süre açısından
istikrarın bozulmasına yol açıyor. Seçim korkusuyla hiç kimse plan ve projelerini
uygulayamıyor.
" Hızlı gelişme için güçlü icra: Dünyanın gelişme hızına uyabilmemiz,
toplumun artan gereksinimlerini karşılayabilmemiz için icranın güçlendirilmesi
gerekir. Başkanlık sistemi özellikle icrayı güçlü kılar ve icraattan sorumlu
olanı net bir biçimde ortaya koyar. Kriz dönemlerinde, acil durumlarda hızlı ve
etkin bir müdahale, güçlü bir icra ile sağlanabilir.
" Tarihsel geçmişimiz başkanlık sistemine uygun: Cumhuriyetin ilk
yıllarını, İnönü'nün "Milli Şef" dönemini ve Osmanlı'nın 600 yıllık tarihini
başkanlık sistemi için yeterli bir geçmiş ve birikim olarak görenler, başkanlık
sisteminin yaşayabileceği bir iklime sahip olduğunu ileri sürmektedirler. Türk
halkının yeterli bir devlet kültürüne sahip olduğu, darbe yapan ordunun bile en
geç iki yıl içinde kışlasına çekilerek demokrasiyi getirmeye çalıştığın, sırf
bunun bile demokrasiye yatkınlığımız açısından önemli bir kanıt oluşturduğu da
bu görüşü savunanlar tarafından belirtilmektedir.
" Başkanlık sistemi diktatörlük ve askeri darbeye neden olmaz. Bu görüşü
savunanlar şöyle demektedir: Ülkemizde başkanlık rejimi olmadığı halde üç kez
askeri darbe olmuştur. Darbelerin temelinde rejimin parlamenter sistemde
tıkanması ve sosyo-ekonomik nedenler aranmalıdır. Diktatörlük eğilimi tüm
hükümet sistemlerinde mümkündür, Türkiye'de oyların genel dağılımı % 35 sol %
65 sağ biçimindedir.Bu nedenle ülkemizde sol düşünce taraftarları başkanlık
hükümetine karşı çıkarak diktatörlük getireceğini ileri sürmektedirler.
Ülkemizde başkanlık sistemine karşı çıkanların ileri sürdükleri görüşleri de 4
temelde toplamak mümkündür:
" Dikta rejimi kurulabilir: Demokrasi geleneğimiz başkanlık sistemini
kaldıracak nitelikte değildir. Bu sistem demokratik gelişmesini henüz
tamamlamamış ülkemizde yürütme ile yasamanın birbirine karışmasına ve böylece
yürütmenin fiilen üstünlüğüne sebep olacaktır.
" Parti disiplininin olduğu ülkelerde başkanlık sistemi çalışmaz: Kıta
Avrupası ve Türkiye gibi ülkelerden farklı olarak, ABD'nde Demokrat ve
Cumhuriyetçi partiler, disiplinli bir yapıda değildirler. Hatta bir anlamda
"no party system" ABD siyasi sisteminin belirleyici özelliğidir. Kıta
Avrupası'ndaki tüm parti sistemlerinden farklı olarak, ABD partileri arasında
ideolojik ayrılık yoktur, tek bir liberal partinin içindeki eğilimler olarak
nitelendirilebilir. Bu ülkede partili parlamenter parti grup kararları ile
bağlı olmadıkları için, Başkanlar ve kongre çoğunluğu farklı partilerden
olsalar da yasama-yürütme arasında işbirliği sağlanabiliyor. Bu da iki güç
arasında denge kurulmasını kolaylaştırmaktadır. Onun içindir ki, disiplinli
partilere dayalı bir siyasi hayatta, ABD tipi Başkanlık rejiminin uygulanması
daima askeri darbelere yol açmıştır.
" ABD dışında sürekli bir uygulaması yoktur: Başkanlık sisteminin ABD
dışında sürekli bir uygulaması yoktur. Bu sistem, tamamen ABD gibi pek çok
dengelerin birarada bulunduğu federal yapılı bir devlette, üstelik ekonomik
açıdan hayli güçlü liberal bir ülkede uygulanma zemini bulabilmektedir. Diğer
ülkelerdeki başkanlık sistemi örneklerinin hepsi kesintiye uğramaktadır ve
demokratik niteliklerden kopuktur.
" Parlamenter sistem tıkanmamıştır: Sistemin reforma ihtiyacı vardır.
Tıkanıklar parlamenter sistemden kaynaklanmamaktadır. Başkanlık sistemi
arayışları Türkiye'nin parlamenter rejimle edindiği deneyimleri ve ödediği
bedelleri yoksaymaktadır. Başkanlık sistemi yasamanın sorunlarını çözememektedir,
sadece yürütmeyi güçlendirir, Türkiye'nin temel sorunu yasamanın görevlerini
tam anlamıyla yerine getirememesidir
Parlamentarizmin
Tartışılan Yönleri
Ülkemizde de
olduğu gibi parlamenter sistem yumuşak kuvvetler ayrılığına dayanan bir
sistemdir.İngiltere'de kendine özgü koşullarda oluşmuş ve Kara Avrupası'na
geçtikten sonra birçok ülke tarafından kabul edilmiş ve gelişmiştir. Birçok
kişi tarafından demokrasinin tek gerçekleşme biçimi olarak görülen
parlamentarizm günümüzde ağır eleştiriler almaktadır.
Temelde eleştiriler:
" Partilerden hiçbiri çoğunluğu sağlayamadığı ve koalisyonlara yol açtığı
için hükümet istikrarsızlıklarına yol açmaktadır. Sistem tıkanmakta, halkın
rejime olan güveni sarsımaktadır.
" Çoğunluk partisinin Başbakanının çok güçlenmesi ile fiili
"Başbakanlık Hükümeti Sistemi" kurulduğu ileri sürülmektedir.
" Demokratik geleneklerin oluşmaması ve genel uzlaşmazlıklar sonucu ortaya
konan seçim sistemleri nedeniyle hükümet kuracak çoğunluk sağlanamamakta,
siyasi istikrarsızlık çıkmaktadır.
" Yasama ve yürütme organları birbirinin içine girmiş, iktidar partileri
yasamayı kuvvetler ayrılığı prensibini ortadan kaldıracak biçimde kullanmaya
başlamışlardır. Seçimleri kazanan partiler sadece yürütmeyi değil, yasamanın
denetleme görevini de ele geçirmektedirler.
" Yasama görevini yürütmeye terkeden milletvekilleri parti içi
demokrasinin gelişmesini de engellemekte, genel başkanın iki dudağı arasına
bakıp eleştiri ve öneri haklarından, denetleme görevlerinden vazgeçmektedirler.
Başkanlık Sisteminin Tartışılan Yönleri
Başkanlık
rejimi parlamentarizme göre geçmişi fazla olmayan bir hükümet sistemidir. Yapı
taşları ABD dışında tam anlamıyla yerine oturmamıştır.
Temel eleştiriler:
" Eleştirilerin bir kısmı, başkanlık sisteminin işleyişine ve sonuçlarına
göre biçimlenmektedir. Başkanlık sisteminin daha çok iki partili sistemlerde
yaşadığı, çok partili sistemlerde siyasal istikrarsızlığa yol açarak, yürütme
ve yasama arasında çatışma yarattığı söylenmektedir.
" Başkan ve parlamento(Kongre) arasında farklı siyasal eğilimlerin çoğunluğu
oluşturduğu durumlarda halk adına konuşmada meşruiyet ve temsil krizine yol
açabileceği ileri sürülmektedir.
" Siyasal iktidarın tek elde toplanması demokratik geleneklerin olmadığı
ülkelerde tek adamlık, diktatörlük sonuçları doğurabilir.
" Kazanan her şeyi kazanır kaybeden her şeyi kaybeder ilkesi nedeniyle
seçildikten sonra asla müdahale edilmez durumunda olan bir kişi ülkede
muhalefeti birçok konuda uzlaşmazlığa ve yasadışı yollara itebilir.
" Yürütmenin mutlak hakimiyeti oluşabilir ve demokratik teamüllere sahip
olmayan bir ülkede başkanın partisinin çoğunluğundan oluşan yasama, yürütmeye
tabi olarak hareket edebilir.
" Tersi durumda yasa çıkaramayan, özellikle bütçesini oluşturamayan ve
vaatlerini yerine getiremeyen bir sistem içinde başkan başarısızlığa
sürüklenecektir.
Başkanlık sistemi
Başkanlık
sisteminin en tanımlayıcı özelliği yürütmenin nasıl ve ne şekilde seçildiğidir.
Başkanlık sistemini parlamenter sistemden ayıran temel özellik, yürütme
organının biçimi ve rolü ile ilintilidir ve parlamenter sistemden farklı
olarak, başkanlık sisteminde yürütme organı ile yasama organı iç içe geçmemiş
durumdadır.
Başkanlık
sistemi aşağıdaki özellikleri taşır:
"Başkan"
terimi yalnızca başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelere has bir ifade değildir.
Örneğin popüler olsun veya olmasın, yasal yollarla seçilmiş olsun veya olmasın
bir diktatör de başkan olarak isimlendirilir.
Aynı şekilde bunun tersi olarak pek çok parlamenter ve demokratik sistemlerde
de devlet başkanı makamına büyük ve şatafatlı törenlerle geçer.
Aslî özellikler
Başkanlık
sisteminin özetle aslî ayırdedici özellikleri şunlardır:
Tali özellikler
Tali
özellikler başkanlık sisteminin olmazsa olmaz şartları değildir. Başkanlık
sistemi için yukarıda belirtilen üç asli özelliğin olması yeterlidir. Başkanlık
sistemi aşağıda belirtilen tali özelliklerden birini taşımıyorsa başkanlık
sistemi olmaktan çıkmaz.
Devlet başkanının özellikleri
Bazı ulusal
başkanlar monarşilerde olduğu gibi devletin yalnızca sözde başkanı
hükmündedirler. Hükümette aktif değildirler. Tamamen başkanlık sistemiyle
yönetilen rejimlerde ise başkan halk tarafından yürütmenin başı olarak seçilir.
Bu tür
yönetimlerde devlet başkanı ile hükümet başkanı arasında ayrım yoktur. Bazı
parlamenter sistemlerde monarşinin gereği olarak sembolik bir devlet başkanı
vardır. İrlanda ve Portekiz buna örnektir.
Güney
Afrika gibi bazı
ülkelerde yasama organı tarafından seçilen güçlü devlet başkanları vardır.
Bunlar başbakan gibi aynı yolla seçilirler ve hem hükümet hem de devletin
başıdırlar.[2] Botswana, Marshall
Adaları ve Nauru buna örnektir.
Yerel yönetimler
Yerel
yönetimler başkanlık sistemi gibi şekillendirilebilir. Amerika Birleşik
Devletleri'nin bütün eyaletleri başkanlık sistemini kullanır. Japonya'da
hükümet parlamenter sistemi kullanır fakat yerel yönetimler yerel kurullarca
seçilen vali ve başkanlarca yönetilir.
Başkanlık sisteminin avantajları
Başkanlık
sistemini savunanlar bu sistemin dört ana avantajı olduğunu iddia eder:
Doğrudan yetki
Başbakan
genellikle milletvekilleri tarafından, devlet başkanı ise doğrudan halk
tarafından seçilir. Buna göre başkanlık sisteminin destekçileri, halk
tarafından doğrudan seçilmiş bir liderin herhangi bir yasama organı tarafından
dolaylı yollardan seçilmiş bir lidere kıyasla daha demokratik olduğu görüşünü
savunurlar.
Başkanlık
sisteminde oyverenler birden fazla seçiciler kurulu seçeneği sayesinde politik
isteklerini daha net bir şekilde belirtmiş olurlar.
Devlet
başkanının doğrudan halk tarafından seçilmesinin onu daha sorumlu kılacağı da
belirtilir. Bu argümanın arkasındaki neden olarak da başbakanın devletin
aygıtları sayesinde kamuoyundan korunduğu fikri gösterilir. Fakat bunun yanında
devlet başkanı kendisini seçen vatandaşların istediği yönde politikalar
uygulamazsa şayet yönetimden alınamaz.(ABD'de devlet başkanı yalnızca yasama meclisi
soruşturmasıyla görevinden
alınabilir.)
Kuvvetler ayrılığı
Ana madde: Kuvvetler
ayrılığı
Başkanlık
sisteminde yasama ve yürütmenin birbirinden ayrılması; her iki birimin
birbirini karşılıklı denetleyebilmesinden dolayı avantaj olarak kabul edilir.
Parlamenter sistemde yürütme ve yasama birlikte hareket ettiğinden karşılıklı
olarak birbirlerinin eleştirisini yapmaları çok nadir görülür. Yasamanın
yürütmeyi durdurması güvensizlik oyu ile olur. Bu konuda başkanlık sistemini
savunanlar "başbakanın yapacağı bir hatanın asla bilinemeyebileceği"
görüşündedirler. Watergate
skandalı hakkında
yazılar yazan eski bir İngiliz politikacı "Böyle bir skandalın
İngiltere'de olmayacağını düşünmeyin, olur ama belki hiç duymazsınız."
demiştir.
Kritikçiler
bu durumun başkanlık sisteminde de benzer şekilde olduğunu söylerler. Buna göre
eğer başkanlık sisteminde yasama meclisi başkanın partisindense şayet aynı
durum sözkonusu olacaktır. Buna cevaben devlet başkanının görevden alınması
gibi bir korkusu olmadığından yasama meclisi üyelerinin eleştirilerini yapıcı
olarak addecektir denir. Parlamenter sistemlerde parti disiplini çok önemlidir.
Bir parti üyesi açıktan parti başkanını ve politikalarını eleştirirse partiden
ihraç edilebilir.
Güvenoyu
yoklamasının varlığına rağmen başbakanın veya bakanlar kurulunun karar almasını
durdurmak pratikte çok zordur. Parlamenter sistemde güvenoyu yoklaması başbakan
ve kabinesince önerilen çok önemli bir yasanın parlamentonun büyük çoğunluğunca
kabul edilmemesi gibi durumlarda gerçekleşir. Bu durumda iktidar partisi ya
istifa edecektir ya da erken seçimlere gidecektir. İngiltere gibi bazı
ülkelerde güvenoyu yoklaması yüzyılda bir kaç kez gerçekleşir. 1931 yılında David
Lloyd George seçilmiş
bir komiteye: "Parlamentonun yürütme üzerinde hiç kontrolü yok; bu tam bir
hikaye." (Schlesinger 1982) demiştir.
Hızlı karar mekanizması Başkanlık sistemini savunanlar
başkanlık sisteminin sorunlara parlamenter sistemden daha hızlı yanıt verip
çözüm ürettiğini iddia ederler. Bir başbakan karar alacağı zaman yasama
meclisinin desteğine ihtiyaç duyar, fakat başkan daha az bağlıdır.
Başkanlık
sistemini savunan farklı bir kesim ise karar verme mekanizmasının başkanlık
sistemiyle yavaşladığını ve bunun son kertede sistemin faydasına olduğunu
belirtirler.
İstikrar
Başkanlık
sisteminde, yürütme organını temsil eden başkanın yasama organını fesh etme
yetkisi olmadığı gibi yasama organının da başkanı güvensizlik oyu ile düşürme
yetkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle iki organın da görev süreleri bellidir ve
bu anlamda bir istikrardan söz edilebilir.
Pekçok
parlamenter hükümetler güvenoyu yoklaması olmaksızın uzun süre yönetimde
bulunsalar bile İtalya, İsrail ve Fransa (Dördüncü Cumhuriyet) gibi ülkeler istikrarı sağlama konusunda zorluklar
yaşamışlardır. Parlamenter sistemin birden fazla partiden oluştuğu ve hükümetin
koalisyon ile kurulmaya zorlandığı durumlarda hükümeti oluşturan herhangi bir
parti koalisyonu her an terketmekle tehdit edebilir.
Pek çok kişi
başkanlık sisteminin zor durumlarda daha ayakta kalıcı güçte olduğunu iddia
eder. Büyük stres ve sorunlar içindeki bir ülkenin dönerli başbakanlıktansa
sabit süresi olan bir başkan tarafından yönetilmesinin daha sağlıklı olduğu
belirtilir. Fransa Cezayir Bağımsızlık Savaşı esnasında yarı
başkanlık sistemine geçti. Aynı
şekilde Sri
Lanka sivil savaş esnasında yarı
başkanlık sistemine geçti.
Fransa ve Sri Lanka'da yarı
başkanlık sistemine geçişin
olumlu sonuçlar verdiği ifade edilir.
Başkanlık sistemiyle yönetilen ülkeler
Dünya’da en iyi
başkanlık siteminin uygulandığı
Ülke olarak bilinen ABD ‘ ki başkanlık sistemi nasıldır?
ABD Başkanlık Sistemi
ABD'de yürütme
organı Başkan, yasama organı iki meclisli Kongredir(Temsilciler Meclisi ve
Senato). Başkan Kongreyi feshedemediği gibi Kongre de başkanı istifaya
zorlayamaz..
Başkan 4 yıllık bir süre için başkan yardımcısı ile birlikte seçilir. Ülkede
koşullar ne olursa olsun bu süre değiştirilemez. Başkan sadece iki devre (4+4)
seçilebilir.
Başkan olmak
için dört anayasal koşul vardır: ABD'de doğmuş olmak, ABD vatandaşı olmak, 35
yaşında veya üstünde ve 14 yıldır ABD'de ikamet ediyor olmak.
Başkanın
Yetkileri:
ABD Başkanının, Duverger'in
deyimiyle "seçilmiş kralın" geniş yetkileri vardır:
" Hükümet üyelerini atar. Bu üyeler için ABD'de bakan sıfatı yerine
"sekreter" sıfatı kullanılmaktadır.Senoto bu üyeleri onaylar.
Bakanlar Kongreye karşı sorumlu değildir. Sadece başkana karşı sorumludur.
Başkan istediği bakanı azledebilir.
" Hükümet toplantılarında son ve kesin söz Başkana aittir. Bu konuda
verilen en güzel örnek Lincoln'nün bir sözüdür: "Yedi hayır, bir evet,
evetler kazandı"
" Kongre tarafından kabul edilen yasaları iki biçimde veto edebilir: Açık
veto, Kongre'ye kabul ettiği yasayı geri göndererek hem Senato'da, hem de
Temsilciler meclisi'nde ayrı ayrı 2/3 çoğunlukla kabul edilmesini isteyebilir.
ABD'de bugüne kadar başkanlar veto haklarını 2800 kez kullanmışlardır.
Kennedy'nin veto ettiği hiçbir yasa Kongre tarafından tekrar kabul edilmemiştir.
İkinci Veto biçimi ise "packet veto" olarak adlandırılan 10 günlük
inceleme hakkını kongrenin tatile girme döneminde kullanarak, imzalamadığı
yasayı bir dahaki dönemde tekrar görüşülmek zorunda bırakmasıdır.
" "Spoil System" olarak adlandırılan yaklaşımla Başkan kendi
politikalarını uygulayacak kadroları bürokratik kademelere atayabilir. Yüksek
dereceli memurların atamalarında senatonun onayı aranır, ancak Senato
genellikle bu atamaları onaylar.
" Başkan anayasaya göre silahlı kuvvetlerin başkomutanıdır. Silahlı
kuvvetlerin nasıl nerede nezaman hangi biçimde kullanılacağına karar verir. En
küçük rütbeli subaydan en yüksek rütbelisine kadar hepsini başkan atayabilir.
Başkan Truman, General Mac Arthur ile arasında çıkan ihtilafı generali emekli
ederek çözmüştür.
" Yüksek Mahkeme Yargıçları Başkan tarafından atanır, senato tarafından
onaylanması gerekir.
" Dış politikada Başkan önemli kararları bizzat kendisi alır. Kimi
devletleri tanıyabildiği gibi ikili antlaşmalarla ilişkileri geliştirebilir.
ABD anayasasına göre başkanların yabancı devletlerle imzaladığı anlaşmaların
yürürlüğe girmesi için Senato'nun 2/3 çoğunluğu gereklidir. Senatonun onayıyla
büyükelçileri atama yetkisine sahiptir.
" Başkan, Federal yasalara karşı gelmekten hüküm giymiş olanları şartlı
olarak veya tamamen affetme yetkisine sahiptir.
Kongre
ABD'de başkanlık sisteminin en önemli temellerinden birisi de Kongredir.
Kongre, 438 temsilciyi içeren Temsilciler Meclisi ve 100 Senatörü içeren
Senato'dan oluşur.
Kongrenin
Yetkileri:
Kongre kişilerin ve federe
devletlerin anayasa ile tanınmış hak ve yetkilerine dokunmamak koşuluyla
tekelinde olan yasa yapma gücünü anayasa sınırları içinde serbestçe
kullanabilmektedir. Yasa yapma gücü daima iki meclisin anlaşması ile uygulama
bulabilmektedir.
Bütçenin
kabulu, federal hazinenin çıkış ve girişlerini düzenleyen mali yasaların
yapılması tamamiyle kongreye aittir. Kongre başkana hedef ve politikalarını
gerçekleştirmesi için gereken mali olanakları sağlamayarak engel olabilir.
Örneğin Jefferson'a yaptığı gibi yeni topraklar almak istediğinde gereken
parayı vermeyebilir.
Gerektiğinde
komisyonlarıyla her hangi bir faaliyet hakkında soruşturma yaparak bir mahkeme
görüntüsü bile kazanabilir.
Temsilciler
Meclisi, mali insiyatife sahiptir.Mali yönü olan yasaların önerisi Temsilciler
Meclisince yapılmaktadır. Senato kendine gelen mali yasayı kabul edip etmemekte
serbesttir.
Senato
uluslararası andlaşmaları onaylar ve bazen bu hakkını onaylamama yönünde
kullanmaktadır. Birinci Dünya Savaşandan sonra Başkan Wilson'un imzaladığı
Versay Barış andlaşması Kongre tarafından reddedilmiştir.
Kongre
başkan üzerinde impeachment(suçlandırma) yetkisini kullanabilir. Başkan, vatana
ihanet, zimmetine para geçirme veya diğer cürüm ya da ağır suçlar nedeniyle
itham edilip, yargılanabilir.Bu suçların tespiti ve suçlunun cezalandırılmas
yetkisi Kongreye aittir. Temsilciler Meclisi hazırlık araştırmasını yapar.
Senato da mahkeme vazifesini görür, ancak bu durumda senatonun başkanlığını
Yüksek Mahkeme başkanı yapar.Suçluluğa karar verilebilmesi için 2/3 çoğunluğun
sağlanması gerekir. En ağır karar başkanın görevine son verilmesidir.
Yargı ve Yüksek Mahkeme
1787
Anayasasıyla kurulan ve 1789 tarihli adliye yasasıyla görev ve yetkileri
belirlenen yüksek mahkeme ABD'de en yüksek yargı organıdır. Yüksek Mahkeme
dışında ABD'de dört çeşit federal mahkeme bulunmaktadır.
Başkanlar
çoğu zaman, Yüksek Mahkeme hakimlerinin atamalarını yaparken kendi görüşlerini
destekleyecek kişileri seçmektedirler. Ancak atamalardan sonra , kendilerini
seçen başkanla farklı kararlar veren hakimlere çok sık rastlanmaktadır.
Hakimlerin böyle davranabilmelerinin ardında yatan önemli gerekçelerden birinin
ömür boyu seçilmeleri olduğu belirtilmektedir.
ABD'de
hakimlerin büyük bir yargı hatta siyasi gücü vardır. Hükümlerini verirken
yasalardan ziyade anayasaya dayanmakta, yani anayasaya aykırı buldukları
yasaları tatbik etmeme hakları vardır.
Yüksek
Mahkeme aynı zamanda temyiz organıdır. Mahkemenin Anayasaya aykırılık konusunda
son merci oluşu anayasa değil daha çok teamüllere dayanmaktadır. Yüksek Mahkeme
hakimlerinden Huges "Yüksek Mahkeme nasıl anlarsa anayasa odur"
diyerek yetkisinin büyüklüğünü ortaya koymuştur. Kimi hukukçular bu nedenle
ABD'yi "hakimler hükümeti" diye nitelendirmişlerdir. Ancak Maurice
Duverger bu nitelemeyi abartılı bulmaktadır: "Yüksek mahkeme yargıçları
bir karar karşı çıkabılırler, ama karar alamazlar: denetlerler ama yönetemezler"
Fransa Yarı Başkanlık Sistemi
Yarı
başkanlık sistemi, hükümet başkanı ve cumhurbaşkanı arasında yürütme
yetkilerinin paylaşıldığı, yasama ve yürütmenin işbirliği içinde çalıştığı
kesin kuvvetler ayrılığının olmadığı bir hükümet sistemidir. Bu sistemde de Cumhurbaşkanı
genel oy ile halk tarafından seçilmekte ve hükümet millet meclisi önünde
sorumlu sayılmaktadır.
Fransa'nın
uyguladığı bu sistemde parlamenter rejime göre temel farklılıklar şunlardır:
Klasik parlamenter rejim Cumhurbaşkanına sembolik görevler yüklediği halde,
yarı başkanlık sisteminde yetki sahası daha geniştir. Örneğin meclisi
dağıtabilme, referandum isteyebilme, anayasa konseyi üyelerini atama ve
anayasanın 16 maddesi gereği olağanüstü durum ilan ederek yasama, yürütme ve
hatta yargı gücünü elinde toplayabilmektedir. Cumhurbaşkanı, dış politika ve
savunma konularında da ağırlığa sahiptir.
7 yıl için
seçilen Cumhurbaşkanı vatana ihanet dışında mutlak bir sorumsuzluk
taşımaktadır. Yasaları onaylayan Parlamento, hükümeti denetleme ve düşürebilme
yetkisine sahip olduğu halde, Cumhurbaşkanına karşı denetleme yönünden her
hangi bir yetkisi yoktur.
Latin Amerika ve Başkanlık Sistemi
Başkanlık
sisteminin olumsuzlukları ve demokrasi dışı uygulamaları için çoğunlukla Latin
Amerika ülkeleri örnek gösterilir. Bu ülkeler arasında en uzun süredir
başkanlık sistemini uygulayan iki ülke 1949 yılından beri Kosta Rika ve 1958
yılından beride Venezuela'dır. Kolombia 1974, Peru'da 1979'dan beri sivil
hükümetlerle başkanlık rejimini uygulamaktadırlar.
Arjantin, Uruguay,
Brezilya ve Şili olmak üzere birçok Latin Amerika ülkeleri Başkanlık
sistemlerini demokratik bir biçimde 1980'li yıllarda canlandırabilmişlerdir.
Diktatörlüğün Güney Amerika'daki kalesi olan Paraguay, 1989 da başkanlık
demokrasisine geçmiştir, darbeye çok açık olan bu rejime Sandinista koruması
altındaki 1990'da oluşturulan Nikaragua demokrasisini de örnek göstermek
mümkündür.
Aslında
Ekvator, Bolivya, Honduras, Guatemala ve Dominik Cumhuriyetleri'nde de durum
çok farklı değildir. Bu ülkelerde başkanlık sisteminin, daha doğru deyimle
demokrasinin başarısızlığında ekonomik durgunluk, eşitsizlikler ve
sosyo-kültürel geçmiş rol oynamaktadır. Bu devletlerde, seçilen başkanların,
demokratik kurumların güçleri, hiçbir zaman ordunun siyasal yapı üzerindeki
gücüne erişememiştir. İktidar mücadelesi, halktan kopuk küçük azınlıklar
arasında ve ordunun güdümünde geçmiştir.
Bu ülkelerin
yürütemedikleri başkanlık sistemi yerine parlamenter sisteme geçmeleri
gerektiğini ileri süren görüşler de parti modelleri gerekçe gösterilerek
eleştirilmektedir. Parti disiplinin gelişmediği bu ülkelerde parlamenter
sistemin daha büyük bir kaos yaratacağı ileri sürülmektedir. Örneğin,
Brezilya'da milletvekillerinin çok sık parti değiştirdiği, parti kararlarına
karşı oy kullandıkları bilinmektedir
Venezuela Başkanlık Sistemi
Demokratik sistemin uzun süredir kesintiye
uğramadığı ve başkanlık sistemi ile yönetilen Venezuela ilginç bir örnek
oluşturmaktadır. Bu ülkede demokrasi, baskıcı bir diktatörlüğe karşı mücadele
eden solcu işçi liderlerinin, muhafazakar işadamları gruplarına kadar farklı
güçlerin geniş bir koalisyonu sonucu ortaya çıkan uzlaşmayla doğmuştur.
İstikrarın arkasında petrol, kahve ve şeker gelirlerinin demokratik bir ortam
içinde özel sektörü geliştirirken , orta sınıfa ve çalışan kesimlere
ayrıcalıklar getiren önemli mali kaynaklar sağladığı belirtilmektedir. 1958'de
başlayan demokratikleşmeyle birlikte ülkede bütçenin üçte biri sosyal
programlara, diğer üçte biri ekonomik kalkınma projelerine harcanmıştır.
Günümüzde ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalsa da ülkede rejim açısından
büyük sorunlar yaşanmamaktadır.
Başkan 5
yıllık bir süre için doğrudan halk oyuyla seçilmektedir. Üstüste iki dönem görev yapamamaktadır. Yürütmenin
başı ve silahlı kuvvetlerin başkomutanıdır.
Senato ve Temsilciler Meclisi olmak üzere Ulusal Kongre ülkenin yasama
organıdır. Ülkede güçlü iki büyük parti bulunmaktadır.Yasama organının
çoğunluğunu oluşturan partiler genelde Başkanın kararlarını desteklemişlerdir.
Başkanlık sisteminin işlemesinde siyasi partilerin büyük özverileri olmuştur.
1958'te seçim öncesi siyasi parti liderlerini imzaladıkları antlaşma
"Punto Fijo" sadece ülkenin zorlu geçiş yıllarını atlatmasını değil,
etkileri ile uzlaşmayı Venezuela siyasal kültürünün önemli bir yapıtaşına
dönüştürmüştür.
Kaynakça
1.
Kemal Gözler, Anayasa Hukukuna Giriş, Bursa
Ekin Kitabevi Yayınları, Dördüncü Baskı, 2004, s.82-110
2.
Devlet başkanları: Bir karşılaştırmalı anayasa
hukuku incelemesi, s.9, Kemal Gözler
3.
Devlet başkanları: Bir karşılaştırmalı anayasa
hukuku incelemesi, s.10, Kemal Gözler
4.
Anayasa Hukuku, s.178, By Doç.Dr. Ayşe Tülin
YÜRÜK
5.
Alternatif siyaset arayışları, s.46, Ufuk URAS
6.
Başka bir siyaset mümkün, s.283 Ufuk URAS
7.
Başkanlık
Sistemi
8.
Vikipedi, özgür ansiklopedi