KAOSÇULAR YİNE DEVREDE AMA ...!!!
Gün gittikçe etkinliği biten kaosçular son zamanlarda son hız devredeler. Bugün anlaşılması güç olan eylemler neden tetiklendi. Şöyle 1990’lı yıllara dönelim. Sayın Özal başta...Bu dönemden önce hiçbir şekilde Kürt kimliği kabul görmezken , Kürtçe kasetler bile dinlenemezken, Kürt’lerin kışın karın üstünde yürürken kart-kurt sesinden Kürt ismi çıktığı söylenirken,Türk oldukları empoze edilip, yoğun asimilasyon ortamı mevcutken, Kürtçe türkü söylemek isteyen sanatçıların yurt dışına kaçmasına neden olabiliyorken, Kürtçenin Farsça ve Türkçeden meydana geldiği , Kürtçe denilen bir dilin olmadığı empoze edilirken, kendini Kürt savunucusu gören kesimlerde pek ses yok. Ancak Özal’ın Kürt kimliğini kabul görmesi ve bu yöndeki yasakları yavaş yavaş kaldırmaya başlamasıyla ortalık kaynamaya ,terör son hatta ulaşmaya başladı.Şehit cenazeleri , baskınlar ,yol kesmeler ,yağmalar…Bütün kaosçular şenlik içinde ırkçılıkla beslenenler ayakta. Bakın biz demedik mi bunlara hak verilmez. Kökünü kazıyacaksınız. Bakın hükümet azıcık hak verdi. Adamlara bak durmuyorlar.Ancak Sayın Özal direndi.İnsanlık onuru olan bu haklar ,Osmanlı döneminde hiçbirisi elinden alınmadan birlikte yaşamasını bilen bu halkın tümden suçlu ilan edilemeyeceğini , elinden alınan hakların iade edilmesi gerektiğini savunmaya devam etti. Kaosçuların son çare gördükleri zehirleyerek öldürme planlarını ortaya koydular ve başardılar. Sayın Özal’ı ortadan kaldırdılar. Sayın Özal’dan sonra gündemde kalmanın dışında çok ciddi olaylar olmadı.
Sayın başbakanımızın Sayın Özal’la başlayan ama üstü örtülen Kürt sorunu çözme ve alınan hakların iadesi için ciddi çalışmalar başlatması,Alevi sorunlarına el atması ,Ülke ekonomisinin daha refah seviyeye getirme çabaları, Kürtçe kanal , Kürtçe kurslara izin verilmesi, azınlık haklarını vermeye çalışması , darbeci paşalara dokunması , Kaosçulara meydan okuması , çevredeki komşuların haklı mücadelelerini savunması , İsrail’e karşı dik duruşu , yeni sivil anayasa çalışmaları , kaosçuları ve iş birlikçilerini harekete geçirmiştir. Dün hangi senaryo uygulandıysa bu gün de aynı senaryo uygulanıyor. Sayın Başbakanımızı haklı ve yerinde yaptığı mücadelesine gölge düşürmek… Aşırı milliyetçi blok oluşturmak, Kürt –Türk çatışmasını çıkarmak , halkın refah ve mutluğunu engellemek ,kaos ortamı oluşturma emelinde olup, bu kaos ortamı içerisinde rant ve saltanatlarını sürdürmeyi hedeflenmektedirler.Bu saltanat yaklaşık 200 yıllık saltanat kolay bırakmayacaklardır. Bu güne kadar akan kanlar onların umurunda bile değil. Onlar sadece mevcut örgütleri kurup, onlarla işbirliği içinde kendi emelleri doğrultusunda harekete geçirmeye çalışarak eylemleri yaptırmaktadır.Aslında bu senaryoyu çözmek çok basit.Van depreminin de gösterdiği gibi ne Kürt ne de Türk halkının birbirinden alıp veremediği hiçbir şey yok. Onların adına onların haberi ve onayı olmadan kaosçuların dayatması var. Onları birbirine düşürme planları var.Sayın başbakanımızın yaptığı gibi bu planlarını bozmak, onların tefrikalarını inanmamak, tüm ayrıştırıcı söz ve eylemlerde bulunmamak , Türkiye’de yaşayan tüm ırkların zenginlik olduğu düşüncesini oluşturmak, Ülkenin Türkiye’de yaşayan herkesin olduğunu, sahiplenmende herkesimle olunabileceği duygusunu oluşturmak. Sağduyulu olmak herkesin faydasına olacaktır. Tüm dünyada sınırların kalktığı bir dönemde Kürt veya başka bir ırkı görmemenin dışlamanın faydadan çok zarar teşkil edeceği bilinci oluşturulmalıdır. Halkımızı ve tüm dünya yardımseverlerini Van depreminde göstermiş olduğu hassasiyeti kutluyorum. Barışı birlikteliği karşılıklı eşit haklar içinde yaşamaya yönelik çalışmalara destek vermeye devam edilmesi gerekmektedir. İnsanların huzur , refah, barış ve mutluluğuna gölge düşürmeye yönelik her türlü kaosçu planları hem Kürt hem Türk hem de diğer tüm ırklarla kardeşçe el ele vererek yürekli bir şekilde çözüleceğine inanmaktayım. Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın basında yer alan güncel bir haberini sizlerle paylaşmak istedim. Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Atatürk’ün millet tanımını 1929 yılındaki kendi kaleminden çıkan sözlerle anlattı. Ardından Türkiye’yi yöneten hükümet olarak millet kavramına aynı baktıklarını söyleyen Erdoğan, “Bu ülkenin her bir ferdi birinci sınıf vatandaştır. Bu tartışılmaz. 74 milyonun fertleri arasında herhangi bir ayrımcılığı, eşitsizliği ve adaletsizliği asla kabul etmeyiz, buna müsamaha da göstermeyiz.” dedi.Bize de düşen dilimize ,yüreğimize geleni kalemle aktarmak olacaktır.Barış ve huzur için tüm Türkiye el ele diyorum.Bu çağrıya tüm insanlarımızı davet ediyorum.Çözümü kardeşlik duygularının geliştirilmesinde görüyorum.
Saygılarımla…
Tevfik KARDAŞ
Eğitimci / Yazar