Değerli hocam Mustafa Kuvancı’nın Filistin Üzerine yazısını okudum. Daha sonra yazıya yapılan yorumları, ayrıca Filistin üzerine ve diğer tarihi konular üzerine yazılan yazıları ve yorumları da okudum. Belli oluyor ki hepimizin duyarlılığında aşağı yukarı ortak noktalar var.

İnsani yönden bakıldığında hiç birimizin yüreği bu yapılan olayları kabul edemez. Bunda hem fikiriz. Bu yüzdendir ki bir tek Türkiye Cumhuriyeti Devleti böyle olaylarda kendini orta yere atıyor. Tarihi yönden bakıldığında Arapların ve Filistin halkının bize bu zamana kadar hiçbir faydası olmadığı gibi tam tersine sırtımızdan hançerledikleri aşikardır. Buna da kimse itiraz edemez.

Gelelim Yahudilere. Bu milleti de dünyada hiçbir devlet sevmez. Şu an arkasında bir tek Amerika var. Bunun da sebebi açıkça bellidir. Amerikanın zenginleri ve paranın patronları Yahudi asıllı Amerikan vatandaşıdır. Dünyada güç yani para kimin elinde ise patron odur. Amerikan yönetimine kim gelirse gelsin İsrail Devletini memnun kılmayacak hiçbir olaya imza atamaz.

Tarihi inceliyorsun. Sorunlu olan bu milletler zamanla Osmanlı İmparatorluğu himayesinde hiçbir sorun yaşamadan yüzyıllarca birlikte yaşamışlar. Üstelikte birbirine karışmış melez bir ırk dünyaya türemiş. İster istemez birbirlerine akraba da olmuşlar. Yine de birileri yaraları kaşıyıp ırkçılık politikası uygulamaya devam ediyor. Hatta bu ırkçılık konusunda Mustafa Kemal Atatürk’ün güzel sözleri vardır. Bu haritada yaşayanlar akraba olmuştur. Bunun içindir ki emelimiz dünyada barışı sağlamaktır. Türk Milleti olarak bunun amacındayız ama ne hikmetse bizden başka bu anlayışla hareket eden millet yok.

Peki buralarda ki sorunlar. Balkanlarda ki sorunlar. Kafkaslarda ki sorunlar. Daha doğrusu TURAN yurdunun içinde bulunduğu yerlerde yaşanan bu olayların sebebini, çıkış noktasını, niye çare bulunamıyor hiç kendinize sordunuz mu ?

Bakın size önce küçük bir örnekle işin özüne inelim. Halen yurdumuzda yan yana iki köy halkı bile iyi ilişkiler içinde olamıyorlar. Köylerimiz arasında süre gelen kavgalar olmuştur. Hep yok sen muhacırsın yok ben yörüğüm kavgası yapılmakta. Her etnik grup arasında bu vardır. Halbu ki insanlarımız kökenini halen bilmiyorlar. Hepimizin soyu belli. Herkes ben demekte. Biz demeye daha çok yıllarımız var.

İnsanlarımız BİZ demeyi öğrendiği anda bu sorunlar çözülecek. Bu BEN meselesinin başlangıcı da 1879 Fransız ayaklanmasına dayatılmakta. Halbu ki daha önceleri başlamıştır. Fransız ihtilali bir kıvılcım olmuştur. Bu ben meselesi yalnızca bizde değil. Tüm dünya ülkelerinde başlamıştır. BEN meselesi ortaya çıktıktan sonra nice imparatorluklar parçalandı. Sayısı belli olmayan devletler kuruldu.

Parçalanan imparatorlukların içinde en çok da Osmanlı İmparatorluğunun kalıntılarında halen sorunlar devam etmektedir. Burada da din faktörü ortaya çıkmaktadır. Ayrıca halen var olan kendini devamlı sömürmeye adamış dünya devletlerinin orta doğu üzerinde ki emellerinin bir parçasıdır.

Gelelim büyük imparatorlukların parçalanma taktiklerine. Osmanlı’nın son zamanlarında İngiliz ve Fransızların yaptığı çalışmaları az çok biliyorsunuz. Sen Arapsın, sen Filistinlisin, sen Kürtsün, sen Lazsın, sen Çerkezsin diyerek içlerimize yetiştirilmiş ajanlar saldılar. Osmanlı Hanedanın bir de kendi zevk sefa içine düşürülüş sebebi var. Eskisi gibi her yere elini uzatacak durumu da zayıflatıldı.

Başkalarının gazına gelerek BEN demeye başladıktan sonra parçalanmalar kaçınılmaz oldu. Şimdi de aynı oyun Kürt vatandaşlarımız üzerinden yapılmakta. Yine arkasında Amerikan destekli İsrail vardır. Şu an Irak’ın kuzeyinde binlerce Mossad ajanı görev yapmakta. Bunlar öyle yetiştiriliyor ki. Senden daha fazla Arap, senden daha fazla Kürt oluyorlar.

İsterseniz buralarda bulunan lider vasfında olan kişileri araştıralım. Saddam kimdir ? Barzani kimdir ? Talabani kimdir ? Hafız Esat kimdir ? Arap ülkelerinin başlarına bulunan liderler kimdir ? Bunlar niye birbirleri ile geçinemezler ? Birlik olup Arap dünyasını kuramazlar ? Ellerinde ekonomik yönden büyük bir güç olan petrol birliği altında dünyaya kafa tutamazlar?

Bütün soruların altında hep aynı cevap yatmakta. İsrail’de kurulan BAAS partisi üyeleri kimlerdi. Saddam’ı da Irak’ın başına getiren aynı parti. Şimdi de Kuzey Irak’ta Kürtlerin başına getirilmek istenen Barzani’nin babası da aynı partinin üyesi. Bu partiyi kuranlar kim yine İsrail yönetimde Amerikan destekli bir parti. Bunun karşısında Orta Doğuya sahip olmak isteyen kendilerine beşinci mezhep olarak kabul ettikleri Şİİ olan İran faktörü vardır. Adamlar Suudi Arabistan’ı yanına çekmeye çalışıyorlar. Kendilerini İslamiyet’in öncüsü olarak görmekteler.

Yani anlayacağınız tüm Arap ülkeleri abluka altına alınmış. Ondan sonra ortaya çıkıyoruz bu Arapların sesi niye çıkmıyor. Çünkü hepsi satılmış, kuşatılmış nasıl sesleri çıksın. Oralarda halkın sözü yok ki. Zengin şeyhlerin şirketleri hep Amerikan kıskacında.

Orta doğuda himayesi altına alamadığı bir tek İran kaldı. Bunun içindir ki başka nedenler ortaya atarak durmadan oyunlar içinde. Dünya kamu oyunu yanına çekerek vurmak için zemin hazırlıyor. Önünde iki tane engel var. Rusya ve Çin.

Bizimkilerde kalkmış yalandan yere kendini kahraman ilan etmeye. Milletin gözünü boyamaya devam ediyorlar. Senin haberin bile olmaz. Irak’a vurdu bir şey yapabildin mi ? En büyük zararı da biz gördük. Önce Saddam yaptı yapacağını. Sonra da Amerika. Türkiye’nin işi yoksa sürülen insanları baksın, kollasın daha sonra da sırtından bıçağı yesin.

Tarih boyunca baktığımız, kolladığımız İsrail ve Arap dünyasından, şimdi de güya kendini Kürt olarak lanse eden Barzani ve Talabani’den yediğimiz darbelerini sayısı belli değil. Bunlar arkalarına Amerika’yı aldıktan sonra bizim başımızın ağrısı bitmez. Çok büyük bir oyunun içindeyiz.

Bu ikisi çok iyi bilirler. Zamanında rahmetli Turgut Özal’a gelip ne için yalvardıklarını. Resmen K.Irak topraklarını alın diye feryat figan ettiler. Başlarında Saddam belası vardı. Turgut ÖZAL ne yaptı. Bunları Amerika’nın kucağına attı. Sizin derdinizi Amerika, Birleşmiş Milletler çözsün diye. Yüzlerce insan sınırımıza akın etti. Dünya uğraş ve masraf sonuç yine hüsran.

Bizim başımızda bulunanlar da halen neler olduğunu çözmeye çalışıyor. Nereye ellerini uzatsalar darbe yiyorlar. Yahu kardeşim bunların hepsi satılmış sen daha ne uğraşıyorsun. Sen önce BİZ bundan sonra ne yapmamız lazım ona bakalım. Durum çok vahim.

İşte zamanla bizleri nasıl paramparça yaptıklarını sıraladım. Bizler bundan sonra ne yapmalıyız. Bunun da çaresi var. İlk önce kendi yağımız ile kavrulmayı bileceğiz ve öğreneceğiz. Korkmadan hiçbir kuruluşa bağlı kalmayacağız. Ekonomik yönden önce yapmamız gerekenler var.

Bana ne Amerika lazım ne de Avrupa. İşlerine geliyorsa bizim çıkarlarımız doğrultusunda anlaşmalar yapmamız gerekiyor. Bizim isteğimiz olacak. Onların değil. Kimseye de mecbur değiliz. İnsanlarımızın üzerlerinden kotaları kaldırın. Türk Cumhuriyetleri, Arap ülkeleri, doğu ülkeleri ile yeniden ve yeni bir anlayışla antlaşmalar yapın.

İlk önce yapacağımız iş ise nasıl onlar yıllarca bu yörede ki insanları kandırdılar. Yapmış oldukları yanlışlıkları anlatacak ve tekrar bir araya gelmek için önce ekonomik yönden birlik kurmamız gerekiyor. Yoksa yakında İran’da giderse sıra bize geldi demektir.

Çünkü önlerinde bir tek engel İran kaldı. Burada da şunu belirtmek istiyorum. İran politikasını da destekliyor zannetmeyin. İran’ın arkasında da Rusya var. Yoksa Amerika çoktan vururdu. Bir de Çin de karşı geliyor. Çünkü bu ülkeler arasında ekonomik yönden yüklü miktarda antlaşmalar var.

Sen olsan ister misin Nasrettin Hoca hesabı. Bindiğin dalı keser misin. Başkaları akıllı kardeşim kestirmezler. Biz ne yapıyoruz. Bütün bu oyunları göremiyoruz. Amerika ne istiyor. Avrupa ne istiyor. Yok Avrupa Birliğine girmek için şu şartları yerine getirelim. Kardeşim hepsi tezgah daha anlamadın mı. Bizim kimseye ihtiyacımız yok. BİZ önce kendi içimizde ki barışı sağlayarak BİZ olmayı başaralım. Gerisi kolay.

Görmüyor musun 30 yıldan beri bu ülkede kardeş kanı akıtıyorlar. Bu işin çok basit yolu var. Önce baş olacaksın. Bir sürünün başında baş olmazsa o sürü dağılır. Atatürk’ten bu zamana kadar da BAŞ olmayı beceremedik. Bu yüzdendir ki kardeş kavgaları başladı. Kardeşler arasında kavga olur ancak onları barıştırmak, kulağını çekecek baş olmazsa ne olacak. Kavgalar devam eder gider daha sonra da kangren olur.

Bırakın şu siyaset işlerini. Oturalım hep beraber sorunu orta yere dökelim. Kimseden de akıl almayın. Bizim aklımız bize yeter de artar.

Değerli yazı dostlarım kusuruma bakmayın daldan dala geçtik. Aslında anlatılacak çok konular var. Bunları nereden biliyorsun derseniz. Ben yurdumun her yönünü gezdim. Her tarafın da ki insanların yaşayış, düşünüş farkını gördüm. Suriye’de Irak’ta yaşananları gördüm. Bakmayın buraları Müslüman toprakları olarak geçiyor ama insanlar arasında hak hukuk adaleti bulamazsın. Buralarda ki ülkeler halen krallık ve hanedanlıkla yönetiliyor. Ayrıca her ülkenin içinde nüfusu fazla olan ağalık, aşiretlik sistemi devam ediyor.

Buralarda halkın sözü yok.Cumhuriyet olmadığından her hazırda aşiretler arasında çatışmalar çıkar. Başlarında devlet yok. Bizi de aynı taktikle tuzağa düşürmek istiyorlar. Birileri bu ülkede nüfus çoğunlukları ortaya çıkartsın. Herkes o kişilere Allaha tapar gibi bağlı kalsın. Cumhuriyetmiş, demokrasi imiş, Atatürk ilkeleriymiş, bunların hepsi ikinci planda. Sıkıştılar mı hepsi tutunacak dal olarak ben de Atatürk’çüyüm diyorlar.

Cemaatlar, tarikatlarla da bu insanlar yollarını çizmek zorunda bırakılıyor. Terör örgütü de aynı taktiği uyguluyor. Gidip oralarda gerçekleri görürsünüz. Orada yaşayan insanların ne  çektiklerini bilirsiniz. Lafa geldi mi bu ülkede herkes konuşuyor. Konuşulsun ama yıllardır çözümü varken halen niye boş duruyorlar. Benim canım buna sıkılıyor.

Kurtuluş Savaşında olduğu gibi. Tarihimizde bunun ne güzel örnekleri var. Biz insan isek açın kitapları da biraz okuyun. Orada göreceksiniz. Bakın nasıl BİZ olunuyormuş görün. Gözünüz kör mü, okuma yazmanın yok mu. Bırakın Allah aşkına.

Son ve öz olarak önce kendi içimizde BİZ olmayı öğreneceğiz. Başka çaresi yok.

13.06.2010
( 251 Önce Biz Olmaya Çalışalım başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 19.06.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.