.
Son zamanlarda İstanbul Kültür Sarayı tabiri hızla sosyal medyada ve çeşitli gazetelerde yayılmaktadır. Her ne kadar İstanbul’dan uzakta olsak da Kültür Sarayı uygulamasının tüm illere yayılması konusunun elzem olduğundan bahsetmek istiyorum.

Şehirler artık altyapı üstyapı gibi konuların ötesinde kültüre, sanata ve çevreye verdiği önemle kıyaslanıyor. Yapılan köprüler, yollar artık bir şehrin gelişmişlik ölçütünden çıkmış durumdadır. Yani bunlar olmazsa olmazlar, mutlaka yapılması gereken asli görevlerdir. Yakın zamanda İstanbul Adliye Sarayı yeni yerine taşınmış ve eski yeri boşaltılmış durumda. Böyle merkezi yerlerin birilerine verilip iş yerlerine çevrilmesine müsaade etmemek lazım… Zaten sürekli madde peşinde koşan bedenimiz bundan haliyle yorgun düşmüş durumdadır. Bu merkezi yerlere bir alışveriş merkezi yapmak hiç kimseye fayda sağlamayacaktır çünkü tüketmeye teşvik etmek aynı zamanda kendimizden de bir şeylerin tükenmesi anlamına gelir. 

Şehrin nefes alacak yerleri olmalı. Bu gerek yeşil alanlarla, gerek kültür faaliyetlerin sergilendiği mekânlarla sağlanmalıdır. Özellikle İstanbul gibi nüfusun çok fazla olduğu yerlere ise elzemin ötesindedir. Dolayısıyla Kültür Sarayının yapılması son derece hayati bir konudur. Mesela sığ bir okuma mantığıyla bakarsak bir önemini göremeyebiliriz ancak sosyal yönü çok fazladır. Mesela okuyan birey sürekli düşünür ve düşündüğünden dolayı beyni çalışır haldedir. Bütün vücuda komutları gönderen beyin olduğuna göre okuyan insanlar geç yaşlanacaktır. Dingin bir beyin vücuda sağlıklı komutlar gönderemeyeceğinden erken yaşlanmış, hayata küsmüş, bir şeye yaramadığını düşünen bireylerin sayısının artmaması zor değildir. Dolayısıyla sürekli düşünen, bir şeyler üreten, sosyal yönü güçlü nesillere ihtiyacımız vardır.

Bu konunun önemine başta bakanlarımız olmak üzere, valilerimiz, belediye başkanlarımız ve bütün insanların dikkat etmesinde fayda var. Teknolojik gelişmelerle birlikte gitgide yalnızlaştığımız artık herkesin malumu. Bunu biliyoruz, çözüm noktasında neler yapıyoruz ona bakmak lazım. Her ilde yapılacak olan kültür saraylarıyla insanların oraya aileleriyle birlikte gitmeleri sağlanmalı ve okuma alışkanlığı kazandırılmalıdır. Okuyan insanlar, düşünür, düşündüklerinden dolayı bunları etrafıyla paylaşma ihtiyacı hissederler. Bu vesileyle ailede bir iletişim kanalı açmayı başarmış oluruz. 

Adliye Saraylarımızın mahkeme salonlarının birçoğunda yazılıdır: “Adalet Mülkün Temelidir.” Bu binada on yıllardır adalet dengesi tutulmaya çalışıldı. Yine aslına uygun bir şekilde sosyal adaleti, sosyal kalkınmayı sağlayabilmek için bu mekânın tez zamanda Kültür Sarayına dönüştürülerek “Kültür Gelişimin Temelidir” ilkesini yayması gerekmektedir. Bu uygulamanın hayata geçmesi halinde diğer illerimize de örnek olacağını düşünüyorum. Böylece topyekûn bir kültür kalkınmasından söz edilebilir. İnsanlar aileleriyle birlikte bu mekânlara gelerek çeşitli tiyatroları izleyebilir, içlerinde kurulacak kütüphanelerden kitaplarını alıp okuyabilir ve minder sohbetleri kurularak oralarda hasbihâl edebilirler. Gördüğünüz gibi bir bina yığını gibi duran alana küçük bir anlam katmakla birlikte ne büyük güzelliklere sebep olacağını gözler önüne sermeye çalıştım. Dilerim bu düşler tez zamanda gerçekleşir ve çağın hastalığı yalnızlıktan kurtuluruz. Yoksa gelecek kuşakları çok kötü buhranlar bekliyor. İyimser olmak lazım elbette, ama tedbir şart!
.
( Kültür Gelişimin Temelidir başlıklı yazı Erol AFŞİN tarafından 14.01.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.