Günümüzde sürekli bir meşgale içinde zamanımızı eritip bitiriyoruz. Günün sonunda ise geriye baktığımızda zamanımızı bomboş şekilde heba ettiğimiz düşüncesine kapılıyoruz. Hayatımıza yerleşen ve hayatımızı onlara göre adapte ettiğimiz bazı yeni kavramlar var. Bunlardan biri sosyal paylaşım siteleri. Adı başta gayet güzel geliyor, sosyal paylaşım. Fikirlerin, düşüncelerin sarf edildiği, başka insanlarla paylaşılabildiği bir alan. Gayet güzel, ne güzel... Genel olarak öyle ama bir de detayına bakmakta fayda var.

Ben de sosyal paylaşım sitesini kullanan biri olarak özellikle "facebook"ta insanların tepkilerini gözlemliyorum. Bilgi sahibi olmadan fikir üretenler çok fazla. Öyle böyle değil. Acayip fazla. Bu sözlerimden dolayı belki kızanlar olabilir ama maalesef gerçek bu. İsim vererek insanları rencide etmeyeceğim zaten. Sonra sosyal paylaşım sitelerinde insanlar düşünmeden konuşuyorlar. Sonunun nereye varacağını bilmeden! Belki o insanı sözlerinizle incitiyor olabilirsiniz. Bir fotoğrafına yaptığınız anlamsız yorum onu üzebilir.

Diğer bir sorun ise insanlar sosyal paylaşım sitelerinde hakaret ve küfrü çok rahat bir şekilde ifade edebiliyorlar. Birilerini eleştirebilirsiniz ancak küfür ve hakarete varan seviyeye çıkmamalı bu. Zaten böylesi bir durumda karşı tarafların dava açma hakları saklı kalıyor. Eleştirilerde çıtayı korumalı ve hakarete varan çıkışlar yapılmamalı.

Sosyal paylaşım sitelerinin bir iletişim modeli olduğunu söyleyebiliriz. İnsanlar burada haberleşiyor, mutlu anlarını paylaşıyor. Düşüncelerini ifade ediyorlar. Ancak bir hatırlatma, bazı kötü niyetli insanlar için de her bilgiyi vermemeniz yararınıza olacaktır. Mesela anlık olarak şuradayım buradayım gibi notlar, sayfanızda sizin bilmediğiniz bir hırsızın işine yarayabilir! Bundan dolayı sosyal paylaşım sitelerinin maddi tehlikelerine de dikkat çekmekte fayda var. Amacına uygun kullanılmadığı takdirde manevi olarak zararları çok fazla.

Sosyal paylaşım siteleri vesilesiyle yazarlara, sevdiğimiz insanlara ulaşabilmemiz çok daha kolay oldu. Okur yazar buluşması ve yeni yazdığı yazının burada paylaşılarak okura sunulması veyahut yeni yaptığı bir resmi sayfasına ekleyerek arkadaşlarından yorum alması gibi güzel şeyler oluyor. Sonra bazı insanlar şehir isimleriyle sayfalar açarak memleketlerinden kareler paylaşıp sılada olan hemşehrilerinin bir nebze hasret gidermelerine vesile olabiliyorlar. Bazı kurum ve kuruluşlar sosyal paylaşım siteleri aracılığıyla faaliyetlerini insanlarla paylaşabiliyor ve onların şikâyetlerini alıp değerlendirebiliyorlar. Bunların hepsi hayatımızda bazı şeylerin daha hızlı ve etkili çözümlenmesi adına güzel şeyler.

Bütün bunların yanında sosyal paylaşım sitesi bağımlısı olduğumuzu da belirtmeden geçmeyelim. Bunun zararlarını zaman zaman hissediyoruz. Arkadaşlarımızla oturup sohbet etmek varken sosyal paylaşım sitesinden konuşmakla yetinir hale geldik. Tabii şehirlerin artık giderek büyümesiyle birlikte bir araya gelip buluşmak zaman ve mekân anlamında da zorlaşır bir hale girdiğini görmek gerek. Bütün bunları göz önüne aldığımız zaman insanlar için daha yaşanılabilir bir şehir oluşturmak isteyen belediye ve valilikler açısından çok güzel bir inceleme alanı olarak sunabiliriz sosyal paylaşım sitelerini... Şöyle ki bazı sosyologlarca ve bu konulara gönül vermiş kişilerce yapılacak olan çalışmalar neticesinde insanların neler istediğini anlayabilir ve sosyal yönden daha zengin bir şehir için bazı atılımlar yapılabilir. Apartmanların ayyuka çıktığı ve bu apartmanların etrafında bahçelerin bulunmadığı bir dönemde yaşıyoruz maalesef. Dolayısıyla insanlarımız da ya evlerine ya da işyerlerine sıkışıp kalmış durumdalar. Şehirlerimizde insanların nefes alabileceği alanları arttırmalı ve sosyal, kültürel etkinliklere ağırlık vermek gerekmektedir.

Giderek artan bir çevremiz olmasıyla birlikte gittikçe yalnızlaştığımız gerçeğini görmemek için at gözlüğünü takmayı bırakmamız lazım. Binalarda büyük bir kutunun içinde kapsüllerde hapsolmuş vaziyetteyiz. Herkes
kapsüllerini yaşam alanı haline dönüştürebilme çabasında. Balkonlar küçük bahçelere dönüştürülme çabasında. Çünkü bizim bir ayağımız mutlaka toprağa değmeli. Topraktan besleniyoruz, yediğimiz ekmekle, sebze ve meyvelerle. Toprağın arasından kilometrelerce yoldan gelen su ile susuzluğumuzu gideriyoruz.

İşte bütün bunlar olurken edebiyat da sosyal paylaşım sitelerinden olumsuz olarak nasibini alıyor. Menşei belirsiz ortaya atılan sözler ve bunu beğenen yüzlerce insan. Görülüyor ki sözlerin üzerinde insanlar düşünmüyor ve bunları olduğu gibi yayıyorlar. Bunun zararlı bir yönü var. Yanlış bir düşüncesinin hızla yayılması ve benimsenmesi anlamına geliyor bu. Çünkü dil dediğimiz şey insanların kullanmasıyla canlıdır. Ve bu dilde olan kelimelerle meydana gelen sözler de yaşatıldığı vakit sözler her zaman canlı kalır. Bununla birlikte doğrular ve yanlışlar da aynı istikamette canlılığını korur. Her zaman iyinin ve doğrunun yanında olmak isteyen iyi insanlar da buna dikkat etmeli. Düşünmeden okumadan bilgi ve fikir sahibi olmanın imkansızlığı benimsenmelidir. Gerisi cahil cesaretinden başka bir şey değildir.

Reçete: Yukarıda da bahsettiğim gibi kurumlar ve üniversiteler sosyal paylaşım siteleri vesilesiyle insanların ihtiyaçlarının haritasını çıkarabilir ve şehrin daha huzurlu, mutlu, yaşanılabilir bir alan olması için çalışabilirler. Her ne kadar sosyal paylaşım sitelerini iletişim aracı olarak kullansak da aile içinde okuma zamanları oluşturmalı en azından haftada bir gün bir saatliğine okuma zamanlarının olmasına özen gösterilmelidir. Şahsi olarak da okumaya önem vermeli ve o gün istediğimiz anda okumaya zaman ayırmalıyız.

Tebdil-i mekânda ferahlık vardır derler. Her kitap da farklı bir diyar, farklı bir dünya... Günümüzdeki iş yoğunluğunun verdiği yorgunluktan uzaklaşmak için biraz yolculuk yapmak güzel olsa gerek. Sürekli seyahat etme imkanımız olamayacağına göre kitap bunun en kestirme yoludur. İyi yolculuklar dilerim. 

( Hayat Ve Sosyal Paylaşım Siteleri başlıklı yazı Erol AFŞİN tarafından 6.09.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.