B.





Cumhuriyetin ilk dönemlerinde Vakıf mülkiyetindeki binlerce caminin satışı yapıldı . En büyük cami tasfiyesi İstanbul’da oldu . Bu camileri daha çok gayrimüslimler ile dini duyarlılığı az bazı kişiler satın aldılar . Satılan camiler depo , iş yeri , dükkan olarak kullanılıp bazıları yıkılarak yerine bina yapıldı . Bu kıyım Anadolu’nun her yanına dalga dalga yayıldı .
İkinci Dünya Harbi sırasında cami ve mescitlere son dalga vurdu . Seferberlik bahane edilerek , mabetler saman ve ot deposu haline getirildi .

O günlerin canlı şahidi Balıkesir’li İsmail Seyreköz anlattı :

“ Sosyal Sigorta Çarşısı batısındaki Martlı Camii , kadınlar hapishanesi olarak kullanılıyordu . Daha sonra jandarma koğuşu yapıldı . Minaresi yıkıldı . Yıkılan minarenin taşları Taşpınar köyüne satıldı .
Hacı Ali camii (eski adı Kabaklı) eski Belediye (şimdi müze) yanındaki bu cami Askerlik Sevk İstasyonu idi. Senede bir defa kapısı açılır , bahçesine bir masa konur , bir yüzbaşı ve bir yazıcı çavuş askerlik sevk kağıtlarını imzalarlardı . Kura ve sevkiyat bitince kapıları kilitlenirdi .
Eski Cami’den Muharrem Hasbi Lisesi’ne giden yoldaki Köprübaşı Camii minaresizdi . Cumhuriyet Halk Partisi Ocağı olarak kullanılıyordu .
Kayabey Camiinde ot doluydu . Çatı yağan yağmurlardan çökünce beygirlerin otu çürümesin diye hemen taşıdılar . Cami harap ve viran bir şekilde terk edildi .
Şehrin en eski camilerinden olan Yıldırım Camii (eski cami) yıllarca ot , saman ve malzeme deposu olarak kullanıldı . Cami yıllar sonra terk edilince içinden üç dört balya ot ile üç dört eşek semeri çıktı .
Depo yapılan en merkezi yerdeki Yeşilli Cami’de memleketin en nadide el dokuma halıları toplanmış ve bir odasında istif edilmişti . Cami içinde yatıp kalkan emniyet müfrezesindeki askerlerin el , yüz , yıkanma suları bunların üzerine akmış , asker yıllar sonra burayı terk ettiğinde o güzelim halıların lime lime çürüdüğü görülmüştü . Bu camiden de bir adet beygir paldımı ve bir adet havud çıktı .
Ali Şuuri İlkokulunun güneyindeki İbrahim Bey Camiinda yatıp kalkan askerler soğuktan caminin ağaç parmaklıklarını yakmışlar , cami terk edildiğinde içeride bir adet katır semeri bulunmuştu . “

İstanbul’un fethinde şanlı ordunun kumandanlarından , Fatih’in eniştesi Zağnos Mehmet Paşa’nın eseri Paşa Camii ise kapatılma , depo olma tehlikesini , Dursunbeyli CHP üyesi ileri gelen Hacı’ların bizzat Ankara’ya giderek İsmet Paşa’ya ricada bulunup yalvarmalarıyla atlatabilmişti .
Hacı İsmail’e dedim ki “ Allah rızası için anlatın ; anlatın ki genç nesiller yapılanları unutmasınlar . Paşa Camii çok büyük bir cami .. Orası için ne düşünülmüş ve nasıl bir plan yapılmıştı ? “
“ Düşünülmüş , düşünülmüş ; dedi . Orası unutulur mu ? 1938 Yılından sonra konferans salonu olarak planlamışlar . Fakat tahakkuk ettiremediler .”
Balıkesir’de kapatılan 27 camiye karşılık CHP’li Müslümanların kurtarabildikleri tek mabet , tarihi Zağnos Paşa Camii olmuştu .
Savaş ve seferberlik bahanesiyle yapılan bir zulmün sonunda geride bıraktıkları şeyler sadece eşek ve katır semerleriydi .
( Camilerdeki Eşek Semerleri başlıklı yazı A.Müfit KUTLU tarafından 23.05.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.