B.







Otuz yıla yakın bir sürede binlerce insanımızın canına ,yuvasına kastetmiş , devletin milletin kesesine zarar vermiş bir katil çapulcu sürüsünden bahsetmeyi düşündüğümde okuyucuların ilgisini çeker mi diyerek biraz tereddüt ettim . Ama madem ki bir PKK gerçeği var ve bu örgüt bizi can evimizden vurmayı , ülkemizi bölmeyi amaçlamış öyleyse bu konuya kayıtsız kalmamız düşünülemez .

Ben kırk yıl önce Kürt asıllı vatandaşlarımızın yaşadığı yerlerde de görev yaptım . Doğubayazıt’ta askeri lojmanlar ilkokulun yanında idi ve arada yıkık bir duvar vardı . Önünde ardında tel örgüler nöbetçiler yoktu . Adımını atsan lojmandan içeri girerdin . Kışlaların çevresinde de böyle kafes örgüler bulunmazdı . Hafta sonları Kürt arkadaşlarımızla sırtımda eğitim elbisesiyle Ağrı Dağı’na keklik avına giderdik . Peki ne oldu da aramıza güvensizlik ve düşmanlık giriverdi ? Keklik yerine birbirimizi avlamaya başladık .

1980 yılı öncesi Abdullah Öcalan isimli kişi henüz Ankara’da öğrenciyken MİT bağlantılı faaliyetlerde bulunur . Sonra 12 Eylül askeri darbesinin oluşturduğu ırkçılık ve zulümler neticesinde Diyarbakır Askeri Cezaevinden canlı çıkan , nefret ve intikam hisleriyle dolu Kürtlerle dağa çıkar .

İşin başlangıcında zulüm, kin ve intikam vardır . Diyarbakır Askeri Cezaevinde yapılan zulümleri okurken insanlığınızdan utanırsınız . Oğlunun makatından çıkarılan cop , babanın ağzına verilir . Dışkı yedirilir , idrar içirilir . Dayak ve küfür cabası .. Veremli bir mahkumun balgamı bile yemeklere katılır .

Sonra zalim Cezaevi Müdürü Binbaşı İstanbul’da bir belediye otobüsünün içinde karısının ve iki çocuğunun gözleri önünde tabancayla öldürürler .
Türkiye Cumhuriyeti ordusuna karşı saldırılar ve pusular artar . Güneydoğu dağlarında çiçekler kana bulanır . İhanet , kan ve ateş dalga dalga ülkeyi sarar . Anaların yüreği dağlanır , babalar , bebeler ağlar .

Kırk senede 40 bin insan yok olur . Harcanan paralar , dağılan yuvalar cabası .. Hiçbir şey ihaneti mazur gösteremez . Kanı kanla yıkamazlar .

Dağlarda hayvanlar gibi yaşayıp pusu kuran ve şehit ettiği Mehmetçik’ler için zafer naraları atan bir çakal sürüsü bağımsızlık savaşı yaptıkları iddiasıyla yıllardan beri ülkeyi kan ve ateşe boğuyorlar . Kürt analar da ağlıyor , Türk analar da ağlıyor .

Bu gün yurdumuzun bir bölgesinde gayri nizami harp yaşanmaktadır . Gayri nizami harbi gerilla yapar . Bizim yetkililerimiz bu sırtlanlara gerilla demese de bu adamların uyguladıkları metot gerilla metodudur . Gündüz külahlı , gece silahlı . Gündüz berberlik yapan bir kişi gece baskına katılır . Sabah olunca dükkanını açar . Hangi askeri birliğin nerede ne kadar olduğu , hangi yöne hareket ettiği yine bu külahlılar tarafından bildirilir . Zaten Kandil Dağındaki yüksek karargahta Amerikan subayı üniforması giymiş Yahudi asıllı uzman subaylarla devamlı işbirliği içindedirler . Amerikan kaynaklarındaki uydu fotoğraflarıyla askeri birliklerin gece harekatı bile anında bu hainlere bildirilir ..

Vietnam’lı gerilla uzmanı bir generalin ifadesiyle “ Gerilla , sudaki balık gibidir . O su , halktır “ İstesek de istemesek de halkın bir kısmı gerilla ile işbirliği yapmaktadır . Ve meseleyi zorlaştıran en önemli faktör de budur .

Sivrisinekle mücadelenin yolu bataklığı kurutmaktır . Bunun için pis su kaynaklarını dış yardım , eroin ve silah kaçakçılığı paralarını kesmek kürt halkı ile Türk halkı arasında oluşan düşmanlığı yok etmenin çarelerini aramak şarttır .
Bin yıldan beri bu topraklarda akraba olmuş iki kavim ,din kardeşliği ile kaynaşmış sonra adamları aşağılayarak gözlerinin içine baka baka “ Ne mutlu Türk’üm diyene “ diye bağırınca , zulüm ve dışlanma görünce onlar da “ Ne mutlu Kürt’üm diyene “ yolunu tutmuşlardır .

Bölücü örgütün siyasi kanadı ve silahlı kanadı yöneticileri İslamiyet’ten uzaktır . Bizim en büyük avantajımız da budur . Eğer bu adamlar dini bir kişilik taşımış olsalardı bu gün Kürtlerin tamamına yakını bu mücadeleyi desteklerdi .

Vakit geçmiş değildir . Demokrasi ve insan haklarına dayanan açılımlarla yeniden güven ve barış köprüleri kurulabilir .


Birbirimizi keklik gibi vurmayı bırakarak yeniden omuz omuza Ağrı Dağı’na birlikte çıkarız .. Birlikte camiye gider , çıkınca iş yerinizde çayınızı içeriz .

Askeri lojmanların çevresindeki tel örgüleri ve nöbetçileri kaldırmak için vakit henüz geç değil ..



Yeter ki insanlığın ve islamiyetin açılımları dışında başka reçeteler aramayalım .
( Pkk’ Nın Anatomisi başlıklı yazı A.Müfit KUTLU tarafından 7.11.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.