Aydınlığımsın…

Yazdığın her satırın altında ezilerek okudum mektubunu.

Sen “Suçlusun!” dediğinde duruyor zaman. Mekan saydamlaşıyor sanki. Varlığımın hafiflediğini hissediyorum. Yokluğa nasıl da yaklaşıyor bütün varlığım, “Sen suçlusun!” dediğinde… Sevgilim, beni öldürsene... Seni bunca severken başka çaresi yok geçmişi telafi etmenin.

Suçumu inkâr etmek niyetinde değilim. Yüzüne işlenen her ne varsa acıya dair hepsinin sorumluluğunu üstlenebilirim. Zamanın akışkanlığını hatırlatıyorsun yazdığın satırlarda… “Geçen zamanın kazası yok, bunu en iyi sen biliyordun” diyorsun. Yüzünü görsem, bütün bildiklerim silinip gitse aklından… Sitemine takatim yeter mi sanıyorsun? Sessiz sedasız sağırlıklarına dayanabileceğimi nasıl düşündün?

Sana bir hançer bulalım sevgilim. Kalbimi söküp çıkar yerinden… “Ah” edersem bir daha gül yüzünü görmeyeyim.

“Gitme deseydim yine gitmeyecek miydin? ” diyorsun bütün kırgınlığınla. “Gitme” deseydin sevgilim, “gitme…” Bir kere olsun “gitme” diyebilseydin, bunca haykırışa gömülmezdi sessizliğim. Sağır eden bir sükut yıkılmazdı üstümüze herhangi bir vedamızdan geriye. “Gitme” diyebilseydin… Sen kaldığınla kalmazdın belki ardım sıra.

Her döndüğümde seni aynı yerde bulacağımdan emindim, evet… Bu eminlikle korudum kalbimi dev korkulara karşı. Bu eminlikle kırıldım en çok. Seni her döndüğünde aynı yerde bulacak olmanın eminliğiyle incindim defalarca kez. Çünkü her dönüşümde seni aynı yerde ama kırgınlığı durmadan çoğalan bir halde buldum. Çoğalan kırgınlığınla azalıp giderken ben, senin buna nasıl güç yetirdiğini bir türlü anlayamıyorken, kırgın başını bir kerecik omuzuma yaslarsın da diner yorgunluğun zannettim. Saçlarına dokunsam yeniden çocuk olursun zannettim.

Suçlu benim!

İçimdeki meydanların boşluğunu meğer yalnız sen doldurabilirmişsin. Meğer seni tenhalaştırmışım kalabalıklarına karıştığım her şehirde.

Sana bir hançer bulalım sevgilim. Sitemin ölümden beterken, kelimelerine güç yetiremeyeceğime adın gibi eminken, bunca eminlik hali içinde ben en çok kendimden şüpheye düşerim. Aydınlığımsın diyorum uysallığına hasret bırakma beni.

Suçlu benim! Ama…

Dervişler yürür sevgilim, sen de bunu çok iyi biliyordun.
( Kırılan Mektuplar 3 başlıklı yazı Mümin Munis tarafından 23.05.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.