Sakin, sisli bir karanlığa kuşanarak yürüyordum o taş yoldan. İki yanımda yeşil bahar dalları… Ayakların neden kınalı diye sorma bana; çok yürüyesim var. Yolumun sonunda ışık… Duman geçiyordu önümden. Bir duaya kıpırdıyordu dudaklarım; sessiz sessiz… Yürüyordum, içimde olduğu kadar. Adım adım alıyordum hevesimi.

Taş yol ayrımından sağdaki şadırvana döndüm. Işıltılı mermerler, yakut süslemeler, renk renk elmaslar… Oturdum şadırvan başına. Uzun, beyaz gömleğimin kollarını sıvadım usulca. Açtım gümüş çeşmeyi… Gümüş rengi bir su doldu avuçlarıma; bembeyaz…

‘Niyet ettim Allah rızası için abdestimi almaya…’

Ayak sandallarımı bağlarken irkildim.

‘Kalk, hazırlan, kendine gel!’

Dudaklarımda sükûnetle dönen dua ‘Her türlü şerden sana sığınırım!’ diyordu.
Azim bir korku doldurdu kalbimi.

Korkunun zamanı değil ki; karanlığın içinden, tam oradan işte; siyah bir gölge yürüyüp geldi. Siyah bir cüppe, siyah bir sarık... Usul usul; sakin sakin… Gölgeler arasından ama bir gölgeden farksız yaklaştı. Yüzü şadırvanın aydınlığında belirdi.
Ne bir söz, ne bir ses, ne bir işaret…

En ufak bir hayat belirtisi yoktu ikimizde de… Sadece hayret! Derin bir hayret. Gelen benden başkası değildi. Ben beyazlar içindeydim, o siyahlar kuşanmıştı. Ben sıradandım, o ihtişamlıydı. Ne fark eder ki giydiklerimiz; gelen bendim işte!

Kalktım, yürüdüm. Durdum karşısında… Öylece bakıştık bir vakit!

Dumanlar girdi karşımdakiyle aramıza… Bir rüzgâr esti, geçti dumanlar. Sen oldun karşımdaki. Rüzgâr mı getirdi seni; dumanlar mı alıp geldi? Yoksa hep karşımdaydın da, ben mi sen sandım kendimi?

İlahi bir hüzünle gülümsedim yüzüne, ilahi bir hayâyla eğdin başını önüne.
Yeminler edildi o gece...

Kendimden çok sana doğru yaşansın diye hayatın her ayrıntısı; Âdem babadan beri süregelen ulvi bekleyişlere dünyanın sonunda doğmuş bir oğlu tarafından bir yenisi eklensin diye; tevekkül eksik kalmasın diye kalplerde ve en çok beklenen Zat’ı beklemeye gönüllerde ateş olsun diye, kasideler okunsun diye O’nun adına, secde üzerinde yeminler edildi o gece; çağlar öncesinin yadigârı olarak!

İlahi bir iz taşıyan her neresi varsa ömrümün, sana adanmıştır bu yüzden
( Yeminlere Çapraz Yazılan Satırlar başlıklı yazı Mümin Munis tarafından 23.05.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.