Âmâ

 

 

 

Görmenin derinliğini bilenlerden misiniz siz de, yoksa gözlerinizi sadece bakmak için mi açıyorsunuz, görme yeteneğinden mahrum mu gözleriniz?

Bakınca gözlerime; derinliklerini, dalgalarını, kıyıların, serin kumsallarını, yangınlarını göremiyor musunuz? Göremiyor musunuz açan çiçeklerimi, size yetiştirdiğim papatyaları ya da solmaya yüz tutmuş gülleri? Göremiyor musunuz yakamozlarda raks eden çıplak ayaklı çocukları?

 

Kimi zaman dağların ardında, kimi zaman yakın / uzaklardasınız / konuşurken yüzümü, ellerimi, mimiklerimi görmeden hükmediyorsunuz halime, bakmıyorsunuz… oysa / ben en hüzünlü anlarımda, çıkmaz sokaklarımda, ateşlerde yanmaya başladığımda / sesimi gülümsetmişimdir, siz hep sesime aldanıyorsunuz…

Gözlerinizden uzakta, bilmeden halimi beni darağaçlarında asmak kolay geliyordur size, gözlerinizi biraz çevirseniz bana, görseniz benden içeri beni olmaz mı?

 

Yalnızlıklarımın en derin kuyularında dahi anlamaya çalışmadınız beni, yüzümde oynaşan hüzünleri görmeyi istemediniz. Kendi acılarımda tepindim yıllarca, siz hala acılarımı anlamıyorsunuz.

Size anlatsam / nasıl anlatabilirim ki çıkmaz sokaklarda kan revan içinde kalışlarımı / abartıyorumdur size göre ve mutlaka kendime hüzün doğuruyorumdur… Keşke ellerimden tutmayı başarsaydınız. Hoş! Ben uçurumları yaşamasaydım sizin âmâ olduğunuzu nasıl anlardım!

 

Halimi, içimdeki yaraları, ellerimin yanıklarını anlatsam… sahi ağlar mıydınız benimle? Başımı yastığa koyuşlarımda gizli gizli ağlamalarımı anlatsam / saçlarımı bir kerecik okşar mıydınız? Kaç uçurumdan düştüm, kaç uçurumdan kendimi attım, kaç kere yerlere çarptım… Zavallı değilim, her seferinde başım dik ayağa kalkıp tekrar tekrar aynı acılara yürüdüm. Marifet saymıyorum ama hala sizin sağır gözleriniz uğruna ağlamıyorum / ağlamayacağım.

 

İsterdim ki yanımda olun, isterdim ki … düşerken bulutlar üzerime, yağmur olup karışırken aklım toprağa / siz / siz nerelerdeydiniz? İçim alt üst olmuş üşürken sizin şefkatli gülüşünüz nerelerdeydi? Aşktan, seksten, paradan öte… şefkat nedir bilir misiniz? Anne rahmini özlediğiniz, yeni doğmuş bebek edasında onun kollarında uyumayı arzuladığınız olmuyor mu hiç? Düştüğünüz her uçurum dibinde onun ellerinin sıcaklığında bir el aramadınız mı hiç?

 

Siz nerelerdesiniz…

Derin uykularımın kâbuslarıydınız bazen, beni atıyordunuz kör kuyulara, gözleriniz kadar kördü kuyular, kayboluyordum sağırlıklarında. Hiç çekip almadınız beni, size ellerimi uzatırken geri ittiniz, ben hep sizi bekledim, hep umut ettim, hep yalnız kaldım umutlarımla / sonra zamanla onları da kaybettim / Neden hiç halimi sormadınız?

 

Şu gördüğünüz gururlu bakışlar, içinde büyütemediği çocuklarıyla ağlamakta. Aldanmayın zarif kahkahasına, arkasında kan çanağı gözlerle yaslarının ortasında. Ama önemsizdir sizin için, siz şeklime mi bakıyorsunuz yoksa / değil mi / siz sadece şekle bakıp etiketlersiniz! Ben o etiketleri çıkarmaktan siz yapıştırmaktan bıkmadınız/mı?

 

Zahmet etmeyin lütfen yorulmayın artık, geç oldu, bahar da bitti zaten / eylül vurdu ömrümü. Sizin yerinize benim gözlerim utanıyor, bakamıyorum aynalarda kendime. Uzun duruyor gece / güneş batınca dağların arkasından, karışıyor aklımdaki bütün bilmeceler, çözemiyorum, çözemiyorum anlasanıza / sizin körlüğünüze derman bulamıyorum…

 

Gidiyor musunuz? Sıkıldınız mı, oysa bu resmi siz çizmiştiniz! Silmek ister miydiniz? Siz baştan beni doğurup ellerimden tutabilir misiniz?

 

Gözleriniz görmeyi öğrenmeden / Zor / dünyaya yeniden gelemem, hem dünyaya yeniden gelsem bile siz yine göremezsiniz ki! Ellerimdeki izleri silemez, gözlerimin rengini değiştiremezsiniz, siz beni bana getiremezsiniz. / Önce görmeyi öğrenmelisiniz /

Gidiniz…  Siz hiç benimle gelmediniz, şu dakikadan sonra olmasanız da olur, beni anlamanızı bekleyemem / zaten anlayamazsınız / Gidiniz lütfen…
 
 
Nevim Karahan
 
 
( Âmâ başlıklı yazı Nevm Karahan tarafından 17.10.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.