Yaşamalıydın… Yaşadın…

 

 

Yerle bir oldu duyguların, içinin sana dönük aynaları param parça olurken, sağır sultan bile duydu. İnanmıyorsan dış aynalarına bir bak, gözlerine bak, ellerine bak, görebilirsin o param parça duyguların dışa vurmuş izlerini. Acıyı tanıyanlar o izleri görebiliyor. Neden bu kadar parçalara ayırıyorsun ki kendini. Üzülüyorum…

 

Biliyorum hala titriyor için, içindeki fırtınalardan kalma alevlerin közleri hala yakıyor seni ve sen gözyaşlarınla dindiremiyorsun acılarını. Ağlama artık boşuna, acıların kendini yaşadıkça hafifleyecek. Gözyaşlarından önce acılarının irinleri akmalı, önce kendinle hesaplaşmanı bitirmelisin ki olgunlaşsın yara uçlarında irinlerin.  Nolur kızma bana!… İnsan hayatında hesaplaşmalar hiç bitmiyor, bırak çıbanların keşkelersiz patlasın, sonra huzur için biraz ağla, biraz sarıl yüreğine, sev kendini.

 

Seni yargılamadım hiç, yargılamam sadece ellerindeki ateşleri biraz alıp denize atmak istiyorum, vermiyorsun. Sen yaşanması gereken kadar hatalarını yaşadın, sen o uçurumlardan kendini atmalıydın ki o düşüş anında tattıklarınla hayata tutunabilecektin… Öyle de yaptın. Ayaklarının altında yarım yamalak duran uçurumdan aşağıya attın kendini, kendi çığlığını duyabildin mi? Yere nasıl çarptığını anlamaya, yüreğimde canlandırmaya çalışıyorum. Senin kadar elbette hissedemem o anki acılarını ama inan bana az çok tahmin edebiliyorum ve biliyorum sen yanan yüreğinin buz dağlarına çarpmasını diliyordun. Kızgın yazlar o buzları çoktan eritip tüketmişti, sana kalan yanardağların lavlarıydı, ateşe ateşle düştün…

 

Kendini yargılayıp asmaktan vazgeç artık, defalarca denedin olmadı görüyorsun, ne ölebiliyorsun bu infazlarda, ne hayata geri dönebiliyorsun, askıda öylece sallanıp boşlukta duruyorsun… Nedenlerinin artılarını eksilerini göz önünde tut. Kendine acımadığını biliyorum ama kendine haksızlık etmeni istemiyorum. Yaşamalıydın, yaşadın. Elinde kalan yanıklarına bakıp içindeki çocuğu acıtma ve sakın başını yastığa koyduğunda keşkelerinle gözlerini gizli ağlamalara yakalatma, kendini bir ateş deryasında bulma…

 

Seni tanıyorum artık; elindeki çiçek tohumlarını ekerken ayaklarının altında bir çamur deryası olduğunu bilmiyordun. Toprak sandığın çorak ruhunu içine aldı, çürüttü bütün tohumlarını, hiç kök vermediler, hiç renklere bürünmediler, güzel kokularla baharlara kucak açamadılar. Oysa umudundu, güzel şeyler bekliyordun… olmadı / olmadı değil mi… bu senin suçun değil. Her defasında uçurum kenarına gitmekten de vazgeç.

 

Şimdi elinde kalan çiçek tohumlarını rahminde bereketi ile seni bekleyen toprağa git, uzak sandığın oysa hep yakınında olan o toprak boy boy, renk renk çiçeklerini ilk gelecek olan baharda sana sunacak. Sanma ki acılarının izlerini de kapatır, hayır bunu yapamayacak ancak çoraklarda yitirdiğini sandığın umutlarını senin için her sabah kapına bırakacak / Güzel gözlerini aç görmesini bil…

 

Keşkesiz insan tanımadım ben, mutlu ol biraz, herkes kadar insansın ve herkes kadar yaşadın acılarını. Hata sandıkların, seni bu büyülü toprağa ulaştıran yoldur, kucak aç onlara doğruların kadar kabullen ki ağırlığını hissetme, gereksiz yükleri yüklenme. Geriye dönüşü olmayan yollar için üzülmekten vazgeç ve önündeki yolları seçerken sana dikkatli olmayı öğrettiği için teşekkür et…

 

Evet yaşamalıydın… Yaşadın… Kimbilir hayat senin için hangi yaşamları bekletiyor yollarının üzerinde.  Ben sana güzel çiçek bahçelerinin yolunu gösteremem, yolları biliyor olsaydım inan bana umutlarımı çoraklarda yitirmezdim / senin kadar / herkes kadar hayatı kucaklıyor ve güzellikler diliyorum keşkelerinin girdaplarında ağlayanlara. Ağlamak çözüm değil sen de biliyorsun / olsaydı eğer, analar dünyanın en mutlu insanları olurlardı…

 

Yaşamalıydın… Yaşadın… Kabul et… Hoş geldin bugünüme, hoş geldin, iyi ki geldin / her şeyinle..
 
 
 
Nevim Karahan
 
 
( Yaşamalıydın Yaşadın başlıklı yazı Nevm Karahan tarafından 20.08.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.