Gönlü yere batasıca yürek eşkıyaları! Bir emri ile kadın kendini sevmek zorunda gibi zanneden zavallılar! Her göz koyduğu kadının kalbi onun olacakmış gibi kokuşmuş fikir sahipleri! Evet evet sözüm size, yüreğini kirletmişlere...

Her kadın güle benzer biraz, sevgiyle şefkatle sulamazsanız boy vermez, çiçeğe durmaz. Hangi çölde gül büyümüş ki siz kurak yüreğinizde gül yeşerteceksiniz? Yeşermedi mi, vurursunuz olur biter. Karşılıksız mı aşkınız, asar kesersiniz, e bayım, erkeksiniz!

Çok okudum, “Kadın” diye başlayan satırları, kadına kendi diktikleri kılıfı giydiren, giymeye zorlayan ve kadın bu şekil olursa güzeldir deme cüretini gösteren. Ya erkek, erkek dediğin! Erkek dediğin nasıl olmalı hiç sordunuz mu kendinize, sevgilinize, eşinize?

Ben romantizmden anlamam, incelik bana göre değil, ben buyum, ben böyleyim, ben.. diye başlıyorsunuz, siz hey siz ne kadar bencilsiniz! Beni böyle kabul edeceksin diye ahkâm kesiyorsunuz ya! Ya kadın, kadını nasıl kabul ediyorsunuz, bir sınır çizip burada duracaksın, bu renkte olacaksın, böyle seveceksin, böyle sevişeceksin. Başka emriniz!

Romantizmden niye anlamıyorsunuz ki, hani o sizin çok iyi bildiğiniz “ayıya köprüden geçinceye kadar dayı demek” vardır ya.. Kadını avlamak pardon tavlamak için çok romantik olan siz, sonrasında romantizminizi mi aldırıyorsunuz? O ilk zamanların anlayışlı, duyarlı erkeğini nereye hapsediyorsunuz? Hani yerini bir bilse kadın kurtarır belki zindanlardan.

Karşılıksız aşk cinayetleri! Eve dönmeyen eşi infaz!, Ayrılmak isteyen sevgiliye kurşun! Siz kim oluyorsunuz da “beni sev, bana aşık ol” emri veriyorsunuz, siz kendinizi ne sanıyorsunuz da emre itaatsizliği ölüm ile cezalandırıyorsunuz? Allah’ın verdiği canı almak sizin haddinize mi? Siz o canı alırken kendinizden neler kaybediyorsunuz görmüyor musunuz? Size dünyayı kirletme, zehretme hakkını kim verdi?

Yazmayayım, yazmayayım diyorum, olmuyor, sabır taşlarımı kırıyorsunuz. Adım durduk yere erkek düşmanına çıkacak sonunda, değil. Öyle değil işte, lakin şu erkeklerde gördüğüm bencilliğe sus kalamıyorum.

Elleri güllerle dolu adamlar, bazen rastlarım. Bu ilgi bu inceliğin altındaki gerçek sen ne vakit ortaya çıkacaksın diye sorarım kendi kendime. Belli yeni yeni tuzak atmaya başlamış bir kadının ruhuna…

O kadın ruhu ki sizi yüreğinin en nadide incilerinde saklar, en özel, en can olurken canınıza, sarayının en güzel yerine yerleştirirken.. Siz, yitirilmiş sevdaları arar gibi başka tenlerde aramaya başlarsınız yeni heyecanları. Yazık! Heyecanlardan ibaret kalacaksınız ömrünüzce, ömrünüzce o densiz ruhu nasıl barındıracaksanız artık o göğsünüzün altında…

Bir gün alamayacaksınız güneşten payınıza düşeni. Işıksız kalan yüreğinizin feri sönecek, nasiplenmeyeceksiniz gerçek sevdalardan. Kadının yüreğindeki her yara bir ölümünüz olacak, cesetleriniz çoğalacak avuçlarınızda. Gün gelecek yalnızlığın beyefendisi olacaksınız ki bu buruşan ellerinizde ağırlık olacak. Gözlerinizi çevreleyen halkalar büyüyecek, setler yükselecek, hapsolacak bakışlarınız bir duvarda. Bükülen belinizin üstünde yalnızlık renklerinden kambur belirecek. Eser kalmayacak yüzünüzün güzelliğinden ki, kalbinizin katran karası yapışacak gülüşünüze.

Gün gelecek son nefesinize an kala, yalnızlığın darağacına astığınız kadınların kederlerinde yalnızlık ipiyle öleceksiniz. Bu sizin intiharınız!

Bayım aynada bir bakın sol yanınızdaki kir izine, bir adım atın çıkın çamurunuzdan. Kadına her daim yüreğinizden kopardığınız güllerle gidin, başını omzunuza koyan diğer yarınıza kendiniz gibi dikkat edin, sevin…


Nevim Karahan

( Bu Sizin İntiharınız başlıklı yazı Nevm Karahan tarafından 21.03.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.