Hüzünden Kağnılar

 

 

 

                              Sabahları işe giderken ya da akşamları iş dönüşü görüyorum sizi. Adınızı bilmiyorum, çok da dikkat etmedim hangi sokakta, hangi apartmanda oturuyorsunuz. Nerede hangi şartlarda çalışıyorsunuz, çocuğunuz var mı, parmağınızdaki yüzüğe inat yalnız mısınız? Bir yere kadar ortak yolumuz, kısa süreli yol arkadaşlığımız mecburi, yeterince yabancı ve bir o kadar uzağız birbirimize, olması gerektiği gibi.

 

                              Hüzünden kağnılarınız var duruşunuzda, kederden gökdelenleriniz gamzelerinizde, acıdan ateşleriniz avuç içlerinizde. Sizi acı ile yoğuran kim!

 

                              Ayağınıza rüzgârdan bir pabuç, gözlerinize şimşekten bakışlar… Zaferden binlerce oklar vermek isterdim, umudunuzun yitik ellerine… Düşleriniz hangi kör kuyularda? Hangi mevsimsiz şehirlerden geldiniz?

                             

                              Bir gün deneyin lütfen! Bulutlar yağmur getirecek, o gün evden şemsiyesiz çıkınız. Yağmura tutunuz yüzünüzü, önce gamzelerinizin kuyularında hüznü, sonra avuçlarınızdaki acıları yıkayın. Hüzün deryasından arının biraz, siz yağmursuz günlerde bile şemsiyeyle çıkıyorsunuz sokağa. Sokaklar hüzne açtır, çağrısına aldanmayınız!

 

                              Adımlarınız demir ağırlığında ve şefkatle adımlıyorsunuz kaldırımları. Hiç tökezlediğinizi görmedim, hiç arkanıza dönüp baktığınızı da! Dorukları karlı dağlar gibi dik başınız. Yürürken sanki başka bir dünyanın toprağında yürüyorsunuz, ateşe yürür gibi ürkek, bazen uçurumdan düşmekten korkmuyor gibi umursamaz adımlarınız. Bir adım ileri, iki adım geri yürüyorsunuz, elinizde görünmeyen bir baston, ayağınızın biri yok gibi! Bu geri kaçışlar, alın çizgilerinizde saklı kederler neden?

 

                              Size ihtiyaçları olduğunu bildiğiniz çocuklarınız olmalı ilerleyen adımlarınıza sahip! Ya sizi geriye götüren iki adım! İki yönden çelik iplerle bağlanmış gibisiniz, her iki yöne çekilen, çekildikçe canınızı yakan! Gözleriniz o kadar doluyken bile, neden bir kerecik ağlamıyorsunuz? Kar’ı, dolusu, fırtınası, yağmuru saklı bulutlar var gözlerinizin içinde, hep dolu, hep hazır yağmaya. Hangi deprem yıktı mutluluk hanelerinizi, hangi sel götürdü gül bahçelerinizden gülüşlerinizi? Bu taş duvarlarınız hangi ustanın işi!

 

                              Bazen kızgın yaz güneşi gibi yakıyorsunuz göz bebeklerinizi, gözlerim gözlerinizle buluşunca beni de yakan. Bazen de buz dağları taşıyorsunuz kamburunuzda, yanınızdan geçerken beni üşüten. Siz hangi hüzünlü duyguların yoldaşısınız? Yok mu mutluluktan bahçeleriniz, yok mu kahkahadan düşleriniz!

 

                              Yüzünüze küçük bir gülüşün konduğu gün! Zamanı sizin için durdurmayı denedim, olmadı. Ayaklarınızda görünmez bir pranga sizi çekiştiriyor acıtırken. Bu hüzün, bu acı söyleyin neden? Kim yaktı ellerinizi, içinizde talan edilmiş bahçeler kimin eseri… Kim vurdu göğünüzde serçelerinizi? Hangi rüzgâr düşürdü saçlarınıza yıldızları?

 

                              Bir gün hüznünüzü, acınızı çıkarıp asın güneş gören bir duvarınıza, güneşin yüzü eritsin içinizdeki buzdan dağları. Yağmur başlayınca çıkın sokağa, yanınıza şemsiyenizi almayın.  Olabildiğince ıslanın, küçük gülüşler toplayın yol kenarındaki çiçeklerden ve birazcık mutluluk yüklenin sırtınıza. Zaferden oklarınız vursun köşe başlarında bekleyen gölgeleri. Bulutlar çekilince güneşin eteklerinden, yüzünüzü güneşe dönün, ısınsın üşüyen gözleriniz ki bakınca buzdan dağlara, bir daha donmasın yaz ortalarında. Aldırmayın sakın buz bakışlı hüzün ağalarına…

 
 
 
Nevim Karahan
 
 
( Hüzünden Kağnılar başlıklı yazı Nevm Karahan tarafından 7.12.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.