Hikaye / Anı Hikayeler

Eklenme Tarihi : 10.07.2015
Okunma Sayısı : 2901
Yorum Sayısı : 0
Günün Yazısı

Bu Yazı 11.07.2015 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.
Hava alanından evin yolunu tuttuğumuzda gidene kadar ve  taaki bizim evin içine girene kadar bir metreye yakın toprak karla örtülmüştü . Kardan ne ağac nede  toprak  kara parçasına ait hiç bir iz yoktu. Sadece  uzun yolculuğumda  evimin yoluna kadar kar yığını vardı. O seneler çok ağır bir Kış günüydü geldiğim gün. Tipi ve Boran vardı. Benim içinse   yaz  gibiydi ben hiç hissetmiyordum,    çünkü ailemle birlikteydim. Evimize doğru ilk merdivenden çıkarken sıcak bir havanın yüzüme ılık,  ılık çarptığnı ve kalbimin sevinçten pır pır attığını duyuyordum, evin ikinci katına geldiğimde,  bizim evin kapısının ilk açıldığında da yani o ILIK ,   ILIK    sıcaklığın yüzüme doğru vurduğunu sevincimin kat kat arttığını  anlatamam çok güzel anlardı benim için...
Karşımda ilk karşılayanda     eşimin  teyzesi ve kayın pederimdi. Babamın ağzından ilk duyduğum şey kızım çok kurumuşun  (zayıflamışın ).  Bir valizi bilene taşıyacak halin kalmamış  demişti. Bense gülümsemiştim.

Geçin hele geçin dedi ve ilk evimize adımlarımı bastım. Bakalım neler Yaşayacağım  , beni neler bekliyor  sona kadar göreceğiz. Sabah oldu  herkes sevinçli evin gelini Türkiye`den gelmiş artık eve telefonlar yağıyordu. Kaynanamların evine.Bende öyle baka kalıyordum gelen telefonlar karşısında ne bek tanıdıkları varmış diye güler yüzlü tebessümlerle. Çok güzel art
ık Konsolosluk`tan falan kurtulmuştum, bütün acılarıma bir sünger çekip  yeni hayatımın burada olacağını iyiden iyiye biliyordum artık.
Bütün zor sınavlarımı vermiştim artık iyi yada kötü günlerin geleceğini hepsi benim insafıma kalmıştır. Ne ekersen onu biçersin bende öyle geçmişime bir baktığımda bayağı acılardan geldiğim için burada uyum içinde yaşayacağıma kararlıydım...

Bunlar benim ailemdi çünkü. Bir kız anadoluda evlendiği zaman gittiği aile onun gerçek kimliğidir. Onun ailesidir. Benim ailem diye dört elle sarılmaya karar verdim bende. Gürbette  de  olsa her nerede olursa olsun aile benim için çok büyük bir değer yargımdı. İnsan onların yanında kendini daha huzurlu hisseder ve daha güvenli bir ortamın olduğu duygusuna ulaşır...

Bu benim için en geçerli  düşüncelerimdi. Neyse sabah uyandığımızda  evin içinde sanki bir düğün havası vardı. Dışarıda bayağı bir soğuk kar yağmıştı ama olsun dışarıdaki karın bizi üşütmeyeceğini biliyorum. Evde kaleriferler yanıyordu evin neşesi vardı, kar, mar vız geliyordu. Aileler tamamen mutluydular. Hep birlikte kahvaltı masasına  kurulduk. Sohbetler ne var, ne yoklar hem yiyeceklerden yiyoruz hemide  konuşuyoruz.

Öyle güzel bir gün geçirdiğim benim burada hayatıma ilk başladığım bir günümdü. Artık evin kızı geldi. Ailelerde öyleydi kızımız geldi diye büyük bir kahvaltı masamızda da sevinç kutlamalarımızı tamamladık... Eşimin ailesi  vede teyzeside vardı,  zaten eve geldiğimde ilk teyzemi gördüm,  tonbul sevimli kıvırcık saçları;  beyaz yüz ve penbecede yanakları olan güzel bir kadını görmüştüm, gülerek bana ve eşime doğru yönelerek ha.. ha .. .kara oğlan gelinde Japonlara benziyor demişti ilk duyduğum şeydi. Bende içimden demiştim kendi iriliğini görmüyorda benim suratıma laf atıyor diye kendimce geçiştirdim. Yukarı almamıştım bana öyle konuştu diye hafiften yüzüne karşı bende gülümsedim;  çünkü eşimin teyzesi. Tabiiki pederleri,  kaynanamı artık arıyorlar telefonlar ziyaretler bayağı bir sürmeye başladı. Burada güzel yaşantımın olacağını her zaman kurguladı
ğım gibiydi kendimce. Hediyeler yağıyordu  Geline    hoşgeldine  gelen misafirlerden. Akşamlara kadar yemekler , çaylar .... ve daha sayamadığım ikramlar sunuyordum  gelen misafirlere...

Yeni gelinin hizmetleri bitmiyordu. Benide evin Kızlarına benzetiyorlardı. Kaynanama diyorlardı bir kızın gitti bir kızın geldi diyorlardı. Görümcede Türkiye`de yüksek okul okuyordu.  Almanya`dan gitmi
şti Okumak için . Ben Ülkemde iken görümcem uğurlamıştı hava alanına kadar. Türkiye`de yeniydi. Nasıl alışacaktı onunda orada zor günlerinin geçeceği belliydi. Çünkü aile kökten Almanya`daydılar. Kaynanamın abileri varıdı birazda onlara güvenerek kızlarını Türkiye ortamındaki bir okula yerleştirmişlerdi.  Burada yabancılara o devirlerde pek imkan sağlamıyorlardı . Bayağı yüksek okullara giderken öncelik  Alman gençliğine veriliyordu. Yabancı gençlik çokda başarılıda olsa ikinci sınıf vatandaş  gibi sayılıyordu. Beklemede kalıyorlardı ve sıralarını bekliyorlardı ya kabul görürsek diye.  Bunlar içinde zaman kaybıydı beklemek...

 O  zamanlar çok Türk gençliği İşçi aileleri tekrardan çocuklarının yüksek eğitim almaları için Kendi Ülkeleri olan Türkiye` ye gönderirlerdi. Bizimkilerde öyle yaptılar görümcemde kendi  Ülkesinde eğitim almak amacıyla ana kuzusu gibiydi ama malesef hayat mücadelesi bu kezde onu anadan babadan ayrı komuştu. Yani anlaşıllan biz Türkler`in sorunları hep vardı ama bunu  bireyler bire bir yaşıyorduk sadece kanunların bize verdiği kararları uyguluyarak buradaki haklarımızdan da yararlanıyorduk.

Kaynanamlara  o  nedenle gelen kutlamalarda öylede  bir takılırlardı gelen misafirlerimiz. Kızıyın biri gittiyse biri geldi diye. Yinede annem  her ne kadar benim geldiğime sevinsede Kızının   benden täbiiki ayrıcalığı vardı. Çarşıya çıksak kızım. Misafirliğe gitsek kızım . Hep onun eksikliğini dile getirirdi çünkü annesiydi o kızın.  Gelinin yeri ayrı kızın yeri ayrı. Bana  bir alınırsa kızına iki alırdı.  Kızımın çok emeği var kazancımızda .... benim fabrikada calıştığımda anne sen yorulma diye benim yerime saatimi doldururdu derdi. Evimin kazancında da kızımın emegi çok ilerde evlenirse kızları haklarından mahrum olur diye öylede konuşmalar ağzından çıkarırdıki biz bilelim diye.
 Bende anlamazdım  ama  annedir onun do
ğrularıda ona aitdir derdim. Onların sorunları olduğu içinde kendi üzerime pek almadım. Çünkü benim kendime ait özel hayatım olacaktı ben kendim kendi hayatımın nasıl sürdüreceğim diye bende kendi hesaplamalarımı  yapıyordum  kendimce. Bir başka sorunları kendi üzerimde görmüyordum. O  kadar sorunlardan gelmiştim. Bu Ülkeye gelmeme Vizeyle sırat köprüsünden geçmek gibiydi benim için sanki bıçak üstünde durur gibiydim Türkiye`de....

Evlisin orda,   burada  iki  y
ıl  gezinerek hayatını sürdürüyorsun , o kadarda sorun  yığmışımki sadece kendim için daha iyi ne yapabilirim diye kendi yaşantımı düşünüyordum. Acılarla geldim bir o kadar Vizeyi geç almam benim PisikoleJimi iyiden iyiye bozmuştu. Bundan sonra geçecek günlerimide sorunsuz geçirmek istiyordum. Kızından için  O gürbetde diye  anne her defasında kızına dayanamaz benim yanımda gözyaşlarına boğulurdu  bende sarılırdım anne ağlama bende varım  derdim. Kızlarının çocukluğu burada geçtiği  için annede  haliyle kızının eksikliğine dayanamıyordu. Buradan o zamanlar bayağı  bir  paketler gönderirdi kızım eksik kalmasın buradaki gördüklerinden diye  üst baş gönderirdi. Kızım  şu giyimi sever kızım şu çikolatayı yerdi diye. Onun düşünecek bir annesi vardı! Ya benim hiç kimsem yoktu buralarda tamamen ... ?.   Evlendiğim erkeğin annesine anne diyordum. Eşimin annesi benimde annemdi. Zaten insan sevdiğinin sevdiği herşeyi sever gözü kördür sevdanın...

İnsana kör Aşık derlerya öyle benimkide Eşimin tüm sülalesinide kendi yakınım bildim sevdim. Halende öyleyim benim için değerlerim her zaman ön piländadır. Olsun büyükler hatalar yapt
ı diye onları hor görmem belkide eğerki hatalarını anlarlarsa onlarda pişmanlıklarını dile getirirler . Buda   benim kendi doğrularım. Täbiiki karşının fikirlerinede saygı göstermek gerek herkesin kendi içinde yaşadığı kendi doğruları olur.  Teyzem dedimya Eşimin teyzesi kayın validem Fabrikada çalıştığı sırada benim için ilk haftalarda bayağı yemek işlerinde bana yardımcı oldu. Köfteler ( içli Mercimek  köftesi ) , hamur işleri, börekler ve çörekler mutfakta başlı   başına güzel becerileri vardı.  Çok bilgilendim teyzemden. Elbise yıkamaya gelince benim bir Valiz  Uçakta da kıyamadığım kaybolmasın valizim elbiselerim içinde  hava   alanındaki   isyanlarım ya unutulursa !. Tek düşündüğüm Valizimdi. Eşyalarım kaybolmasın. Neyse bunların temizlenmesi gerekiyordu. Bende o zamanlar bizler köylerde leğende ovardık ellerimizle , sonrada kaynatma kazanlarına  atardık,  bizim derecemizde bizlerin matematik hesabı gibi kafamızdı. Kumaşın derecesine göre renklileri ilk suda leğende ovduktan sonra,  ikide durulama suyu,  onun işi bitmiştir, temiz bir çamaşır olmuş , kirinden arındırılmıştır demektir...

Beyazlarada gelince kazanlarda kaynatılır,  iki sudan geçer,  oda hazır kullanılmaya sunulmuş  çamaşır olurdu. Bizim kafamız makinaydı ,  bizler öyle yıkardık çünkü. Burada makinadan anlamadığım için  Eşim Teyze kıyafetler yıkanacak , annesi  işdeyken oldu bu durumlar. Konuşmalarımızda  Teyzemde  ben biliyorum kolay kurban olduğum, emanet ettimmi  teyzeme bir valiz elbiselerimi .... iyi sevindim artık çamaşırlarımı  temizletdireceğim , Teyzem Çamaşır Makinasının ayarını Kaynatmaya vermiş benim kıyafetlerim orta  sıcaklıkta yıkanacak kıyafetlerimde en fazla olsa olsa  " 30, 40, derecelikti sen tutki   bunları makinanın "90, 95" derecelik ayarına ver.  Makinanın işlemi bittiğinde birde ne göreyim.  Makinanın açık  Kapağından  çıkardığım bütün çamaşırlarım elbezi gibi olmuştu. Onlar  benim çok sevdiğim kiyafetlerimdi , hepsi küçülmüş ve büzülmüştü bir okadar ağlamıştım. Ben ne giyineceğim diyerek.  Başladılar Eşim  ve teyzem gülmeye sabah olsun çarşıdan sana yeni kıyafetler alırız.  Burada da öylede bir imkanların olduğu beni  sevindirmişti...

 Ertesi günü  Kaynanamlarla hep birlikte çarşıya çıktık eksik , gedik benim için ne gerekliyse aldılardı. Bir o kadarda  buradakiler görgülü Türk`lerdi. Onlarda biliyorlard
ı insan kıymetini. Diyorumya burada herkes birbirini tamamlayan sevgiyle bütünlenmiş  bir  TÜRK  Topluluğu varıdı o zamanlar.  Türkkiye`yi  hiç  arattırmadılar bende böylece Uçaktan indikten sonra gerçek ailemle  sonsuzluğumu yakaladım. Yaşamımın bundan sonraki yıllarının burada geçeceği hesaplamasını  yaparak artık çaresi yok,  senin hayatın burada devam edecek. Tüm zorluklarına katlanacaksın eğer bir gemiyi yürütmek istiyorsan o geminin kurallarınada uyacaksın dedim  ve hayatımın başlangıcına doğru hep yürüyordum....

Wederath"dan.   23 / 11 / 2014. Dönüs Korkmaz...

( Kışımı Yaza Çevirdim başlıklı yazı Mosell 07 tarafından 10.07.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.