Birinci Anekdot:

Yüksek zümreden bir adam lastiği patlayan arabayı kenara zor yanaştırır. Sonraki işlem malum... Kriko, stepne, bijon anahtarı ve tekeri söker. Ama söktüğü 4 adet bijon, yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer.
Mazgal açılır gibi değil. Bijonlar görünmüyor bile. Adam bir sağına bakar, bir soluna bakar, çaresiz kaldırıma çöker.
Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden izleyen bir deli, seslenir:
-“ Ula salaaak! Sen ne yapıyorsun orda öyle?”
- “Sorma birader, lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala düşürdüm. En yakın istasyon da 5 km.”
- “Düşündüğün şeye bak! Diğer lastiklerden birer tane bijon çıkar. Hepsi 3 bijonlu olsun. Seni, lastikçiye kadar idare eder.”
Adam hemen denileni yapar. Araba harekete hazırdır. Ve adam, akıl hastanesindeki deliye şaşkınlıkla seslenir:
- “Senin ne işin var tımarhanede?”
Cevap müthiştir:”
- “Biz burada delilikten yatıyoruz kardeşim, salaklıktan değil!”

İkinci Anekdot:
Bir araştırma için bir araya gelen fizikçi, kimyager, matematikçi ve tarihçi açık bir arazide araştırma yapmaktadır.
Aniden bastıran yağmurdan korunmak için bir köylünün barınağına sığınırlar.
Köylü bir şeyler ikram edebilmek için dışarıya çıkar.
İçerideki herkesin bir şey dikkatini çeker. Soba yerden 1 metre yüksekte ve altında taş kalıplar bulunmaktadır.
Fizikçi hemen yorum yapar:
-“Adam sobayı yükselterek konveksiyon akımını güçlendirmiş ve odanın daha çabuk ısınmasını sağlamıştır.”
Matematikçi buna itiraz eder:
-“Hayır! Adam sobayı odanın tam merkezine koyarak her tarafın eşit ısınmasını sağlamıştır.”
Kimyacı ise şöyle düşünür:
- “Bu mümkün değil! Adam sobayı yükselterek hem daha çabuk yakılmasını sağlamış hem de aktivasyon enerjisini düşürmüştür.”
Tarihçinin yorumu ise daha farklıdır:
-“Adam ilkel benlikten kalan ateşe tapma biçimini modernize ederek onu yükseltmekle saygısını göstermiştir.”
Tartışmalar sürerken köylü içeriye girer. Dayanamaz ve köylüye neden sobanın yüksekte olduğunu sorarlar.
Gelen cevap çok basittir:
“Boru yetmedi ağam!”

Ve Sonuç..
Herkes aynı yere bakar, ama farklı farklı görür!
Deli de olsa, akıllı da olsa; cahil de olsa, bilge de olsa hiç değişmez bu...
Siz hiç düşündünüz mü:
Siz olaylara nasıl bakıyorsunuz: Delice mi, akllıca mı, cahilce mi, bilgece mi?
( Siz Nerde Duruyorsunuz? başlıklı yazı Yusuf Akgül tarafından 23.03.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.