NECİP Türk Milleti Kurtuluş Savaşının yorgunluğunu henüz atamamışken, yeni bir düşmanın sinesine yapıştığını derin derin soluyarak hisseder.

Bu düşman ki soğukta ayazdan, yazda sıcaktan daha beterdir.
Bu düşman açlıktır...

Millet, "fakr u zaruret içinde bitap"tır. Sinesini kemiren açlığa ve yoksulluğa, Allah’a şükrederek kahramanca direnmektedir. Adeta dosta düşmana karşı aç gezip tok sallanmaktadır.

Ellili yıllara gelinmiş, Türkiye Nato'ya üye alınmış; Marşal yardımı adı altında, "yardım edelim" talebi gelmiş, işbirlikçiler de kabul etmişlerdi.

Anadolu’nun fukara ama onurlu, aç fakat dilenmeyen, yüzü nurlu, elleri toprak, ayakları tezek kokan cefakâr insanları ilk defa süt tozuyla tanış olmuştur.

Gelen yardımlar arasında en ön sırada yer alan renkli teneke kutular içinde sıvı yağlar, unlar ve süt tozları yer alır.

Türk Kızılayı, diğer Kızıl Haç kuruluşlarıyla ortak hareket ederek, bütün bu yardımları "Hür Dünya"nın bir LÜTFU olarak yoksul Anadolu insanına dağıtım kararı verir.

Kars'tan Urfa’ya Aydın'dan Artvin'e Anadolu’da muhtaç insanlar tespit edilmeye çalışılır.

Bu, aynı zamanda "fakir içinde aç arama" operasyonudur.
Yardım edilecek aileler tespit edilir, tenekeler-çuvallar gelir, dağıtılmaya başlar.
Fakat tam bir fiyasko yaşanır, adeta bir "Sütçü İmam direnişi olur.

Maraş'ta yerli Ermenilerin desteğiyle halkı sindirmeye çalışan Küresel güçlere karşı GERİLLA mücadelesine giren -onların tabiriyle- "FUNDEMANTALİST SÜTÇÜ İMAM'ın torunu Anadolu insanları" unlara, süt tozuna ve yağlara ellerini sürmek dahi istemezler.

Bunun sebebi, parlak yağ tenekeleri ve diğerlerinin üzerinde bulunan "Kızıl Haç işareti"dir veya "UNİTED STATES OF AMERİCA" ibaresidir. Çünkü bu işaret ve bu ibare, Anadolu insanının manevi şahsiyetinde hiç de kullandığı bir sembol değildir.

Daha dün Haçlı gavurlara karşı Kurtul Savaşı vermemiş midir?
Anadolu insanı Müslüman’dır. Başı yemenili, ayağı çarıklı, erkânı harptir onlar. Erzurumlu Nene Hatun'un, Maraşlı Sütçü İmam’ın, Balıkesirli Hasan Basri'nin veya Koca Seyit'in torunlarıdır onlar.

Haç ile ne işleri olurdu ki!
O yüce insanları 50 yıl sonra ne hale getirdiniz, siz ey papyon kravatlı, ağzı purolu, altı mersedesli, din-millet ve Atatürk istismarcısı, politika bezirganı insanlar!..

Söylenecek çok şey var ama, sizin umurunuzda değil ki!
Anadolu sahipsiz; Türk insanı, Küresel güçlerin ve uluslararası kan emici Sermayenin insafına terk edilmiş..

İnsanlık kan ağlıyor; Irak, Filistin, Karabağ, Keşmir, Doğu Türkistan, Çeçenya... Asya'nın, Afrika'nın mazlumları ve niceleri gözlerini ufka dikmiş bekleşiyorlar...

Evet... Siz, işbirlikçiler, umut tacirleri!
Şunu sakın unutmayın: “Müminin Derdiyle Dertlenmeyenler Bizden Değildir” diyor iki cihan serveri PEYGAMBERİMİZ...

Tavernaların loş ışıkları altında İMF yardımları ve Avrupa Birliği hayalleri kuranlar, AB Hibe Fonlarından nemalanmak için her türlü maymunluğa girişenler, Ofer hayranları, Kerküklü Türkmen Mehmet’in susuzluktan dudakları çatlarken İsrail’e ”suyum sana feda olsun” diyenler, bütün bunlardan ne anlarlar ki…

Hey gidi Sütçü İmam hey! Senin sütlerine Amerkan tozu karıştırdılar...
( Sütçü İmamın Torunlarına başlıklı yazı Yusuf Akgül tarafından 5.12.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.