bahcada ye$il hiyar,
boyun boyuma uyar
ben seni gizli sevdim
bilmedim alem duyar

nanay, nanay kibar yarim oy nanay
nanay, nanay esmer yarim oy nanay

bahcada var gul dari
var git ellerin yari
sen bahan yar olmazsan
yuzume gulme bari

nanay, nanay kibar yarim oy nanay
nanay, nanay esmer yarim oy nanay
(nanay, nanay kendi malimsan nanay)



Bütün dünyada olduğu gibi, bizde de her anlamda iletişim, bugün eskilerin hayal bile edemiyeceği zenginlik ve farklılığa ulaşmıştır. Her anlamda gerçekleşen değişim, iletişim anlamında da çok çoğalmış ve farklılaşmıştır. Bunu şöyle söylemekte mahsur görmüyorum; ben ve ya benim neslimin, birbaşına yaşadığı değişim, benden ve bizden önce yaşamış onbeş neslin topyekun yaşadığı değişimden daha fazladır. Aklımıza bu anlamda mukayyet olmalıyız ! Dimağlarımızın her anlamda yalama olmasını da normal karşılamalıyız. Bunca yükü bir insanın kaldırması çok kolay değil. Bazen kaldıramadığımız zamanların olduğunu hepimiz yaşayarak görüyoruz.

İşte bu iletişimin çok zayıf olduğu geçmişte insanlar çeşitli oyun ve icatlarla kendilerini elbette eylendirirlerdi. Elem ve ızdıraplarını, sevinçlerini de bugün bile severek dinlediğimiz türkülere yansıtırlardı. Anonim kelimesiyle karşıladığımız her türkünün bir yörenin ve yöremizin sesi olduğunu biliyoruz. Yaşım itibariyle çokları gibi ben de radyonun ilk yayınlarını bilmesem de, televizyonun ilk yayın dönemini yaşayarak gördüm. Televizyon sonradan yaygınlaşırken benim çocukluğumda radyo çoğu mahalle, kahve ve evlere ulaşmıştı. Sabah ilk kalkıldığında alelacele radyonun kulağı bükülür ve mutlaka varolan sabah türküleri dinlenirdi. Bir bahar güneşi camlara vurmuş, dallarda kuşlar cıvıldıyor, insanlar şenşakrak işlerinin yolunu tutmuşsa bu türküleri dinlemenin tadına doyulmazdı...

Hani her yöremizin baba! türküleri olur ya, içimizden kendimize çıkacak bir türküyü tutarız ya, işte yukarıya aldığım türkü benim kırk yıldır "Baba" türkülerimdendir. Fakat çok ilginç ! Hiç bugüne kadar dikkatimi çekmemiş. Biz bu türküyü hep, BAHÇADA YEŞİL ÇINAR olarak söyleniş şekliyle ezberlemişiz. Aslında burada bir kafiye bozukluğu seziliyor. Eskilerin bu anlamda da ciddi kafiye hataları yapmadığını, çok sağlam kafiyelerle şiirlerin örüldüğünü biliyoruz. Türkü çok hoşumuza gitmiş olmalı ki, çınarın da "boyla" yakın bir ilşkisi olduğundan, çokta dikkatimizi çekmemiş, bu güzel türkümüzü bu haliyle yıllarca dinlemiş ve sevmişim.

Çok değil, iki gün önce bir arkadaşın sayfasında, Celal GÜZELSES’ den bu türküyü asli haliyle dinleme şansım oldu. Şimdiye kadar haberli olmadığım için kendime kızdım. Bu haliyle dinleyince de inanılmaz keyf aldım. Zaman süreci içerisinde kelimelerde ne denli anlam kayması olduğunu da bu türküyle yaşayarak gördüm. Demek bu türkünün ilk yazıldığı ve söylendiği yıllar, hıyar asli hüviyetini koruyordu ve bir anlam kaymasına uğramamıştı! Gerçekten hıyar bitkisini sabah serininde evinin bahçesinde gezinenler, hıyarların boy boy nasıl koyun koyuna yattığını, nasıl boylarını boylarına uydurmak için çaba sarfettiklerini gözleriyle görürler..Ve bu türküyü daha bir farklı severler. Bir dönem ve halen bazı sözcüklerin anlam kaymasına uğrayarak içlerinin farklı şeylerle doldurulması yüzünden türkülerin sözcükleri ile oynamak adet haline gelmiştir. Literatürde has ismi "hıyar" olan, bugün yanlış olarak salatalık diye tanımladığımız bitkide, pekçok kelime gibi hiç hak etmediği halde anlam kaymasına uğramış ve bir hakaret aracı konumuna düşürülmüştür. Bence sadece bu türkünün hatırı için itibarı iade edilmelidir.

Bunun bana düşündürdüğü en önemli şeyse, özellikle eski eserlerin araştırılması ve tetekikinde, ne denli dikkatli olunması gerektiğini, anlam kaybı ve kaymasına uğramış bir kelimenin ne denli yanlış anlamalara neden olacağı ve vahim hatalar doğuracağını tahmin edebilmem. Hani kocaman profesörlerimiz tv.lerde tartışırken bu anlamda nasıl anlaşmazlıklara düştüklerini, boş şeyler için kendilerini nasıl yıprattıklarını, nasıl bazı şeyler üzerinde kuru inatçı kesildiklerini yaşayarak görüyoruz. Bu vahim hataların en fazla da dini konular tartışıldığında yapıldığını söylemeliyim.

İster yeşil hıyar olsun, ister yeşil çınar olsun, ama bugün ki türkünüz bu güzel türkü olsun...

Selam,saygı....





( Bahçada Yeşil Hıyar başlıklı yazı HayrettinYazcı tarafından 11.05.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.