Yaşlanınca, evcil hayvanların çoğunu keserler;ağacı, eğer meyvesi çok güzelse,gençleştirme budaması yapar,sonra yine keser,dahası yakarlar...Sahi, insanı ne yaparlar?

Bizim, tayin etmediğimiz yer ve zamanda,bir iklimde doğarız;şehir,köy,yahut mezra. Bu daha çok şansa bağlıdır. Devasa bir zenginliğe sahip bir eve de doğabiliriz,bir yoksulun kulübsinede..Kumla,toprakla,oyuncaklarla çocuk çocuk büyürüz..Sonra genç,yarma-yağız dünya bizim diye, düşeriz yollara..Her adım attığımız yer, dünyanın merkezidir;hasılı biz yürürüz, dünya yürür arkamızda..Bazen dönüp bakmayızda...Her göz ,bize vurulur ve her şey bizden sorulur!...Elimizi çabuk tutarsak bahtımıza çıkagelir biri;ah! Evlenmişim...Çocuklar...Çoğu zaman hem bir yandan büyürüz,hem büyütürüz bir yandan...Bu ilişki biçimini uzun zaman anlayamayız ama bir göl gibi habire çoğaldığımızı,çağladığımızı,yayılıp,dağıldığımızı anlarız. Ardımızdan sürüklediğimiz şeylerin,bu kez, ardına düşeriz..Onlar kaçar,biz kovalarız..Aşımız,işimiz,galiba herşeyimiz var diye içimizden geçiririz..Çok şükür de deriz bazen...

Birgün aynanın önünden geçerken,üstümüze kayar gözlerimiz..Omuzlarımızın,biraz kaşlarımızın düştüğünü farkederiz. Anlarız ki,eskisi kadar dik değiliz artık. Sonra yönümüzü tam olarak döneriz aynaya;gözlerimizin eski feri yoktur artık,alnımız da birkaç derin çizgi,saçlarımız tarasak ta eskisi kadar yerini sevmez,biraz karda mı düşmüş ne saçlarımıza, deyiveririz? İçimiz de usulca bir yarın uçtuğunu farkederiz!...Gülümseyen yüzümüz,önce, bir iki renk alıp verir;sonra hüzne terkeder bütün varlığını...Aynanın önüne hızla gelen adam,çoktan çekilmiştir sahneden!...Ayaklarımız, biribirine dolaşarak çıkarız oradan....

Artık çok şey değişmiştir...Gülümseyen,oynayan,büyüyen çocuk ve onca çabayla elde ettiğimiz çokluk,çokta bizim değildir artık. Dev bir savaşı kaybetmiş imparatorluk gibi ağır ağır çökeriz!...Dün hakimi olduğumuz her şey,usulca kayar ellerimizden ve geçeriz kendimizden!...Bunu önce algılayamayız,sonra anlayamayız,daha sonra işimize gelmez ve hırçınlaşırız...Artık tuttuğumuz,gördüğümüz hiçbir şeyin bize ait olmadığını çok acı farkederiz...Çok doğal birşeydir olup biten aslında,ama,biz sıramızı takipte zorlanırız. Bu zorluğumuzu herkes farkettiğindendir ki,bütün kaynanalar kötü! Bütün yaşlılar çekilmez olur!...Bu eşikte herkes bir şey söyler;"Ettiğini,çekiyor!" derler.."Keşke birşeylerin sahibi olsaydı!"derler.."Enayi gibi tüm kazancını çocuklarına bırak masaydı!" derler..Böylece ağır bir liste uzayıp,gider...

Peki,bu eşikte ne yapmalıyız sizce? Çocuktuk,büyüdük,serpildik;gençtik,özgüvenimiz vardı,önümüze çıkanı devirdik! Sonra çalıştık,didindik ve çoğaldık...Bunları anladığımız gibi bugünü de anlamalıyız...Hani gülümsememiz yerini hüzne bıraktı ya,omuzlarımız düştü,vücudumuz küçüldü ya;artık hülyalarımız ne ce geniş olursa olsun;dünyada ki ve özellikle evimizde ki,yerimizin de azalıp,küçüldüğünü farketmeliğiz,çünkü başkalrı artık büyüyor ve çoğalıyor...Tam burada, dışarı çıktığınızda, selamınızı sıcaklıkla alacak bir kaç dost,eviniz de rahatça oturacağınız bir postunuzun olması, önemli. Eğer fazlasına göz dikerseniz,huzurunuz kaçar;asla elde de edemez siniz ve bir gün usulca çekip gidersiniz...

İnsan her varlığının,değişip,küçüldüğü görebildiği gibi,dünya da ve evinde de yerinin küçüldüğünü,zamanında anlamalı,görmeli ve buna aldırmamalı..Doğal olan da bu. Yoksa neden ölüm olsun?


( Bir Dost Bir Post başlıklı yazı HayrettinYazcı tarafından 6.09.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.