Bir temmuz günü, kavuran güneşin altında uzun uzun yürüdükten sonra,söğüt ağacının altında rastladığım pınardı ansızın gelen aşk.Kana kana içerken doymaktan korktuğumdu yaşadığım şey.Son durağım olmasını yürekten istediğimdi o ağacın gölgesi.
    Onca yorgunluğa,onca susuzluğa değmiş olmasıydı yüzümdeki tebessümün sebebi.Bu sefer isyan değil huzurdu suskunluğumun adı.Masum bir gelinliğin beyazıydı hislerimin tonu.Ve hiç görünmesin istedim ,bu yolun sonu.
    Aşk dedikleri ürkek bir güvercindi,uçup gitmesin diye dua ettiğim.Uzaktan öylece seyre daldığım...Nefes bile almadan yanına yaklaşırken,gizemine kapılıp sürüklendiğim...
    Öylesine huzurlu bir limandı ki sürüklendiğim yer,aç susuz ömrümü geçirebilirdim burada.En güzel yanı ;yaşamak nefes almaksa ,nefes almak aşık olmakmış derken ,bunca zaman nasıl yaşadığına şaşırarak itiraf etmekti hislerini canlı cansız her varlığa.
    İyi ki demekti aşk.Bu limana gelinceye kadar yaşanan ve yaşanmayan her şey için ,iyi ki diyebilmekti.
    Çok sevdiğim bir söz vardır.''Yandığı ateşi tarif edebilen yeterince yanmıyor demektir.''Hal böyle olunca,kelimelerin kifayetsizliği değil,yangının büyüklüğüdür kalemimi aciz bırakan.Ve bir avuç kül değildir her yangından arta kalan.Koskoca bir yaşama sebebidir,gerisi yalan.
( Aşk Limanı başlıklı yazı aslıhan tarafından 11.03.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.