Hayatınız için bir karar alırsınız ama
bu kararı uygulamak alabildiğiniz kadar hızlı değildir, sizi durduran bir çok
neden vardır, aileniz, yaşama şekliniz, korkularınız, ve yaşamadıklarınız bir
şekilde kendinizi hazır hissetmezsiniz ama bir gün biri çıkar ve şu soruyu
sorar
-peki neden hazır değilsin?
Cevaplayamadığınız bu soru sizin cevabınızdır.
-Evet, neden hazır değiliz.
İnsan asla kendini tembel hissettiği anda karar almamalı çünkü bu enerji kararınıza da yansır, bu biraz günün yorgunlu ile birleşmiş açlığa benzer
karnınız açtır ama kalkıp yemek yapmak da bir o kadar eziyet vericidir, öylece
oturursun ve aklından mükemmel yemeklerle donatılmış bir sofra geçirirsin, bunu
hangimiz yaşamayız ki?
Tembel anında aldığımız kararlar da buna
benzer bence, değişmeyen tek şeyin değişimin ta kendisi olduğu günümüzde bir
değişmeyen unsur da aldığımız kararları yapma korkusu, beni ne bekliyor, nasıl
bir yaşamım olur, bunu kaldırabilir miyim?
Pek çoğumuz bu kararı evlenirken veya ayrılırken belki de başka bir şehre taşınırken ya da bilmiyorum yeni biriyle tanışırken yaşar, bu yaşamın bir parçasıdır
tıpkı değişmeyen değişim gibi bu da kalıcıdır, biri gider bir diğeri gelir bazen
geç olur ama mutlaka gelir.
Karar almak kadınlar için daha zordur,
toplumun değişmez kuralları vardır ve kadın her zaman bu kuralların için de
mahkumdur, özgür kalmış bir kadın bile.
Yaşamını kurallar belirler ama çoğu
kendi koyduğunuz kurallar değildir, öyleyse yapılması gereken bir seçeneğiniz
olabilir, kurallarınızı kendinizin koyabileceği bir hayat bu başka bir şehir
seçeneğiyle de olabilir ama bir süre sonra yine aynı şeyi yaşarsın, bu şehirde
tanıdığın insanlar senin hayatını paylaşmaya başlar ve bir süre sonra yine aynı
şey karşınıza çıkar, kurallar.
Asla zamanında karar veremeyen insanlar
vardır, yaşadığın hayat seni boğar, çekilmez bir hal alır ve sen en dibe
inmeden en tepeye tırmanamazsın çünkü kural bu, sabrın bittiği yerde başlamaz mı
en köklü kararlar?
Şimdi bir nefes almalı ve yaşamak
istemediğin ya da değiştirmeyi hayal ettiğin hedefine kilitlenerek nasıl yapacağını
düşünebilirsin, hayalinin en ufak noktasında olumsuz bir düşünce geçirdiğin
anda iyi bilmelisin ki cesaretin kırılacak ve şunu diyeceksin.
-Beynimin yorgun olmadığı ve kendimi daha sağlıklı hissettiğim anda bu kararı
yine gözden geçireceğim, telafisi olmayan hatayı yaptın, çünkü mutluluğunu
erteledin ve hayat asla seni beklemez, on yıl sonrasın da hala veremediğin
kararın pişmanlığını yaşıyor olmayı kimse istemez.
Bir İtalyan fıkrası duymuştum,
Fakir bir adam her gün büyük azizlerden birinin heykeline gider ve dua eder,
-Sevgili aziz, lütfen…lütfen…lütfen, bugün piyangoyu kazanayım.
Ve bir gün aziz heykeli canlanır ve fakir adama eğilerek;
-Oğlum lütfen…lütfen…lütfen, önce bilet al.
Mükemmel!!!
Yaşadığın olumsuzluklardan şikayet edersiniz
ama değiştirmek için her zaman birinin desteğine ihtiyaç duyarsınız ve bu
şüphesiz Tanrı’dır.
-Tanrım lütfen…lütfen…lütfen, beni bu karamsarlık ve yaşamak istemediğim
hayattan kurtar.
sanırım o da sizin için şöyle düşünüyor olabilir..
Lütfen…lütfen…lütfen, önce düşün karar ver ve ne isteğinden emin ol.
Sanırım sorun her ne olursa olsun içimizdeki
cesaret ve inançla bağlantılı, senin sorunun da bunlar olabilir cesaretsizlik ve inançsızlık, eğer bu inançların ikisini de ret ediyorsan verdiğin kararı
muhtemelen tembel bir anında aldın ve enerjin buna yansıyor.
Bazen esprili düşünce gücüne de sahip
olmalısın en azından kendin için, bu yüzünde yapmacık da olsa bir tebessüm
oluşturur ve bu tebessümün mutlaka kararını da etkiler.
En azından saniyelik de olsa bir rahatlama hissedersin.
Hayat çatlak bardaktaki suya benzer öyle de bitecek böyle de bu yüzden akan
suyun içinde boğulmamaya ve yok olmamaya özen göster.
Bir gün hepimiz öleceğiz ama kimimiz
hayalinde ki yaşamın özlemiyle, kimimiz hayallerini yaşamanın güzelliğiyle, ve sen
yazımı okuyan kişi umarım hayallerini yaşamışlığın güzelliğiyle terk edersin bu
evreni.
Emine Işık