Seni unutmayacağım; Ne o boncuk gözlerini, ne o minik ellerini, ne de o cennet yüzünü. Seni unutmayacağım özellikle de o inadını. Sen tanıdığım en inatçı insandın. Tanıdığım en şirin insandın da. Yüzü gülünce gamzesinde kaybolmak istediğim, saçlarını okşamak için can attığım. Dudaklarından nefes almak istediğim. Varlığında dinlenmek istediğim insandın.

 Bazen çocukluğunu özler ya insan, doyasıya oynadıktan sonra tatlı yorgunluklarını çocukluğunun. Yara bere içinde dizleri, toz toprak içinde yüzü gözü, saçı başı dağılmış. Oyun derdine düşüp en son ne zaman yemek yediğini unutmuş. Hani sabahın köründe kalkar kalkmaz oyun arkadaşlarının yolunu gözler ya çocuk kalbinin heyecanıyla. Akşamları eve girmek bilmez ya oyunun en tatlı yerinde seslense de annesi. En iyi arkadaşıyla çocukça sırlar paylaşıp yaptıkları yaramazlıkları üstlenirler ya en iyi arkadaşı ceza almasın diye.
 
  İşte öyle bir şeydin benim için. Uzak geçmişimdeki o dertsiz tasasız çocuktum ben seninle. Saklanıyordum dünyanın kötülüklerinden senin boncuk gözlerine. Unutuyordum ben gerçekleri seninle masal gibiydi hayat ve ben en masum halimle savunmasızca bıraktım kendimi kollarına. Çocukken ne zaman düşsem anneme koşardım yaralarımı sarsın diye. Ben büyüdüm ve seni tanıdım. Büyükçe aldığım yaraları sarması için annemi aramadım bu kez çünkü sen vardın. Bir gülümsesen geçek gibi geliyordu acılar. Hele bir de öpe bilseydin yaramdan, yeniden doğardım ben.
 Ben öyle sevdim seni saf bir sevgiyle içime doldura doldura varlığını, beynime kazıya kazıya siluetini, soluksuzca içe içe özlemini. Dokunmadan sevdim ben seni. Sadece hissettim varlığını bilincimde. Sen öyle doldun ki benliğime, ben artık ben değildim: varlığımla sana bürünmüş sen idim. yokluğunun yaktığı tenimde bir bütündüm ben seninle. İçime doldurdum varlığını buram buram özlemini çeke çeke.
 Gözlerin öyle işledi ki ruhuma, minik ellerinin sıcaklığını hissettim. Saçların öyle savruldu ki yüreğim de özgürdüm alabildiğine. Gülüşün öyle saçıldı ki kalbime, kimseye bir daha öyle gülümseme...
 
 Ben uzakları yok saydım, özlemin ateşten mengenesinde cayır cayır yana yana.Tüm bilincim bütün varlığımla sana ibadet etti. Varlığının sıcaklığı kaf dağının ardındaydı benim için, acının en dibine vurdurdu beni yokluğun. Henüz ellerin tenime dokunmadan kavruldu kalbim, güneşe uçan bir ikarus gibi ölüme uçtum ben sana gelirken.
 Umman denizinde bilincim ile kaybolmak gibiydi seni sevmek. Yanlış ve doğrunun birbirine karıştığı. Kalbimin ağrısına sakladım hep yüzünü. Yalancı tebessümlerimin ardına sakladım özleminden kan döktüğüm gözyaşlarımı. Sevdim ben seni, çok sevdim. Belki bir daha böyle sevmeyecek hiç kimse seni.
 Bütün sevinçlerim hep senin özleminle yarım kaldı. Özlemin hep içimde bir volkan gibiydi geçti dediğim yerden yenide patladı. Acının en dibine vurdum sonra ruhsuz kalmış bir bedenle su yüzüne çıkar gibi insanların arasına karıştım. Ben yaşamaya başladığım çocukluğum ile seni tanıdığım zaman aralığını yaşamamış sayarak. Doğdum çocuktum, yaşadım. Büyüdüm seni tanıdım, yaşadım. 
 Gelişin bir mucizeydi ömrüme saçılan. Gidişin bir cehennem ömrümü alacak olan. Ben seni öyle alelade sevmedim, Bir gün bir yerde karşılaşırsak ve birbirimizi tanıyamayacak kadar yaşlanırsak diye ruhuma kazıdım seni. Hafızam unutsa da ruhum seni tanıyacak.
 
 Sevgimle sana ibadet ettim. İbadetlerin en güzeliydi belki de, dua dua yükseldin sen avuçlarımdan. Yüreğimi savura savura geçtin sen hayatımdan. Özleminle yaka yaka vurdun ruhumdan. Ve ben hiç silinmeyecek bir iz gibi taşıyacağım seni, hiç olmamışsın gibi yaşayarak. Hala benimsin gibi özleyerek.
 
 Şimdi bir kez daha yükseliyor dua dua varlığın avuçlarımdan hep mutlu ol, hep gülsün o cennet yüzündeki boncuk gözlerin. Hep savrulsun saçların öyle ihtişamla rüzgarda ve alabildiğine özgürce.
 Hep mutlu ol gönlünce. Sen de bana veda ederken sadece elveda de. Bana bye bye deme.
  

  
 
 
( Sadece Elveda De. Bana Bye Bye Deme. başlıklı yazı Emine Işık tarafından 12.02.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.