Kerim mutsuz bir hayatýn içindeydi. Mutsuzluðunu, ya kumar masalarýnda kumar oynayarak ya da meyhanelerde kendi gibi arkadaþlarýyla masalarýna gelen kadýnlarla birlikte içki içerek gideriyordu.
  Kerim aslýnda zengin de, biriydi. Rahat yaþamak için her þeyi vardý. Lüks arabasý güzel bir geliri her þeyi vardý ama nedense mutlu deðildi. Mutluluðunu içkiyle kumarla gidermeye çalýþan Kerim, gittikçe bir kumar içki bataðýnýn içine çekiliyor, adeta yavaþ, yavaþ yoksulluða çürümüþlüðe doðru itiliyordu.
            Kumar çetelerinin ve mafya bozuntularýnýn tuzaklarý içinde, serveti hýzla erimekle kalmýyor artýk bir de senetle borçlanmaya baþlýyordu.
Sonunda onun için olan olmuþtu kumar derken içkiydi kadýndý derken, yaþadýðý hayatýn içinde elinde avucunda ne var ne yok hepsini sattýðý halde, geride ödeyemeyeceði kadar da bir borç bataðýnýn içine ‘de düþmüþtü.
Yaþadýðý þehrin yakýnlarýnda bulunan koruma altýndaki milli park olarak deðerlendirilmiþ olan,  cennet adasý denen yer, artýk onun sýkýntýlarýna ortak olan mekâný olmuþtu. Borç bataðý içinde yüzen sýkýntýlý Kerim sýk, sýk buraya giderek baþýna gelenleri doðayla paylaþýyor, adeta ona derdini döküyordu.
            Cennet adasý denen yer karayla baðlantýsý olan, denizin içine doðru girmiþ bir yarým adaydý. Bir tarafýnda yüksek zor çýkýlan keskin uçlu yalçýn kayalýklarýn ve maðaralarýn olduðu bir yerken, diðer kýsmý olan denize yakýn yerlerinde ise, adeta cennet gibi görünen yerlerin olduðu bir yerdi. Kýsacasý hem cennetin hem cehennemin bir arada olduðu bir yerdi. Cehennem’ inde acýmasýz keskin sýcak yalçýn keskin kayalýklar uçurumlar maðaralar bulunurken cennetinde ise, bin bir çeþit çiçeklerin olduðu ve her mevsimde çiçeklerini açan mis gibi kokan iðde aðaçlarýn ve güllerin, yeþilliklerin çok olduðu yeþil çimenlikli koyaklarýnýn etrafýný ormanlýk alanlarýn süslediði güzel bir mekândý.
Burada bu güzel yerleri çýkmasý muhtemel yangýna ve baþka tehlikelere karþý korumak için bir de resmi bina vardý. Bu binadaki görevliler, buradaki doðal milli parký her çeþit tehlikeye karþý koruyorlar ve buralarýn korunmasý yanýnda bakýmýný ‘da yapýyorlardý.
            Kerim düþtüðü kumar bataðýnýn borç bataðýnýn içinden nasýl kurtulacaðýný buralarda gezerek, oralarýn güzelliðinde oralarýn havasýný teneffüs ederek kendini avuturken bir taraftan ‘da düþünürken kafayý yemiþ adeta çýldýrmýþtý.
Yavaþ, yavaþ morali, ruh saðlýðý iyicene bozulan Kerim Ýntihar etmeyi düþünmeye baþlamýþtý. Bunu’ da kendini, ya denize atarak, ya’ da oralardaki keskin kayalýklardan aþaðýya atarak, ya da kendini oralarda bulunan halkýn gözü önünde yakarak gerçekleþtirmeyi düþünüyordu.
Yakma fikri onun için daha aðýr basýyordu. Çünkü belki kendini yakarken gören birileri kendisine acýr ‘da kurtarýrlar borçlarýmý silerler demeye baþlamýþtý içinden.
Gitti kendisine bir bidon benzin aldý yarým adanýn kayalýklarýna týrmandý. Onun yaþantýsýný yakýndan tanýyan birileri uzaktan onu görmüþ ve onun ne yapacaðýný bir nebze olsun sezmiþti. Fakat bundan tam emin olmadýðýndan ona engel olmamayý düþünemedi. O kiþi onu uzaktan bazen açýkgözle bazen’ de elindeki dürbünle devamlý onu gözlemeye baþladý.
Kerim önce keskin uçlu kayalýklarda bir müddet dolaþtý sonra buralarý da beðenmedi, cennet adasýnýn deniz tarafýna doðru yöneldi denizin kýyýsýna gitti.
 Bir müddet denizin dalgalarýný seyrettikten sonra, orayý da beðenmeyen Kerim kendini intihar için gerçekleþtirmek istediði olay karþýsýnda bazý kiþilerin olabileceðini ve kendisini intihar ederken görebileceðini düþündüðü milli park koruma memurlarýnýn bulunduðu binaya yakýn bir yerdeki gördüðü bir boþluðun içine gizledi. Orada inþaatlardan kalma parça halinde bulunan tahta parçalarýyla kendi etrafýný tamamen çevirdi ve kendisini tahtalarýn arasýna hapsetti.
 Adeta kendini bir odun yýðýnýn içine gizlemiþti. Anlaþýlan bunalým içinde olan bu kiþi ateþten yaralý kurtulmak istemiyor o sýrada tam olarak karar vermiþ artýk gerçekten de, tam olarak ölmek istiyordu.
Tam bu sýrada nereden duyduysa onun eþi geldi. Durumunu anlamýþ olan eþi, etraftaki kiþilerin’ de yardýmý ile hýzla Kerim’in kendi etrafýna yýðdýðý tahta parçalarýný aralamayarak, içinden eþini çýkartmaya çalýþtý.
Fakat bunun için çok geç kalmýþlardý. Kendini odunlarýn içine gömen ve yakmaya çalýþan ölümden yaralý kurtulmak istemeyen bunalýmdaki Kerim, yanýnda getirdiði benzini üzerine ve tahta parçalarýnýn üstüne dökmüþ ve ateþlemiþti ve tahta parçalarýyla beraber alevler içinde yanmaya baþlamýþtý.
Çýðlýklar içinde alevler içinde yanarken kadýn, etrafa baðýrýyordu. Ýtfaiyeye haber verilmesini ve onun için bir de, ambulans çaðrýlmasýný istiyordu.
Orada olayý dýþarýdan seyredenler ona o anda itfaiye haber vermekten ve bir de onun için ambulans çaðýrmaktan baþka yapabilecekleri bir þey olmadýðýný anlamýþlar görmüþlerdi. Alevler içinde tahta parçalarýyla birlikte yanan bu kiþiye kimse yaklaþamýyordu, sadece onun için itfaiyeye haber verebilmiþlerdi.
Milletin gözü önünde kendini yakan, bunalým içindeki Kerim’i görenler gördükleri karþýsýnda bir kez daha gördükleri karþýsýnda þaþýrmýþlardý.
Kendini milletin gözü önünde yakan bu kiþi, bir erkek deðildi, o her þeyiyle basbayaðý bir kadýndý. Karþýlarýnda alevlerin içinde yanan bir erkek deðil, oradakiler alev almýþ oldukça uzun boylu orta yaþlý, güzel bir kadýnýnýn ateþ alevleri içindeki sülüetini görünüyorlardý.
Alevler içindeki yanan kadýn gelen itfaiyenin yardýmý ile söndürüldüðünde çoktan ölmüþtü. Ýnsanlar ise bu kadýnýn, ölümünden sonra ne olduðu ve nasýl olduðu hiç belli olmayan bir kül yýðýnýn, içinden birden yeþererek çýkan ve üzerinde bir gül olan oradaki bir gülfidanýný görmüþlerdi ve þaþkýn, þaþkýn buna bakýyorlardý. 

07 Ekim 13
A.Yüksel Þanlý er
Antalya