Bir gün,
Bulutları gözlerimle şöyle bir aralayıp çektim baharı
gökyüzünün bağrından.
Sonra,
Hislerimden büyükçe bahçe, duygularımdan da çiçeklerle
dolu aşk yarattım yüreğimle.
Kalp limanıma,
Attım demirlerini gönül vapurunun, sonra uzanıp yaşamın
güvertesine çektim üzerime güneşi.
Aşk tesadüfleri severdi ya;
Bende ilk defa tesadüf olmak, bir bakışa cennet olmak
istemiştim.
Bilmiyordum severken haddi aşacağımı,
Bilmiyordum özlerken hatalı kul olacağımı.
Bilmiyordum dermanlıyken dertli olunmayacağını.
Sev dedi feryat, özle dedi gönlüm.
Bende sevdim sebep bin iken, öldüm hiç neden yokken.
Mutlu zamanlarda,
Gezerken omuzlarda diri diri, kıskanırken tabutlar beni.
Nice sonra,
Tam da kıyıları dövüyordu ki dalgalar, mektubu düştü
avuçlarıma,
İçi boştu. Bitmişti. Bitmiştim. Kayalara vurmuştum son
nakaratta.
Tarih olmuş hayallerimin,
Beyaz saçlı merdivenlerinde yemlerken güvercinleri,
Bir çocuk yanaştı kirpiklerime, ağlıyorsun; neden diye
sordu.
Öyle dalmışım ki ayrılığın acısına,
İçimdeki herşey can çekişiyor, gözyaşım ondan bir hatıra
dedim soluksuz.
Çocuk, bir daha sormadı neden gülmüyorsun diye,
Düşürdü başını düştüğüm yere, sonra kaldırmadı hiç ellerini
güneşe.
Bülent KAYA
İSTANBUL / 20 / 03 / 2013