İstenmezlik hislerine boğulduğum bir kış masalında üzerime yağan kar misali,

Ruhumu teğet geçen yaşamsal döngülerin sanatsal heykeli gibiyim ressamları küstüren.

 

           Yıkık oratoryomun solgun bahçesinde beyaz önlükleriyle siyah düşünen kardan adamdım,

Tıpkı atkısız ve süpürgesiz çizgi kahraman gibi kitaplardan taşan ama evrende hapis kalan kelebek gibi.

          

           Çadırkentlerin kabile savaşlarından çıkmışçasına yorgun, bitkin birazda küskün yaralıyım benekli at sırtında.  

           

           Tarihin dipnotuyum belkide kozmopolit şehrimin sokaklarında.

           Sınır tanımayan Viking'lerin vebadan öldüğü günlerin bugünkü coğrafyasıyım ya da tarih başlarken kirlenen dünyanın yamaç sırtıyım çiçek tadında.

 

          Ne farkederki;

          Piramitlerin inşasından önceydi benim yalnızlığım.

         

          Okyanuslarda kaybettiğim hazinelerin bir anlamı yoktu,

Anaç yapım müzede sergileniyor, acısı derin olan buydu ve daha kötüsü kısa bir süreye kare olmaktı patlayan flaşlarda.

 

         Beni tanımıyorlardı ve  asıl üzüldüğüm şey ağma duruşlarıydı.

 

         Yalnızlık her türlü olabilirdi oysaki ve ben her türlü geceydim bilmiyorlardı.,,,

 

 

 

Bülent KAYA

İstanbul / 15/11/2013

 

( Bohem Yalnızlık başlıklı yazı YuReKiKLiMi tarafından 15.11.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.