Hangi düş’ ün sağanağına yakalandım
bir düş kovuğunda saklanmak mıdır tek duyulası hicabım?
Aşkın karekökünde yüzölçümü
duyguların bir nesre delalet iken iç sesim ve işte şimdi konduğum şiirin
feryadı tırmalarken içimi dış sesin baskın seyrinde müptelası sevginin bastığım
kadar frenine yüreğin fendine yenik düştüğüm bir kördüğüm adeta muhteviyatı kâh
aşk kâh hasret çekincelerimle iştigal ben ki:
mütereddit bir âşık.
Hicvi dünün.
Hicretimim döngüsü ve işte külümden
doğası bir gün şafağın inhisarında büyüyen bir yangına daha eşlik ederken cihan
bense perdenin arkasından sarkan yüreğime konan bir vecize kadar da muktedir
olamadığım ömre anlamlar yığdığım.
Ölümü irdeleyen bir serzeniş bir
isyan
Teyakkuzda kabrim
Ah, sevdalı bulutlarım
Siz değil misiniz yoksa yarama tuz
basan?
Zemheride suskum
Zalimin sönük ferinden uzakta
tılsımım
Bandığım acının
Sonlanmayan fermanı yalnızlığımın
Koşulsuz sevdayım ben
Kayıtsız şartsız yağmalandığım
İrdeleyebileceğim yeni hayallerim yok
artık yok işte yokluğumla iştigal var oluş felsefesinden uzak bir noktada
yalnızlığımın kıyamında ve de gıyabında insanların ne garbındayım düşlerin ne
de şark çıbanı benzeri bir kabarık eşlik ediyor yüreğime.
Çıtası yükselirken duygularımın çivi
çiviyi sökemezken bastıramadığım bir isyanla hemhal: hem şehrin batı yakasıyım
hem de yüreğimin doğusunda saklı yalnızlığım.
Üşüyorum.
Delicesine…
Devşirme acıların nokta kadar da
hükmü yok iken insanların gözünde.
İmha edemediğim bedenim.
İhya edemediğim sefil yüreğim.
İbraz etmekten imtina ettiğim alt
belleğimin kilitli çekmeceleri ve ben yerimde sayıyorum bir sayım memuru gibi
bilmiyorum da bu yarışın bu seçimin nerede sonlanacağını ve hükmeden kadere
diktiğim gözlerim ve metruk sözcüklerim meczup bir iklimim ben madem ve münzevi
sessizliğin muktedir olduğu tepkisizliğin külliyesinde doğacağımı bildiğimden
midir ne ölümle dans ediyorum bulutların üstünde…
Siren sesleri kulaklarımdan gitmeyen.
Sinemde saklı simam.
Simyacı varlığım izole edildiğim
toplum imtiyazım ölüm itirazım yaşam eksik olmayan dualarımsa sadece annem
için.
İçimdeki girift yollar ve o kara
delik.
Müptelasıyım karanlığın ve karartılar
kımıltılar.
İdrak edebildiğimden de öte görmekle
mükellef ispat etmek adına aradığım deliller ve ibrazım.
Sakıncam.
Sarnıcım.
Sadakat yeminim.
Aşkın müptelası bir kördüğüm.
Gönlün hutbesi.
Aşkın ukdesi.
Sazı sözü eksilmeyen çenginin ve
Çingene kadının fettan sözleri.
El falım.
Kahve falım.
Bayat nidalar.
Konuşlu olduğum en Ulu Rakım:
Rabbimle sırdaş.
Rabbimle hemhal
Rabbimle içli dışlı.
Korkmadan katına çıktığım kordan
sevdamla iltimas geçen kaderin yaftaları.
Hali hazırda beklerken…
Neyi beklediğimi de bilmezken.
Neyden ibaret isem ve işte kulağıma
çalınan ney sesi.
Nazenin.
Nazik.
Zarif.
İmha gücü kalemin ve hazırım ölmeye
eşlik ederken dualarım sadece anneme.
İkazım yok artık insanlara itirazım
hiç yok.
İbrazım sadece tek bir nokta:
Hem tek noktaya tekabül ettiğim hem
de noktayı koymak istediğim ömür.
Üç noktalarım suskun.
Ünlem şaşkın.
İmlecim siperde.
İndinde evrenin sağ gösterip sol
vuranlar ya da bel altından sunulan nidalar.
Yetim bir cümleden ibaretim ve beni
besleyen sadece rahmetin ışığı ve annemin varlığı.
Sağdıcım aşk İlahi mertebede.
Sol anahtarım solumda saklı
solladığım el salladığım her kapıyı açan.
Benimse kapım yıkık ve kapalı.
Mizacım.
Miracım.
Mızrabım.
Misyonum ve de.
Vadem dolsun diye beklediğim.
Gönülsüzüm yaşamaya.
Gönlümün surlarına serili sırlarım ve
serlerime vakıf melekler.
Sızım.
Sızlandığım.
Sızdığım.
Sırma saçlarım.
Sakit olsun bununla diyebilmenin
dirayeti…
Ve o kadar geç kaldım ki.
Geçkin bir şarkının kumpanyası.
Sırra kadem basan dostların kıyımı.
Kırılası bir dal da değilim artık
dikenlerimden dahi yoksun.
Noksan bir şeyler de yok artık
hayalini kurduğum bir yaram bir yamam var ya da yok.
Bense bir varmışım bir varmışım ki…
Yokuşun dik açısında saklı tüm acım.
Çok da geç artık gençliğimin sırdaşı
hayallerimden dahi soyutlandığım ve çalınmadım neyim kaldı ki?
Çan eğrisinde kayıtlı bir nokta
büyümeye de yok niyetim ikazı iç sesin kaderine razı.
Rengimle ismimle müsemma seyyah bir
dalga bir yıldız bir çiçek korunda saklıyım alfabenin közünde saklı cihanın
külümde ise sönmek bilmeyen yangının…
Bir kıvılcıma eş değer.
Bir kımıltı dahi yok iken bedenimde.
Uyruksuz şartsız kuralsız ve uyaksız bir
şiire gömün beni toprak niyetine.
Son arzum son dileğim mezar taşıma da
işleyin adımı ve üç noktamı noktalayamadığım bunca acının hatırına açığa
alınmış bir hayalim mademki…