Ak ve kara, turna katarlarında ayrı bir füsun kazanır; büyülü renkler oluverir sanki. Turnayla bütünleşen bu iki gizemli renk, nemli gözlerin  ferinde eriyen hasret  simgesidir gayrı. An gelir  bir ozanın gönlünde hüznü demler ve bir türküde dile gelir, dağda taşta yankılanır; “İki turnam gelir aklı karalı/Çıkarmış alları giymiş karalı” diye. Bu hüzün harmanında akla karaya al da dahil olur…

 

Turna hasretin,hüznün ve yârin sembolüdür. Yâre haber yollanır, turna katarlarının teleklerinde. Turnalara, selâmlar emanet edilir. “Bizim ele doğru gidin turnalar.” diye yalvarılır yürekten. Turnalar, bu yakarıyı anlar sanki, ihtişamla havalanır göklere; süzülür  bulutların arasında nazlı nazlı… Sılayla gurbet, turnaların kanat seslerinde;nefeslerinde kaynaşır.  Ak ve kara birbirine ne kadar zıtsa,turna ve selâm o kadar özdeştir. Turnaların gözlerinde hüzünler yuvalanır ,selâmları yerlerine ulaştırmazlarsa…

 

Sevda seferlerinin, hasret potasında eriyen gizemli renkleridir ak ve kara. Turnalar zarif ve duygulu kuştur. Katar katar sevda ve hasret taşırlar sevgilinin iklimine yorulmazlar. Yârden haber getirirler, yâre haber götürüler. Ve bir zalim çıkar “Turnayı  gözünden vurur.”nadanlığın ve acımasızlığın simgesi kılar insanı. Yüreklere ateş düşer o an.

 

 Akla karanın, sevinçle hüznün bu denli insicamla kaynaştığı başka bir varlık var mıdır cihanda bilmiyorum?! Olsa bile, en çok turnalarda anlam yükleyebilirim bu iki renge.

 

Bulutlar, turnaları özler, turnalar yârin iklimini. Biz hem turnaları, hem gidecekleri  iklimi severiz, biliriz ki o iklimde  emsalsiz bir peri nefes alıp verir. Bu nedenle, akla karanın gizemli insicamında erir; Bir mekik misali hüzünle sevinç arasında gider geliriz. Renklerdeki tutarlık bizim ruhumuza sirayet etmese de  yolladığımız selâmların yerine ulaştığı umuduyla avunuruz bir vakit…

 

Bu minval üzere günler geçip giderken,her nefeste artar turnalara muhabbetimiz. Hem yâri, hem  turnayı tarifsiz severiz. Duyarsak sevgili alları çıkarmış, gamımız büyür. Yüreğimizin gamını ve selâmımızı turnaya emanet eder çıkarız gurbet ele. Biz gurbette sevgiliyi özleriz, o sılada bizi bekler. Turnalar gelir gider yüreklerimiz arasında aklı karalı. Yaralı gönlümüzün yarasına merhem olur ak ve  kara Turanların tüylerinde…

 

“Turnalar uçun,yayladan geçin./Yârimi  seçin turnalar hey!” diye türkü söyler, gönlümüz gamını, ilan ederiz canana; cihana. Sevda adına aka ak, karaya  kara deriz. Bunu böyle demezsek,  biliriz ki turnalar bizden davacı  olurlar öte tarafta.

 

Ve bu süreçte hüzün bizim değişmez sırdaşımızdır. Turnalar, emanetimizi gönül rahatlığıyla teslim ettiğimiz  ehl-i emanettir. Ölümsüz sevdamız, turnaların şahitliğinde akla kara kadar gerçektir. Mahşerde önümüze geleceğinden kuşkumuz yoktur. Yüreğimiz turna uçuşu mesafeden yâri özler durur. Biz turnaları anlarız ,turnalar bizi. Araya nadanları koymayız. ..” İki turnam gelir  aklı karalı…”

Ankara,30.08.2010 İ.K

 

 

 

 

( Aşk Güzergâhında Ak Ve Karanın Uyumu başlıklı yazı İbrahim Kilik tarafından 30.08.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu