Yanlış zamanda dünyaya geldiğine inananlardan mısınız? Ya erken ya da geç doğduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Yanlış zamanda doğanlar kulübüne hoş geldiniz. Doğduğunuz tarihten yirmi yıl önce doğmuş olsaydınız belki çok meşhur bir pop yıldızı belki de çok başarılı bir siyaset adamı olabilirdiniz. Günümüzde çoktan eskimiş çoğu fikrin altına siz imzanızı atabilirdiniz. Belki de oldukça erken geldiniz dünyaya. Şuan içinde yaşadığınız toplum sizi ve düşüncelerinizi anlamıyor. Şöyle bir yirmi yıl sonra doğsaydınız ne kadar da güzel olurdu. Belki de daha iyi bir konumda olurdunuz.

 

Benim şahsi kanaatim yanıldığınız yönünde olacaktır. Her şeyden önce bu önce ya da sonra doğmuş olma fikri benim inançlarıma ve dünya görüşüme ters. İnsanın özgür iradesinin varlığını kabul etmeme rağmen evrenimizdeki her şeyin bir yaratıcı tarafından yaratıldığına ve dizayn edildiğine inanıyorum. Sizin doğduğunuz zamanda doğmanıza, hangi anne ve babanın evladı olacağınıza karar veren elbette ki Allah’tır ve Mevla’m neylerse güzel eyler. Bu benim düşünce sistemime ve dünya görüşüme göre bir gerçektir. Elbette insanlar beni inandıklarıma inanmak zorunda değillerdir. Çünkü insanların özgür iradeleri vardır. Ama şimdi konumuz özgür irade ve kader değil elbette. Konumuz bir zamanlama hatasının olup olmadığı.

 

Yanlış zamanda doğanlar kulübü üyelerine kötü bir sürprizim var; yanılıyorsunuz. Yanıldığınızı nereden çıkardığıma gelince; ben bir ziraat mühendisiyim ve hayvan ıslahı dersinde bana genetiğin alfabesi olan fenotip eşittir genotip artı çevre öğretildi. (F=G+Ç) Fenotip canlının bir bütün olarak görünümünü ve özelliklerini temsil etmektedir. Genotip canlının genleriyle kazandığı özellikler ve çevre ise çevreden kazandığı özelliklerdir. Bu oran ise oldukça şaşırtıcı bence. Bu formülde fenotipi yüz olarak alırsak genotip fenotipin oluşmasında % 30 ve çevre fenotipin oluşmasında %70 etkili. Yani bilimsel olarak attan it doğmayacağı bir gerçek. Ama attan doğan tayın adam akıllı bir ata benzemesi için gerekli çevre koşullarına ihtiyacı var. Bence bu formül insanlar içinde geçerli. ( bu paragraf size bir ırkçı olduğumu düşündürmesin lütfen)

 

Hepimiz çeşitli genetik kodlara sahibiz. Bu genetik kodlar hayatımızın kaynağı diyebilirim. Ama bu genetik kodlara şekil veren ise kuşkusuz çevre şartları. Hatta genetik kodlarımızda mevcut olan birçok özellik gerekli çevre şartları oluşmadığından ortaya çıkmıyor diyebilirim. Bunun konumuzla ne alakası var diyebilirsiniz. Şimdi bu anlattıklarımı konumuza bağlıyorum lütfen sabırsızlanmayın.

 

Erken ya da geç doğduğunu iddia edenler bu iddialarını neye dayandırmaktadırlar? Elbette ki şimdiki zaman itibariyle sahip oldukları yeteneklere. Örneğin el yazısı çok güzel ve çok hızlı olan birisi kendisini klavyelerin faal bir biçimde kullanıldığı günümüze değil de el yazısının faal olarak kullanıldığı geçmiş zamanlara yakıştırabilir. Bu aslında çok basit bir örnek oldu. Ama yine de bu örnek üzerinden devam etmek istiyorum. Bu insanı mercek altına alırsak güzel ve iyi yazı yazma yeteneğinin genotip ve çevre koşulları ile oluştuğunu söyleyebiliriz. Bu kişinin çocukluk dönemi de dahil olmak üzere yaşadıkları incelendiğinde çevre koşullarının yazma yeteneğinin gelişmesine izin verdiği görülür. Eğer bu insan geçmiş zamanda örneğin kurtuluş savaşı zamanında doğmuş olsaydı belki de okuma yazma bile bilmeyecekti. Bu insan bir savaşın ve kıtlığın içinde doğmuş olacaktı ve yazmaktan ziyade hayatta kalma isteği güçlü olacaktı. Belki bir tüccar, belki bir asker, belki de bir çiftçi olarak hayatına devam etme yolunu seçecekti. Yazı yazma ile ilgili bir iş aklına bile gelmeyecek ve bu yeteneğinin farkına varamayıp geliştiremeyecekti.

 

Şu asla göz ardı edilmeyecek bir gerçektir ki; her insan belirli bir konuda yeteneklidir. O konu üzerinde güzel işler yapmak ise o konu üzerinde yeteneklerini çalışarak geliştirenlere kısmet olur. Bu aslında günümüz insanlarının temel sorunlarından birisidir. Örneğin bazı insanlar ses yönünden yeteneklidirler. Yani çok güzel şarkı söylerler. Ama bu yeteneklerinin üzerine gidip çalışmadıklarından bu yeteneklerini geliştiremezler. Yetenekler üzerlerinde çalışarak geliştirilebilir ancak. Üzerinde çalışılmayan yeteneklerin gelişmesi düşünülemez. Yani hiçbir yetenek kendiliğinden gelişmez.

 

Erken ya da geç doğduğunu düşünen insanlar ise kendilerini yaşadıkları zaman ve mekân içerisinde değerlendirmelilerdir. Çünkü sahip olduğumuz özellikler ve yetenekler zaman ve mekan yani çevre tarafından şekillendirilirler. Örneğin iyi bir siyasetçi olduğunu düşünen birisi bu özelliğini çocukluk, ilk gençlik yıllarına, aile yapısına ve aldığı eğitime borçludur. Ya da kendimden örnek vermek isterim. Ben yazmaya yani anlatmaya meraklı bir kişiyim. Biliyorsunuz ki yazmak bir anlatma biçimidir. Eğer ben aldığım eğitim, ailem, arkadaşlarım yani yaşadığım çevre ve zaman değişseydi yazmaya meraklı olmazdım. Yani bundan yirmi yıl önce doğsaydım yazmaya meraklı olamayabilirdim. Ya da bundan yirmi yıl sonra doğsaydım da aynı sonuç ortaya çıkabilirdi. Demek istediğim insanın şu anki özelliklerimi belirleyen birden fazla etken mevcuttur. Bu etkenlerin ise zaman değişimi içinde yerine getirilmesi düşünülemez. Böylelikle erken ya da geç doğduğuna inanmak bir saçmalıktan öteye geçemez.

 

Bunun dışında elbette ki konuya farklı açılardan bakılabilir. Benim tanıdığım bazı yaşlı insanlar erken doğduklarına inanıyorlar. Bunun nedenini ise şöyle açıklıyorlar; bizim zamanımızda bu kadar bolluk ve bu kadar fırsat yoktu. Bu gerçekten de geçerli bir neden. Ama eğer bu insanların istedikleri yerine gelseydi emin olun ki problem hallolmayacaktı. Zaman ve mekân yani çevre değiştiğinden bu insanların başka sorunları olacaktı. Çünkü şu bir gerçek ki; insan ihtiyaçları sonsuzdur. Erken doğduğuna inanan bu insanlar dışında, geç doğduğuna inanan insanlar da tanıyorum. Keşke şu zamanda doğsaydım o aman şimdiki problemlerim olmazdı diye hayıflanıyorlar. Şuna eminim ki bu insanların dileği yerine getirilmiş olsaydı bu insanların sorunları yine çözümlenmiş olmayacaktı. O zaman da ait oldukları zamana ait problemleri olacaktı.

 

Uzun lafın kısası erken ya da geç doğdum diye hayıflanmaktansa sahip olduğu zamanı değerlendirmek insan için en doğru yoldur. Çünkü beterin beteri vardır. Bir savaşın içinde de dünyaya gelebilirdik ya da esaret ve kıtlığın içinde de. Ayrıca güneşin doğduğunu kaçırdım diye üzülenler vakitlerini üzülmeye ayırdıklarından güneşin batışını da kaçırırlar. Yani zamandan şikayet etmek yerine zamanı doğru kullanmak gereklidir.

 

( Zaman İçinde Gel Gitler başlıklı yazı MESUT ÇİFTCİ tarafından 7/31/2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.