Kanlı Kontes, önceleri sadece köylü kızlarını katlederken, yanına büyücü Erzsi Majorova’yı yeni cadı olarak aldıktan sonra, onun “kurbanların asil bir soydan gelmeleri gerektiğini” telkin etmesi, bu seri katilin soyluların kızlarına göz dikmesine de sebep oldu. Fakat soylu kızları bu tuzağa düşürmek, zavallı köylülerde olduğu kadar kolay değildi. Görgü ve terbiye öğrenmeleri için şatosuna kabul ettiği birkaç kız da sırra kadem basmıştı. Bir seri katil olarak çok da becerikli sayılmazdı. Sosyal statüsünün onu kanun önünde dokunulmaz kıldığını düşünüyordu. Kendine güveni, aklını gölgelemeye başlamıştı. Bir asil olmasının güvencesiyle fütursuzca davranıyor, işlediği cinayetlerin üzerini örtmek konusunda da yeterince titiz davranmıyordu. Fütursuzluğu o kadar ileri götürdü ki, öldürdüğü kızların cenazesi için dini tören düzenlemeye bile kalkıştı. Dini merasime eşlik etmesi için getirilen papaz ise işkenceyle öldürülmüş, kanı çekilmiş bir kızla karşılaşınca, bu merasimi yönetmeyi reddederek gitti. Yüzlerce genç kızın etlerini 'Vampirler Şatosu' nun pencerelerinden dışarı savurmaya başlamıştı. Şatonun etrafı cesetlerle doluydu. Çürüyen insan etinin ağır kokusu tüm çevrede duyulmaya başladı. Bu arada şatoda yaşanan garip olaylarla ilgili söylentiler de ceset kokuları gibi hızla yayılıyordu. Artık kurban yakınlan da yavaş yavaş seslerini yükseltmeye başlamıştı. Kanlı Kontes için tehlike sinyalleri çalmaya başlamıştı...


Kanlı Kontes'le ilgili şikâyetler nihayet Macar Parlamentosu'nun gündemine gelmişti. Kanlı Kontes köşeye sıkışmıştı. Kutsal Roma İmparatoru II. Arşidük Matthias, Kanlı Kontes'le ilgili şikâyetler kulağına kadar geldiğinde bizzat kendisi, Kanlı Kontes hakkında bir soruşturma başlattı. Eğer suçlu bulunursa tüm mallarına el konulacaktı; en önemlisi de Kanlı Kontes'in Kral'dan o dönemde geri almaya çalıştığı alacakları geçersiz sayılacaktı. Bunu sağlamak için Kanlı Kontes’i yok etmeye kararlıydı. Eğer Kanlı Kontes suçlu bulunursa kendi mallarına da el konulacağından korkan Bathory ailesi, güvenliklerini tehlikeye atacağını düşündükleri Kanlı Kontes’i gözden çıkarmaya karar verdiler.


Elizabeth'in parlamento üyesi kuzeni Kont György Thurzo, Kral Matthias'dan hiç beklemediği bir emir aldı: "Bana o kadının kellesini getirin!"


Bu aşamadan sonra kralın emriyle görevlendirilen kuzeni György Thurzó 1610 yılının 30 Aralık gecesi şatoyu bastı. Kanlı Kontes ona, "Bu saygısızlığının bedelini ödeyeceksin" diye bağırdığında Thurzo, "Maalesef hanımefendi, ben hizmetçilerinizden biri değil, bu lanetli mekâna adalet getiren Macaristan prensiyim!" karşılığını verdi. Kanlı Kontes’in adamları da yakalandı.


Şatonun 50 metre altında yer alan hücrelerin girişine ulaştı. Yapılan aramada, kanla dolu kovalar, yarı canlı, işkence görmüş genç kızlar ve elliden fazla ceset bulundu.


 Yaklaşık 300 kişilik bir tanık ordusunu dinledikten sonra korkunç gerçekle yüzleşildi. Kanlı Kontes’in bu korkunç işkencelerini 1585 yılından 1610’a kadar gerçekleştirdiği ortaya çıkmıştı. Suzanna adlı bir kadının verdiği, Kanlı Kontes'in el yazısından çıkmış bir listeye kaydedilen kurbanların sayısı 650'yi buluyordu. Bu vampir ruhlu kadın, tüm kurbanlarını kayda geçirmişti!  Suç ortağı hizmetçileriyle birlikte sapık fantezileri ve ebedi gençliği uğruna, 650 genç kız işkence ile delik deşik edilip kanları çekilerek  öldürmüştü.


Kanlı Kontes’in hala hükümet arşivlerinde saklı olduğuna inanılan günlük ve mektupları suçlarını delillendirmeye yetmişti. Mahkeme aşamasında, cinayetleri bizzat işlettiği yardımcıları korkunç cezalar alırken, bir soylu olduğu için mahkemenin hâkimi onu yargılamadan, mahkûmiyet kararını Kanlı Kontes'in yüzüne karşı şöyle haykırdı: "Sen vahşi bir hayvansın. Hayatının son aylarını yaşıyorsun. Sen bu dünyada ne nefes alıp vermeyi ne de Tanrı'nın ışığını görmeyi hak ediyorsun. Bu dünyadan gitmeli ve bir daha geri dön memelisin. Gölgeler seni karanlığa gömecek ve yaşadığın bu yabani hayattan pişmanlık duyman için orada fazlasıyla vaktin olacak." Kendi şatosunda, çıkamaması için kapısı tuğlayla örülen küçük bir odaya, müebbet hapse yollandı. 


Ömrünün kalan 4 yılını bu odada geçirdikten sonra Kanlı Kopntes'in kan üzerine inşa olmuş sefil hayatı, 31 Temmuz 1614'te, henüz 54 yaşındayken hücresinde bir başmayken sona erdi. Daha cesedi çürümeden, günümüze kadar ulaşacak vampir hikâyeleri dört bir yana yayılmaya başlamıştı...


Öldüğünde odasında el sürülmemiş pek çok kap kurtlanmış, kokuşmuş yemek bulunmuştu.


Önce Csejte kilisesinin bahçesine gömülen cesedi Csejte’li köylülerin ayaklanması sonucu Ecsed’deki Bathory aile kabristanına defnedilmek üzere buradan taşındı ve bundan sonra kontesin adını anmak bile yasaklandı. Kanlı Kontes’in kanlı geçmişine şahit olan Csejte Şatosu’nun kalıntıları, halen Slovakya sınırları içindedir. Şato, Kontes'in ölümünün ardından bir daha iç kullanılmadı.


*


Hz. Muhammed, “Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hıristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.” (Buhârî, cenâiz 92; Ebû Dâvut, sünne 17; Tirmizî, kader 5)” der. Çok basit bir gerçeği yansıtan bu hadisi dinci istismarcılar, Kur’an’ı okuyup anlamaktan aciz kafalara, her insan Müslüman olarak doğar, (yani Müslümanlık dinine mensup olarak doğar) şeklinde empoze etmişlerdir. Oysa hadiste kastedilen bu değildir.


Allah, “O halde (Habibim) sen yüzünü bir muvahhid olarak dine yönelt. Allah’ın insanları yaratmasında esas aldığı o fıtrata uygun hareket et.” (Rum Sûresi, 30/30)  ve “Nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene”  (Şems Suresi, yedinci ve sekizince âyetlerde) buyurmuştur. Bu âyetler, peygamberimizin  “her insan İslâm fıtratı üzere doğmuştur, ” hadisiyle birlikte düşünüldüğünde anlaşılması gereken şey: “insanın yaratılışı güzel ahlâk üzeredir”, şeklinde olmalıdır. Fıtrat, (yani yaratılıştaki durumu) itibariyle her insan lekesiz ve tertemizdir.


Peygamberimizin, “Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” hâdisini de göz önünde tutarak, İslâm fıtratı üzere doğan çocukları batıl inançların, menfi ideolojilerin yahut sefahat odaklarının eline düşmekten koruma konusunda anne babaya ve topluma düşen büyük görevi ve sorumluluğu anlamak gerekir, çünkü çocuk lekesiz, bembeyaz, üzerine her şey yazılabilecek bir kağıt gibidir.. 5-15 yaş grubu çocuklara ne anlatırsanız, onlar hemen onu hafızalarına kaydedip, kalp dünyalarına onu yerleştirirler. Yani  yaratılışta temiz olan fıtrat, sonradan kirletilebilir. Fıtratın ilk baştaki hali korunmaz ve bunun için gerekli tedbirler alınmazsa, insanın inançsız, kişilik bozukluğu ve hastalıklı olması veya aklınıza gelebilecek her türlü cereyanlarından birisine yem gitmesi mümkün ve muhtemeldir.


Her çocuk gibi Elizabeth Bathory de lekesiz ve tertemiz geldiği dünyada kötü yönlendirilmelerin sonucunda bir canavara dönüştürülmüştü. 


( Kanlı Kontes-mutlu Son... başlıklı yazı AliKemal tarafından 9.09.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.