Okunur alnın yokuşundan
Perçemi düşmüş çelişki.
Zincirlesen köpeği
alır başını güneş
gölgelemez geceyi.


Bırak onursuz 

sessizliğin elini

Ejder tohumu karıştır

kaymasın bastığın toprak.

Tırmalasa da ruhunu

heveskar kısır ebesi.


Savrulur onmaz bir sancıyla

küçük adamların

büyük gölgesi.

Çürür tasmanın ucunda

öfkenin kurucu meclisi.

Dökülür boyası dünyanın

ilk dönemeçler 

hep kanlı satır...


Dalgalanır kırışıklıklar

saklanır alaycı gülüşler

Söz tükenir yazmaz kalem.

Dersler  gündüz

sınavlar hep gece olur..

Köprüden önceki son çıkış

vurulur gök kuşağında.

Ve ölür şiirler...


Geçer ezberden yatılı filim

sızar buz tutan sular

gerçeklerin duvarından.

Titrer çöl ayazında

bencil hesaplar

Çoğalır paya düşen

ayak sesleri

yaşanır ödenmiş ölümler.

Yoksul çıkınında duvar saati

mırıldanır durur

yosun rengi...


Dokunur ;

Yırtıcı bir acı dudaklara

Süzülür ;En güçsüz sözcük 

kirpik tuşlarından

Defnedilir dualarla 

ensesinden vurulur 

zor günlere çalınan ıslık.


Dağıtılır sadaka gibi erdem

beyni taş devrinde kalmış sersem

Kime aittir bu beden?

ruhlarda küstüm otu olmak niye?

Kalbindeki sırat

tahta beşiğinde zamanın

Gel çevir sayfamı

bu kaçıncı sabah.

Mezar karanlığına 

pencere açtığım

Yarım beden, bütün yürek 

işte orada ben varım...


Ferda Özsoy

( Engel/siz Olmayın Yeter... başlıklı yazı ferda'ca tarafından 3.12.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.