Gecenin sessizliğinde seni düşünüyorum gün olurda görebilirim miyim diye ?
Sabahın ışıltısında seni düşünüyorum o güzel yüzünü, o güzel gülüşünü hatırlayabilir miyim diye?
Ben geceme gündüzüme senle zincirliyim , zaaflarıma senle senle çizviliyim... Ve sensiz günler çehrelerinde kamçıdan sert bir ihtiza... Ve sensiz günler gönlüme vurulmuş hançer... Ve sensiz günler kükreyerek geçen canavarlara benziyor, uluyarak geçen canavarlara... Sensiz göğüm karanlık kulaklarımda acı bir nara... Sana benzemez günler alnımı serinletmez sana benzemez günler bir gözyaşıdır ağlayan... Sen benim altında seyrine doyamadığm bir gök , altın yaldızlarıyla ihtişamıyla gök kuşağıyla dünyama güzellikler saçan göğüm .... Sensiz geçen dakikalarım agzın rüzgarların önüne katıp sürüklediği kumlara benziyor, üzerime sonbaharda dökülen yaparaklara benziyor , eriyen karalara benziyor belki de önümden şuh birer kadın gibi göz süzerek geçiyor ilgizsiz olduğum bir kadın... Ve sonra seni düşünmek bir an bir serin rüzgar gibi , baharda açan güzel miskanber kokulu çiçekler gibi, baharıma vızıldayan arı gibi çalışkan ruh ve okşayıcı... Ve seni düşünerek geçen günler günüme rengarenk güzellikler katan birer kelebek ... Ve seni düşünerek geçen günler saf temiz bembeyaz özgürlüğünü kovalayan bir güvercin ... Sen masmavi göğümdün o masmavi göğümde sana özgürlüğüne koşan bir güvercin ... Güvercinin kanatları benim ellerim , ayaklarım sana koşan sana ulaşan ellerim , sana ulaşan ayaklarım , o eller bir ömür dolu dolu olsun ... Sensiz günler benden her saniye birer parça götüren haramiler , kırk haramiler, kırk bin haramiler... Sensiz günler birer samyeli, sensiz ben çöl ben kumsal ben bir tepecik kadar yalnız... Sensiz günlerim yaramaz bir çocuk ben o yaramaz çocuğun elinde oyuncak olmuş bir bedbaht, bedbaht çocuğun çerden çöpten kurduğu bir eve benzeyen bir bedbaht temeli bozuk ayakta durmayı beceremeyen bir bedbaht... Sensiz günlerim bir akbaba, çelikten gagası bu akbabanın çelik gagası ciğerlerime kadar saplanıyor ki avaz avaz bağırıyorum bağırmalarımı duy istiyorum gel ki ışığı göreyim ... Ben sensiz Kaf' lara değil , karanlıklara zincirliyim... Senle günlerim bir güneş dünyamı bütün bereketiyle bereketlendiren muhteşem yaratılış... Gözlerinin içine bakacağım o güneşte karşında diz çöker gibi ve gözlerinin içine bakacağım ve gözlerimin içine bakacaksın sevgimiz ebedileşek o an ve senle ağaç gibi meyve verecek günlerimiz... Seninle günlerim birer masal sfenksi büyülerini çözdün mü perileşirler, seninle günlerimde akbaba özgürlüğe koşan o beyaz güvercin olur, güvercinleşir, yardan yara atlayan kızgın Küheylan, seni Himalayalara seni Kaf'lara kadar kanatlandır benimle birlikte... Seninle günlerim mezarlaşan saatleri hayata kavuşturur, ölüleri diriltir.... Seninle ömrüm kaderin bütün sevgi oklarını kalbimin istikametine çeviren yani kalbime saplayan ve oradan akan sevgi kanıyla seninle yaşayacağım günlere dokundurarak ebedileştiren bir ömür... Hayat o kadar kısa ki senle geçirmediğim bir salisiyeye dahi tahamülsüzüm... Yazdıklarımı ambar haline getirmek, ayıklamadan sevgimi yazmak kelimelerimi yığmak yaprağıyla, çiçeğiyle, meyvesiyle yığmak ağrına gidiyor insanın çünkü bu kadar basit değilsin bu kadar basit anlatılamazsın ... Anlatamıyorum kelimelerim binbir kalıba bürünemiyor , İblis sanki şuurumda kelimelerime tecelli ediyor onu uzaklaştırmak istiyorum seni anlatırken o en pespaye en hödük yamağına Şeref veremeyecek bir tecelli, oysa seni en mübarek şahsiyetlerin diliyle anlatmak benim mutluluğum olurdu... İşte ruhum bu seni anlatırken yazdığım her harfin her kalıbın her ses kümesinin Iblis'in suratına mürekkep hokkasını fırlatacak kadar anlamlı olsun istedim... Sen ahengi olan bir çığlıksın , bir yıldız paraltısısın gönlümün ... Farkındayım seni anlatırken dili mahvediyorum ,cümleyi katlediyorum , bocalıyorum , arıyorum , düzeltiyorum , bir alay gagmagog paragrafları yok ediyorum, hecelerimi bir papağanın namuslu bir papağanın dahi tekrarlamaya tenezül edemeyeceği garip ve mütenefir bir gıcırtıya, testere gıcırtısına, diş gıcırtısına benzeyen bir düzenle kulanıyorum ama bu benim suçum değil seni anlatacak bir dil yok ki bu kainatta seni anlayacak bir şuur yok ki bu alemde... Sen benden başka hayranı olmasını istemediğim , benden başka hayranı olmayacak güzellik beni anlıyor musun , sevgimi farkediyor musun, kelimelerimin acziyetinin farkında mısın? Ey yıldırımlar gibi kalbime musalat olan güzellik seninle erguvanlar içinde doğan bir prens olmak olmak istiyorum , ey gönlüme yağmur sonrası o muhteşem gökkuşağını getiren güzellik seninle bu sırattan geçmek birlikte geçmek istiyorum, ey dağlarıma tüneller inşa eden yoluma baharı getiren güzellik seninle o dağları aşıp güneşe kavuşmak istiyorum... Madem ki seni sevdim madem ki sana aşık oldum seni utandırmayacağım ya ölüm şarkılarımı boğacak yahut içimden koparıp aldığın ❤ bu yürekle sana muhteşem bir hayat yaşatacağım... Ey güzellik sesini duymadığım her gün bozuk bir ampul gibi manasız, bıraktığınız yerde kalan bir paket, çocukken oynadığımız bir taşbebek gibiyim... Ey güzellik üstadın tabiriyle seninle ebedi bir vuslat içinde dahi yaşayabilirim dünyaya her bakışım sana atılan bir kementtir . Mekan canavarı bütün bulutlarıyla ehlileşiverir. Seni gördüm hangi hakla yalnızlıktan şikayet edebiliyorum? Mevsimlerim bütün işveleriyle emrinde, renklerin bütün cilveleriyle hizmetindedir. Yıldızlar senin için doğar, çiçekler senin için abideleşir , güneş kuşların kanadında senin için alemi semanın bütün nüanslarına geçit resmi yaptırır, şehrin bütün insanları senin için giyinip süslenir. Çocukların tebessümü senin içindir...
(
Her Şey Sende Saklı başlıklı yazı
H.GÜNDOĞAN tarafından
8.09.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
