Gülün sustuğu gecede
yüreklere su taşıyor sessizlik
suda kalabalıklaşıyor
iri gagalı yalnızlık.


Duman sarmış ölüm konmaz emelleri.
Kavuşmaya ramak kala,alır başını gider
günün kamburunda yitik düş dokuyan trenler.


Başımıza taç yaptık yıldız sandıklarımızı
terledi alnımızda koşuşturan yazılar...
Damlayarak düştü tortuları her acı gülümseyişimize.


Yüreğimin billur yankısı
doğuyor duygusal yıkıntılar üzerine
düşüyorum hapishane duvarlı şiir akşamına.


İz düşüm sivilcelenir sulu sepken
derinleşir karanlığın kuyusunda
yapışkan yosunlara karışır
cerahatlı sus işaretinde çıt kuşu.


Peygamber öğütleri giyiniriz sırtımıza
Yıpranmış sözlerin verdiği güvenin adı konur
cami avlusuna terk edilmiş günahsız çocuğa...


Yirmi dört ayar çalıntı bir şarkı çalar durur ruhlarımızda...



Yıldızları parlatma zamanı şimdi.Az ışık çok karanlık alsak da...Deli gün ışıkları esniyor sabahın ağzında ve ben karşılıyorum delici günü okunmuş suya bakar gibi umutla...Yelesi düşlerde unutulmuş asil bir atın terkisinden çıkarıyorum yahşi bir ölümü, sürükleniyor pelerinim ardım sıra..Uğurluyorum kendimi yaşanmamış yıllara...Şimdi ıslanma vaktini çalma zamanı kırmızı şarabın etiketinden...Ve ayyaş zamanı düzeltmeliyiz ötekileştirmeden...var mısınız şerefe:)

Ferda Özsoy
( Var Mısınız Şerefe. başlıklı yazı ferda'ca tarafından 5.08.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu