Ramazan ayı ve Bayram bir anda geçti. Sonra hayat kaldığı yerden devam etti sanki. Ramazan ayı hiç yaşanmamış gibi geldi insanlara. Sahur ve iftar sofraları hiç yaşanmamış gibi silikleşti insan hafızalarından. Susuzluk ve açlık hiç yaşanmamış gibiydi. Teravih namazları, hissedilen o kutsallık hiç var olmamış gibiydi. Yazar insanın en büyük lanetinin kendi hafızası olduğu düşünürdü. Meğerse asıl lanet insanın yaşadıklarını unutmasıymış. Unutmaktan, hatırlayamamaktan daha azap verici olan şey nedir?

Ramazanda namaz kılmaya başlamıştın hani. Hatırlamıyor musun? Ellerini gökyüzüne açıp dua etmiştin Rabbine. Bağışlanmayı dilemiştin. Günahların için tövbe etmiştin. Bir daha o günahları işlemeyecektin. Gözlerin dolu dolu olmuştu. Hatta ağlamıştın. Ne çabuk unuttun? Hatırlamıyor musun? Peki ilk ne zaman başladın unutmaya? Rabbine söz vermiştin hani. Ramazanın ardından birkaç gün daha namaz kıldın, birkaç kez daha dua etin Rabbine, ya sonra? Sonra yine hayatına kaldığın yerden devam ettin. Rabbinin olmadığı bir dünyanın var olduğunu mu sanıyordun yoksa. Rabbine ihtiyacın olmadığını mı hissediyordun? Büyük insan, sen her şeyin akından geleceğine mi inanıyordun?

Ama olmadı değil mi? Başaramadın. Her zamanki gibi çuvalladın. Her zaman ki gibi hata yaptın. Günahlarının arasında kayboldun yine değil mi? Kendini göremez oldun. Oysa Rabbin her zaman seninle değil miydi? Rabbini görmezden mi geldin yoksa? Ezanları duymazdan mı geldin ya da selaları. Etrafında insanlar ölürken neredeydin gerçekten? Cenaze törenlerine katıldığın insanlar toprağın kucağına gömülürken, nasıl bilirdiniz sorusunu yanıtlarken düşünmekten korkuyordun değil mi yaptıklarını? Peki ne düşünüyordun? Bir şekilde kurtulmayı mı umuyordun yoksa, yok sayılmayı mı? Ne olursa olsun affedilmeyi mi düşlüyordun. Yanıldığını hissetmiyor muydun?

Olmadı değil mi? Beceremedin. Rabbini yok sayarak yaşamayı beceremedin. Oysa her dost muhabbetinde kendinden çok emin bir biçimde dinden bahsederdin. Her fırsatta inançlı olmakla övünürdün. İnsanlara göstere göstere giderdin Cuma namazlarına. Hata yaptığını da biliyordun oysa. Bile bile lades olduğunun farkındaydın. Çoğu zaman vicdanını susturmak için yaptıklarının günah olduğunu sende dillendirmedin mi? Şimdi neyi neden yaptığını bilmediği söylüyorsun değil mi? Hala bir şekilde kurtulmayı düşünüyorsun.

Bu var olmayan hayatın, bu yansımaların, bu ışıkların, bu şehrin ve bu insanların seni kandırdığını düşünüyorsun. Ramazanda dinden bahsedenler, ilahi söyleyenler, vaaz verenler şimdi neredeydiler? Suçlu sen değildin, hiçbir zamanda sen olmadın sence. Suçlu şu,bu,o,şunlar, bunlar ve onlardı.

Ağlıyor musun? Şimdi neden çıkmazın içindesin anlıyor musun?
( Çıkmaz başlıklı yazı MESUT ÇİFTCİ tarafından 10.10.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.