Bugün dünyada okul öncesi eğitimin üzerinde durulmaktadır. Çocuklarımızın hayatları boyunca başarılı ve özgüven içinde yaşamaları için okul öncesi eğitime ihtiyaç vardır. Bu eğitimin yeni nesillerin gelişmesi ve hayata hazırlanmasında büyük bir önemi vardır. Çocuğun içinde bulunduğu fiziksel ve sosyal çevre gelişimi etkilemektedir. Çocukların geleceğinin yapı taşlarının oluşmasında, kişiliğinin gelişiminde okul öncesi eğitimin önemli rolü olduğu inkâr edilemez.

Çocuklar okul öncesi eğitimiyle temel bilgi ve becerileri kazanmanın yanında, kendi ve başkalarının haklarını korumayı, işbirliği alışkanlığı kazanmasını ve çevresiyle uyumlu bir şekilde yaşamayı öğrenmektedir. Çünkü çocuklarda beyin gelişimi 0–7 yaş arasında çok daha hızlı olmaktadır. Ülkemizde okul öncesi eğitimin okullaşma oranı çok düşüktür. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde 2–3 yaşları arasında başlayan okul öncesi yuva eğitimi çocukların beyin gelişimine büyük oranda katkı sağlıyor. Ülkemizde okul öncesi okullaşma oranı her çocuğu içine alacak şekilde yaygınlaştırılması gerekmektedir.

Çocukların şuur altı beslenme dönemi eğitimcilere göre 0–7 yaşları arasıdır. Bu dönemin çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Okul öncesi eğitim kurumları günümüzde önemli bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bu okullar aileleriyle birlikte çocukları yönlendirmede istenenlerin verilmesinde ve onların eğitilmesinde önemli rol oynamaktadır. Verilen bilgiler hayatın şartları göz önünde tutularak plan ve program içinde eğitim ve öğretim, hikâye ve oyunlarla süslenerek bir sevgi atmosferi içinde verilmelidir.

Bu kurumlarda çalışan personelin çocuk psikolojisi, çocuk sağlığı ve çocuk eğitiminde uzman kişiler olması; çocukların beden, zihin ve ahlâk yönünden sağlıklı gelişmesine ve olgunlaşmasına katkı sağlamaktadır. Gerçekten personelin yetenekli ve nitelikli olması çok önemlidir. Anne-babalar henüz ihtiyaçlarını karşılayamayan ve isteklerini tam anlatamayan yavrularını sevgi, şefkat ve eğitime en fazla muhtaç olduğu dönemde uzun süre bir başkasının eline bırakmak zorunda kaldıklarında buradaki eğitimcileri seçmek durumunda kalmaktadır. Buradaki eğitimciler hangi özelliklere sahip olmalıdır? Çocuğunu anlayacak, ihtiyaçlarını karşılayacak ve ona iyi bir eğitim verebilecek birini bulmak aileye güven verecektir.

Bu eğitimcinin hiçbir çocuğu ayırmadan seven, onlara karşı şefkatli davranan, ağlama, hırçınlık, kavga, kırıp-dökme gibi davranışlarda sabırlı olabilen, yüreği çocuk sevgisiyle dolu, gerek söz, gerekse davranışlarıyla çocuklara örnek olabilen özelliklere sahip olması gerekir. İyi bir model olma, sevgi ve sabır en önemli özelliklerdir. Her çocuk sevilmek ve anlaşılmak ister. Çocukların anne-baba kadar öğretmen tarafından da sevilmesi gerekir. Çünkü öğrencinin sevgiye çok ihtiyacı vardır. Bunun için diyorum ki, yüreğinde çocuk aşkı olmayan öğretmen olmasın.

Çocuk ailede gördüğü sıcak, samimi ve karşılıksız ilgiyi öğretmeninden de görmek ister. Okul korkusu ancak çocuğun okulu ve öğretmeni sevmesiyle aşılabilir. Öğretmeni tarafından sevilmeyen çocuk öğretmenin isteklerini yapmaktan zorlanır, kabullenemez, benimseyemez. Bunun sonucunda istenilen amaç gerçekleşmez. Öğretmen öğrencilerinin elinden tutar, onu sever, okşar, öperse çocuk öğretmene karşı sevgi ve güven duyar. Çocuk karakterinin istenilen şekle gelmesine zemin hazırlanmış olur. Artık öğretmen çocuğun karakterini rahatlıklar şekillendirebilir.

Sevgisizlik sağlık sorunlarını da beraberinde getirir. Stres ve baskı altında yetişen çocuğun vücut direnci düşer ve hasta olur, bu da çocuğu sağlıksız ve mutsuz eder. Okulda öğretmen ve öğrencisi arasında sevgi bağı iyi oluşmuşsa çocuk okuldan ve öğretmenden ayrılmak istemez. Bu durum öğretmenin öğrencisini bir anne şefkatiyle sevmesinin sonucudur. Öğretmenin karşılıksız sevgisi manevi bir duygudur, bu duyguyu yaşamayan bilemez. Öğretmen öğrencilerini ne kadar sever, öper, okşar, koklarsa o kadar mutlu ve huzurlu olur. Manevi yönden kazançlı çıkar.

Okul öncesi çocuklar ben merkezli olup paylaşmayı bilmezler. Meraklı, araştırıcı, hayal güçleri kuvvetli ve olayları sorgulayıcıdır. Sürekli konuşup soru sorarlar, yerinde duramazlar. İsteklerini ağlayarak veya huysuzluk yaparak göstermeye çalışırlar. Öğrenme safhasında oldukları için eline geçen her şeyi denemeye çalışırlar, işini iyi bilen öğretmen istenmeyen davranışın sebebini çocuğun bakış açısı ile ortaya çıkarmaya ve sorunları çözmeye çalışır. Çocuğa yapma, sus, otur, ağlama, koşma, atlama gibi sözler yerine niçin yapmaması gerektiğini anlatır. Öğretmen çocuğun anlayacağı şekilde konuşarak ikna eder. Bunun içinde öğretmenin çok sabırlı olması gerekir.

Öğretmen çocuklarda istediği davranış değişikliklerini sağlamak için oyun içinde onlara değişik görevler verir. Bu roller hem davranış kazandırır, hem de çocuk bu rolden mutlu olur. Çocukları anlama, eğitme ve sorunları çözmede acele etmemek gerekir. Bir fidanın yetişmesini düşünecek olursak; tohumdan meyveye kadar geçen sürecin çok uzun zaman aldığını düşünürsek, bir çocuğunda yetişkin olana kadar uzun bir zamana ihtiyacı olduğunu bilmeliyiz.

Acele etmeyip davranışların yavaş yavaş oluşmasını beklemek akıllıca bir davranış olacaktır. Birden bire değişim beklemek yanlış olur. Çiçeğe hemen yetişsin diye bol su vermek çiçeği çürüteceği gibi acele etmek te çocukta ruhî ve bedenî rahatsızlıklara sebep olabilir. Kendini okul öncesi öğretmenliğe hazır hissetmeyenler bu işe hiç soyunmamalıdır.

Eğitimde en etkili yöntem çocuklara iyi örnek olmaktır. Çocuk gördüğü davranışları taklit ettiğinden anne-baba ve öğretmen çocuk için çok önemli bir modeldir. Çocuk örnek aldığı her türlü davranışı kopya eder, bunu yaparken de iyiyi-kötüyü ayırt edemez. Çocuklarda taklit yeteneği çok gelişmiştir. Öğretmenin söz ve davranışlarını hemen taklit eder. Güzel konuşan bir öğretmenin öğrencileri de güzel konuşur. Öğretmenin saygılı, merhametli ve nazik oluşunu öğrenciler taklit eder. Öğretmen teşekkür eder, özür diler, lütfen gibi kelimeler kullanırsa çocuklarda bunları benimseyerek kullanır. Çocuklarda taklit yeteneğinin en üst düzeyde olduğu yaş 3–6 yaşlarıdır.

Öğretmenin söz ve davranışlarındaki titizlik, isteklerinin yerine gelmesi, konuşmalarının tesiri açısından son derece önemlidir. Çocuklar iyi ahlâklı olmayı, öğütlerden değil iyi modellerden alır. Öğrencisine iyi model olan öğretmen ciltli, kalın kitaplardan daha etkili olur.

( Okul Öncesi Eğitimin Önemini Biliyor Muyuz? başlıklı yazı Ali ÖZKANLI tarafından 7/17/2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu