ÖLÜM FARKI

Bütün canlılar ölümü tadacaktır. İnsanlar, hayvanlar, bitkiler kendileri için belirlenmiş bir süre içinde yaşayacak ve öleceklerdir. Bu dünyadaki en gerçek şey ölümdür. Yaşayanlar kaçınılmaz bir şekilde türlü ölümlere tanıklık edecekler ve sıra kendilerine gelince de yine kaçınılmaz sonla karşılaşacaklardır. Kısaca ölüm doğal ve bir o kadar da olağandır. İnsanların bu doğal durumu olağan olanın sınırları dışında algılamaları doğal değildir. Küçük yaştan itibaren insanın bu doğallığı yaşaması, alışması ve kanıksaması gerekir. Aksi insan için sorundur ve çözümlenmesi gereken bir risk ve tedavisi gereken bir rahatsızlıktır.
Kurban ibadeti bir bakıma insanı bu yönden eğiten ve olgunlaştıran bir ibadettir. Bazılarının vahşet olarak nitelemesi, kendi baktıkları ve gördükleri yerden öyle görünebilir. Kendileri açısından böyle algılamak da doğru kabul edilebilir. Müslüman toplumu olaylara kendi bakış açısı ve algılaması içinden bakar ve görür. Müslüman’ın bu olaya bakışında vahşet değil, şefkat, merhamet ve teslimiyet vardır. Bunu ancak müslümanca bakış içinde olanlar anlayabilir. Böyle olunca da herkesin bizim gibi görme ve algılamasını beklemek boşunadır.
Dünyada her gün ihtiyaçlar dolayısıyla milyonlarca hayvan kesilmektedir. İslam dünyası içinde de, İslam olmayan toplumlarda da insanların ihtiyaçlarını karşılamak için dünyanın çeşitli nimetleri bu arada hayvanlarda kullanılmaktadır.
Bir gün önce sadece et için kesilen bir hayvan bir gün sonra belirli günlerde bir ibadete vesile olmakta Yaratana kurban olmaktadır. İkincisi için harekete geçen insanların duyguları ile birincisi için harekete geçen insanların duygu ve yaklaşımları aynı değildir. İbadet için kesilen bir hayvan, sıradan bir hayvan olmaktan çıkmakta bir Cennet biniti haline dönüşmektedir. Her ikisinin ölümü de ölümdür. Sonuçta her ikisi de insanların ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar. Ama her ikisinin algılanması aynı değildir. Eğer hayvanların belirli bir sorumluluk ve algılamaları olsaydı hangi ölümü tercih ederlerdi? Birçok kimse kurbanlık hayvanların kendilerince bunun farkında olduklarını söylemektedirler. Var oluş nedenleri insanların ihtiyaçlarını karşılamak olan canlıların ayrıca kurban olma şerefini taşımaları bir ayrıcalık ve üstünlük olarak görülemez mi?
Aynı şekilde çeşitli nedenlere bağlı olarak insanlar ölmektedirler. Ölüm, bir vesileye dayandırılsa da hayatı ve ölümü Yaratanın iradesi doğrultusunda, kaçınılmaz olarak gerçekleşmektedir. Yatağında ölen insanla Allah yolunda savaşırken ölen insan görece aynı ölümle karşılaşmaktadır. Peki, her iki ölüm aynı mıdır? İnsanın kendine hayat veren uğrunda kendini, hayatını kurban etmesi ve böyle bir ölümle ölmesi sıradan bir ölüm sayılabilir mi?
Elbette aynı değildir. İslam hayatı da ölümü de bir ibadet anlayışı içinde karşılamayı ve gerçekleştirmeyi başararak, insanın sorumluluk bilincini kuvvetlendirmekte, dünyayı ve evreni bu pencereden görmeyi sağlamaktadır.
İşte İslam’ın hayata ve ölüme bakışını anlayamayanların anlayamadıkları da budur. İslam hayata hayat farkı, ölüme ölüm farkı getirirken bu iki nokta arasında çokça seçenek sunarak insanın olgunlaşmasını sağlamaktadır.
( Ölüm Farkı başlıklı yazı ahmet-ilhan tarafından 3.07.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.