1 İnsan Ve Fare
İNSAN VE FARE

İnsanları, çocukları yıllardır gözlemliyorum. Bazen davranışları anlamak, çözümlemek çok zor oluyor. İnsan bir makine gibi değil. Hatta diğer canlılar gibi bile değil. Aynı etkiler aynı tepkileri doğurmuyor. Tek bir olaydan genelleme yapmak mümkün olmadığı gibi, getireceğimiz yorumlar da tam doğru olmayabilir. Uzmanlar bile bir olay için alternatif yorumlar getirmeyi yanılacağı tek bir yoruma tercih ediyorlar.
Bir ilköğretim öğrencisinin intihar etmesi, herhalde sorunları olan büyüklerin intiharlarından çok daha ilginçtir. Böyle bir olayı anlamak da bir o kadar zordur. Benim dikkatimi olayın medyaya yansıyan ayrıntıları çekti. Acı çeken anne babayı ya da özel olarak bu olayı bir kenarda tutarak böyle bir olayın bizim başımıza geldiğini düşünerek bakarsak bu olayın bize söyleyeceği bir şeyler bulabilir miyiz diye düşündüm. Anne baba olarak, toplum olarak ve eğitim sistemimiz açısından bize verdiği bir mesaj ya da sinyal var mı?
Öncelikle ölüm olayının hayat kadar öğretici olduğu mesajı. Ölüm nedir? Hayat nedir? İnsan ölümleri ile diğer canlıların ölümleri arasındaki bağlar ve farklar nelerdir? İnsan ölünce ne olur? Başka bir hayat var mıdır? Ölüm bir oyun mudur? Çocuklar ölümlerle korkutulmalı mı? Ölüm doğal olarak ondan gizlenmemeli mi? Çocuklar cenaze merasimlerinde, taziyelerde ölüm karşısındaki büyüklerinin davranışlarını görmeli mi? Yoksa uzak mı tutulmalı? Hayvanların, bitkilerin ve insanların ölümleri gizlenmeli, gösterilmemeli mi yoksa çocuk da olsalar gerçeklerle yüzleşerek ölüm ve var oluşla iç içe mi yetiştirilmeli?
İkincisi sevgi yoğunluğu mesajı. Eğer çocuk sevginin en yoğununu bir fare ile yaşıyorsa, asıl sevgi kaynağı olacak alanlarda bir boşluk olduğu kuşkusunu doğuruyor. Bazen sokaklarda yaşayan çocukların dışarıda aradığı sevgi gibi bir şey bu. Sanki ona olan sevgisinden daha derin bir sevgi yaşamıyor. Kendisini faresiyle birlikte bu dünyada yalnız hissediyor, onsuzluğu hiçlik olarak görebiliyor. Eğitim sistemimiz içinde bazen hayvan sevgisini öyle abartıyoruz ki, insan sevgisinin bile önüne geçebiliyor. Bazı aile yapılarında evcil bir hayvanı sevmeyi ve bakmayı, çocuk bakmaya tercih söz konusu olabiliyor. Çocuk sorumluluğu taşımak ağır gelen bazı bireyler hayvan sevgisini abartıyorlar. Bu tavır büyüklerden küçüklere yansıyor.
Üçüncüsü başarıyı ölçülebilir, yarış içinde öne geçmek suretiyle gösterilebilir bir şey olarak görmek. Örneğimizde bu açılardan başarılı denilebilecek bir çocuk var. Eğitimciler ve aile açısından çok başarılı ve örnek gösterilebilecek ve öyle de olan bir öğrenci var. Ancak gerçek başarı acaba bu mu? Biz çocuklarımızı bilerek veya bilmeyerek yanlış mı yönlendiriyoruz? Yarıştırdığımız ve ölçtüğümüz değerlerin gerçek hayatla bağlantısı acaba ne kadar?
Kısaca bu olaydan hepimizin çıkaracağı dersler olmalı. Bu kadar teknolojinin ve eğitimin gelişmediği dönemler de bile anam babam usulü ile çocuklar bugünkünden daha iyi hayata hazır oluyorlardı. Ailenin, anne babanın, öğretmenin yerini tutabilecek bir araç yok. İnsan her zaman insan. Çocuk her zaman çocuk. Başımızı iki elimizin arasına alıp, kendi sorumluluğumuzu düşünelim. Hiç değilse bu acı olaydan ders alalım.
( İnsan Ve Fare başlıklı yazı ahmet-ilhan tarafından 1.07.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.