Aynı güne uyanır katille maktül, aynı güneş dokunur tenlerine zalimle mazlumun. Aynı kaynağın sularından içerler, aynı tarladan çıkan buğdaylarla yapılmış ekmekleri yerler. Aynı sokaklarda yürüyüp aynı futbol takımını tutarlar. Farklı olansa birinin acı veren diğerininse acı çeken olmasıdır.

 

Aynı gezegende yaşayanlarız bizler. Aynı yıldızlara ve aynı aya bakanlarız geceleri. Belki aynı yağmurların altında ıslandık, belki aynı soğuk çatlattı tenimizi. Peki, bu uçurumlar neden? Bazı insanların çöpe attıkları için bazı insanlar birbirlerini öldürüyorlar. Bazı insanlar rahat uyuyabilsinler diye bazı insanlar işkence masalarında can veriyorlar. Zalim ve mazlum arasındaki bu uçurumda belirleyici ve nitelendirici olan ne?  Daha da önemlisi neden?

 

            Benim rahatım yerinde. Ama dünyada bir çok insan zulmün pençesinde çığlıklar savuruyor gökyüzüne. Vicdanımı nasıl susturabilirim? Nasıl tıkayabilirim kulaklarımı bu çığlıklara? O zaman nasıl insan olabilirim? Ben fazla kilolarımdan şikayet ederken bu gezegende bazı insanlar açlıktan ölüyorlar. Ben arabamın modelinin düşük olmasından yakınırken bazı insanların çıplak ayaklarını parçalıyor kayalıklar. Ben sinema salonlarına cinayet ve savaş filmleri izlemeye giderken bir yerlerde insanlar bir iç savaşın içinde katlediliyorlar. Nerede adalet? Yoksa yalnızca haksızlığa uğrayan mı bağırır; ‘’Adalet istiyorum!’’ diye. 

 

Biz rahatın ve huzurun içinde olanlar nasıl susturacağız vicdanlarımızı? Anlayamıyorum.

( Anlayamıyorum başlıklı yazı MESUT ÇİFTCİ tarafından 16.09.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.