Sami Emekli, altı tane kredi kartı batırdıktan sonra kendisi de iyice batmıştı. Bir emekli maaşıyla hem kredi kartı taksitlerini ödemek, hem evini geçindirmek mümkün olmuyordu. Hele hovardalık yapmak hiç olmuyordu. Eskiden peşinden koştuğu Alniki'nin kızlarını artık atlatabilmek için kaçar olmuştu. Ekmek aslanın midesinden bağırsaklarına kaymıştı, çıkartıp karnını doyuramıyordun. Aç kalmamak için gayrimeşru yollara girmekten gayrisi boşa kürek çekmekti...

Caddeler insanla doluydu. Her yer hınca hınç kalabalıktı. Bütün o kalabalık, bütün o ahmaklar; bu kenti dolduranlar ve bu ülkede yaşayanlar, herkes, hep onun gibiler için çalışmıyorlar mıydı? Bunca enayi varken, onun gibi akıllı birisi nasıl olur da aç kalırdı ki? Karar verdi. Artık, dolandırıcılık yapacaktı.

Dolandırıcılık, zaafı olan insanların zaafları kullanılarak yapılır. İnsanların zaafı dindarlık ise, onları Allah’ı kullanarak dolandırırsın. Kurarsın bir yeşil dernek, fakire fukaraya kucak açtık dersin, bağış toplarsın; ya da kurarsın bir yeşil şirket, faizsiz kar dağıtıyoruz diyerek toplarsın ortaklık payları. İnsanların zaafı müzik ise, ya da kitap ise, onları korsan kasetler ya da korsan kitaplar ile dolandırırsın. Boyu kısa ise boyunu uzatmayı vaadederek, şişman ise zayıflatacağını vaadederek... Zaaf ne ise onun üstünden…

O, ne yapacağına çoktan karar vermişti. Şişkoları zayıflatacaktı, çünkü onlar orta balkonlarından dolayı kompleksli ahmakların bir araya toplandığı bir gruptu. Mademki her şeyi zıkkımlanıp şişkolaşabilecek kadar bol paraları vardı, eski zarafetlerine dönebilmek uğruna paracıklarının birazcığını Sami Emekli'nin cüzdanına aktarmaları nasılsa hiç birine koymazdı. Onları tavlamanın en cazip yöntemiyse hem zıkkımlanmalarına devam etmelerine izin vermek, hem de zayıflayacaklarını vaat etmek olurdu. Reklam manşetini bu anafikir üzerinde inşa etti: "Sevgili şişkolar! Hem her şeyi zıkkımlanabileceksiniz, hem de bir mum gibi eriyeceksiniz."  

Hızla yapması gereken işlemleri uygulamaya başladı. Evvela şişkolara kakalayacağı mamulleri imal edebileceği bir dükkan buldu. Dükkan bir masa sandalye ile yazıhane olarak kullanmasına da uygundu. Bir telefon, sonra bir bilgisayar; daha sonra da telefonu kullanacak bir sekreter... "Sekreter aranıyor" yazısını pencereye astıktan hemen sonra başvuru yapan safça bir kızcağızla anlaştı. Hemen aynı gün bir 'web' sayfası oluşturup, içini açıklayıcı bilgilerle doldurdu:

 “Bir insan önüne konulan her şeyi zıkkımlanarak şişkolaştıktan sonra yeniden eski zarafetine dönecek kadar zayıflayabilir mi? Bu soruya cevabımız kesinlikle evettir. Hangi yaşta olursanız olunuz, mamullerimizi kullanarak, kendinizi zıkkımlanmaktan mahrum etmeden zayıflayabilirsiniz. Bu da asrın en CESIMCENSYCYMOL metodu olan ‘Amerikan tabii zayıflama metodu’ ile mümkündür. Tabii zayıflama sistemimiz şimdiye kadar bütün dünyada birçok sahne ve sinema sanatçıları tarafından başarıyla tatbik edilmiştir. Unutmayınız ki, ‘Zayıflama Amerikan Metodu’ uluslar arası bir buluştur ve bütün dünyada sadece sekiz müessese tarafından pazarlanmaktadır. Siz de hiç vakit kaybetmeden derhal müracaat ederek, bu en son teknik Amerikan Zayıflama Metodunu tatbik ile bir an evvel arzu ettiğiniz kilolara kavuşunuz. New York’un “Maykıloji” Antropoloji Enstitüsü müdürü Prof. Dr. Aynstayn, "İnsan bu mamullerle üç ayda yüz elli kilodan yetmiş beş kiloya inebilmektedir," demektir. Birçok ülkede, metodumuzu tavsiye eden pek çok doktor ve dietisyen vardır. Şimdi, senelerden beri arzu ettiğiniz “Amerikan zayıflama metodu”, memleketimizde de tatbik sahasına konulmuştur. Yapacağınız yegane şey, en kısa yoldan harekettir. Zira zaman geçiyor ve her gün biraz daha şişkolaşıyorsunuz. Unutmayınız ki, şişkolaştıkça kilo vermek imkansız değilse de daha zordur. Bu sistemi tatbik ettiğiniz müddetçe hiçbir risk altına girmeyecek ve en yakınlarınızın dahi hiçbir surette dikkatini çekmeden kısa zamanda zayıfladığınıza şahit olacaksınız. Daha zayıf, daha cazip ve aranan bir tip olabilmek için siparişinizi aşağıdaki sipariş menüsünü tıklayarak verebilirsiniz. Siparişinizi vermenize müteakiben müşteri temsilcimiz sizi arayacak ve siparişinizi teyit ettirecektir. Ödemeler kredi kartıyla veya kapıda yapılabilir.

Düşünmeyiniz, vakit kaybetmeyiniz. Siz de Ornetta Mutti kadar zarif, zarif ve daha gösterişli olunuz.

Uygulama gayet basittir. Mamülümüzden kaynamış bir bardak suya bir çorba kaşığı atıp beş dakika demledikten sonra içeceksiniz. Hepsi bu kadar. Sonra da zıkkımlanın zıkkımlanabildiğiniz kadar! Bunu günde üç defa tekrarlamanız şarttır. Uygulamada düzenli davranmaz iseniz müessesemiz mesuliyet kabul etmez."

Şişkoyken zayıflamış erkek ve kadın resimleri yayınladı, tabii bir de sipariş menüsü... Bilgisayar paylaşım sitelerinden en yaygın kullanıcısı olanlara reklamını vererek, telefon numarasını ve web sayfasını herkese duyurdu.

Bir kaç gün sonra siparişler yağmaya başladı. İnanılacak gibi değildi! Baharatçı Aziz, verdiği mate yaprağı, funda yaprağı, kekik, biberiye ve yeşil çay siparişlerinin miktarı arttıkça avuçlarını ovuşturmaktaydı.

Siparişlere yetişemez haldeydi. Bir eleman daha tutması şart olmuştu. Bunu sesli olarak düşününce sekreter kız hemen zıpladı.

"Bu işin içinden çıkabilecek bir tanıdığım var!"

Onun bu önermesine balıklama atladı: "Hadi madem, çağır gelsin madem..."

Anlaştığı bir kargo şirketi her gün gelip göndereceği mamulleri alıp götürüyordu. Yazışmaları sekreter kız yapmaktaydı ve imalat işlerini de adı Samet olan oğlan yapmaktaydı. Yapılan ödemeleri tahsil etme peşinde koşmaktan dükkana uğrayamaz olmuştu.

İşler yolundaydı. Zengin olmak üzereydi. Az kalmıştı.

Bir gün dükkana girdiğiNde sırtı kapıya dönük vaziyette oturan kızın sipariş verenlerle telefonda konuşmasına kulak misafiri olunca büyük bir şok geçirdi. Amaan Allah'ım! Kız, telefondaki müşteriye aynen şöyle diyordu. "Salak karı! Fil gibi yersen elbet şişko olursun. Zıkkımlandıkça zayıflayacağını sanacak kadar salaksan biz ne yapabiliriz sanıyorsun?"

Dikile kaldı. Hemen sonra gelen bir başka telefona da, "Ulan hayvan herif, ayılar da iri yarı senin gibi... Zayıflayıp da ne pok yiyeceksin?" diye konuşmaya başladı.

Sinirden titremekteydi. Bu salak kızın yüzünden müşteriler şikayete başlar, burayı çok yakında dolandırıcılık masası dedektifleri basar ve onu götürüp zindanlara tıkarlardı. Karar verdi: Zindanlara birisi tıkılacaksa o değil, foyasını açığa çıkartan bu ahmak kız tıkılmalıydı.

Dinlemeye daha fazla tahammül edemeyerek geldiğini belli ederek masaya geçti, oturdu.

Sekreter kız da tabii, hemen ağız değiştirdi. "Tabii ki, üç ayda istediğiniz kadar zayıflayacaksınız. Hiç şüpheniz olmasın hanımefendi..."

Ona, önceki konuşmalarını duymamış gibi davranarak, " Bu işi bırakıyorum,” dedi.

Kız, şaşkınlığını belli ederek, “neden be patroncuğum?” diye sordu. “Paralar yağıyordu…”

“Ben bu işe girerken, hedeflediğim bir para vardı… Onu toparlamış oldum. Daha fazlasını istemem.”

“İyi de, ben, nasıl olsa yağıyor diye, beş kuruş tutmamıştım.”

“Tutsaydın!”

“Şimdi ne yapacağım ben?”

“İstersen sen işi sürdürebilirsin. Ama istersen…” 

Kızın sevinçten ağzı kulaklarına gitti. “Sahi mi be patroncuğum, yapar mısın bu iyiliği bana?” 

Tedbirli davranmak için, “ama, ben hiçbir şeye karışmam. Dükkanı üstüne alırsın, benim işle hiçbir ilgim kalmaz,” diye şart koştu.

“Tabii ki... Ne kadar hava parası istiyorsun?”

“Ne hava parası? İstemem bişey… Sürdür işte, kafana göre, iş senin… Hadi gel, dükkan sahibine gidelim de, ben anahtarı teslim edeyim, sen de teslim al.” 

Kız, sevinçle boynuna atılıp yanaklarından öptü. “Tamam! Allah razı olsun senden, patroncuğum benim…” 

İçinden “Polisler gelip de tutuklayınca patroncuğu göreceksin sen, kalleş şırfıntı!” diye düşündü. 

Aynı gün dükkanı devredip ayrıldı oradan.

Sekreter kız ve Samet'in arasında, Sami Emekli'nin ayrılıp  oradan gitmesinden hemen sonra, şu dialog geçti:

"Şutladık nihayet, aşkım! Gitti keriz…”

“Telefondaki konuşmalarımı duyunca, şikâyet olur, hapse girerim, diye paçaları tutuştu.”

“Sen, sekreter değil, dolandırıcılar kraliçesi olacaksın be aşkım!”

“Ama, biz de elimizi çabuk tutup, bu iş bal yapıyorken çuvalımızı dolduralım. Yoksa bir kokusu çıkarsa… "

“Tamam bu iş.. Hadi, oturup durma da, kolları sıvayalım. Dünya kadar mamül siparişi var daha…” 

 

( Şişko Dolandırıcısı... başlıklı yazı AliKemal tarafından 6/12/2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.