Murat’ın   annesi babası  Almanya da  çalışmaktadır  o ailenin ilk çocuğudur  Türkiye’de ilk okulu bitirir fakat okumayı sevmediği için daha  çocuk yaşta annesi babası onu Almanya alıp giderler. Diğer kardeşleri ile çocukluğunu v orada geçirir.  Gençlik çağı gelince bir işe girer ve çalışmaya başlar.

          Kardeşi Hasan la Bacısı Serap Almanya’da okula giderler fakat onlarda çok başarılı değillerdir. Babaları ve anneleri her ne kadar ( çocuklar okuyun bak abiniz işçi oldu elin emrinde çalışıyor eziliyor) dese de onlar aldırmazlar.

         (Nasıl olsa Alman hükümeti bizi bakar iş verir) düşüncesindedirler. Bir müddet sonra tüm aile çalışmaya başlar. Gelir düzeyi yükselince Giresun’dan mülk almaya  başlarlar köylerinde arazisini satandan arazi şehrin en güzel yerinden de beş katlı bir bina  ve iyi bir arsa alırlar.

      Murat  işte fazla çalışmaz onun kafasında ticaret yapmak vardır. Çok geçmeden babasını ikna ederek küçük bir marketi satın alır ve çalıştırmaya başlar. Kötü hiçbir alışkanlığı olmayan Murat işine dört elle sarılır gün geçtikçe marketi genişlemeye başlar. Öyle hale gelir ki tek başına işle baş edemez olur. Kardeşlerine (gelin beraber çalışalım kazandığımız hepimize yeter de artar) dese de. Onlar gelmezler babası annesi de yıllardır çalıştıkları işlerini bırakmak istemezler. Hülasa Murat çareyi yanına başkalarını almakta bulur.

    Ticarete başladıktan sonra Almanya’nın bu konudaki kanunlarını çok iyi inceler. Ondan neler istendiğini ve ona neler verileceğini hepsini öğrenir. İlk yıllarda karını tam olarak bildirir. Fakat vergi dairesi ( sen işe yeni başlamışsın muafiyetin var) diyerek vergi almazlar ve ona (işçi çalıştırmaya başlayınca bize bilgi verirsen sana ayrıca destek olunacak. Sen dürüst bir insansın hiç kimse ilk yıla bize kar getirmedi hepsini takip ediyoruz zarar gösteriyorlar. Seni kayıtlarımıza aldık yeter ki sen doğru) diyerek gönderirler.

     Murat aynına işçi alınca İş kurumuna  bildirir. Orası da (kayıtlarını aldık pirim ödemelerinde sana bir müddet destek olacağız) derler.

   Market işi devam ederken iki tane de büfe satın alır başına birer kişi bırakır. Artık iş yerleri düzenli çalışmaya başlar. O sadece iş yerlerinin kontrolünü yapar duruma gelir.

   Annesi babası (oğlum bekarsın hiçbir kötü alışkanlığın da yok seni helal süt emmiş bir kız bulup evlendirelim) derler. O da (olur der).

     Memlekete gelen ailesi beğendikleri Gül ismindeki komşularının bir kızını  isterler ona resimlerini gönderirler ve (beğenirsen gel nişanını yapalım) derler. O da gelen resimdeki kızı beğenir ve Giresun’a  gelir. Kızla tanışır bir birlerini beğenirler. Nişanları yapılır  üç ay sonrada düğüne karar verilir ve düğünleri yapılır.

   Murat la Gül Almanya’da bir ev alırlar ve oraya yerleşirler. Gül  işlerde Muradın en büyük yardımcısıdır. Hem işleri çok güzel yürümektedir hem de gelirleri de çoğalmıştır.

  Bir yıl geçmeden Gül hamile kalır ve bir oğlan dünyaya getirir. Muradın keyfine diyecek yoktur.

    

 

     Gül kısa bir zaman işlerden uzak kalsa da  en kısa zamanda işlerin başına  döner. Hem de çocuğunu kendi  bakar  bakıcıya teslim etmez. Gül bir taraftan da Almancayı öğrenmiş çok güzel konuşmaktadır.

   Gül Almanya’ya gelenden sonra köyündeki fakirleri unutmamış her fırsatta onlara yardım göndermeye devam etmektedir.

 

        Onun için köyünde herkes onu sevmektedir.

  Aradan üç dört yıl geçince Gül yine hamile kalır. Oğlu Hasan artık büyümüştür. Bir kızı olur.

   Murat babasın emekliliği gelir annesi ve babası emekli olur.  Giresun’a gelirler lakin babası bir müddet sonra vefat eder. Annesi  de  zaman zaman çocuklarının yanına gelir. Yaz aylarında da Giresunda kalır. Onun için tüm çocukları da yazları Giresun’a gelip tatillerini burada geçirirler. Tabii Muratla Gül de onlarla beraber gelirler. 

 Daha önceden aile birlik olup Giresun’u yaylası Kümbet çevresindeki  yakın obaların birine ev yaptırmış Almanya’dan gelince oraya çıkıp yayla yapmaktadırlar.

 Bir gün yayla dönüşü tüm aile bir minibüse binerler. Arabayı da Murat’ın kardeşi kullanmaktadır.

    Kümbet yolundaki virajların birisinde araba takla atar Gülün boynu aracın kapısına sıkışarak boynu kırılır ve orada ölür. Araçta  başka kimseye bir şey olmaz. Yaylaya çıkarken Gül kızını ve oğlunu yayla soğuk  diye götürmeyip teyzesine bırakmıştır.

   Gülün cenazesini kaldıran Murat Almanya’ya  çocuklarla döner. Artık onun için hayatın zorlukları başlamıştır. Başında iki tane yetim vardır. En önemlisi çok sevdiği eşini kayıp etmiştir.

    Muradın  Düzce’deki  tanıdıklar ona (sana bir kız bulduk çok becerikli durumunu anlattık senin için beni beğenirse alırım) dedi derler. Oda kalkar Düzce gelir. Kızla konuşur anlaşırlar. Kız (her konuda ben sana yardımcı olacağım) diye söz verir, Evlenirler.

Kızın etrafında açıkgöz akrabaları vardır. Murada İstanbul’da yük altı traversi yapmak için bir fabrika kuralım diye ikna ederler. Oda Almanya’da işim iyi  ben bu işleri anlamam  dese de adamlar onu kandırırlar, bir şirket kurarlar  ve tüm sermayeyi ona verdirirler. Beş kuruş vermeden kendileri ortak olurlar. Murat Almanya’ya gider.

  Aradan iki sene geçince bunlar ne yapıyor bir bakayım diye çıkar gelir. Gelir bakar ki adamlar her türlü konfor içinde. Ne oluyor diye muhasebeciye durumu sorar muhasebeci her şeyi ona anlatır. Murat bakar ki adamlar ne vergi vermiş ne de sigorta pirimi ödemişler. Rakamlar da çok yüksek . adamlara  ben sizden ayrılayım der. Adamlar  bizim hakkımızı ver  ayrıl derler. Murta onlara 200 000 Mark civarında bir rakam öder ve fabrikadan çıkarır kendisi de Almanya’yı bırakıp işin başına gelmek zorunda kalır. Oradaki işlerini de bozan Murat İstanbul’da piyasanın yabancısı olduğu için çok zor durumda kalır.

   Annesi Giresun’dadır  annesinden yardım ister. Oda Giresun’u en iyi yerindeki arsasını müteahhitte verir ve oğluna para gönderir. Fakat giden para borçlarının üçte birini bile karşılayacak durumda değildir. Başında iki yetim ve yeni evlendiği kadından da iki çocuğu vardır. Her biri özel kolejlerde okumaktadır. Masrafları çok fazladır.

Murat  masraflarını kontrol edemez durumdadır. Bir sürü sıkıntı ile  hayatını devam ettiren     Murat (Gül öldü benim hayatım bitti mu bana FELEĞİN BİR TOKATI OLASA GEREK) Demektedir.

 Eğer ayağını yorganına göre uzata bilse hayatı  belki de düzene girecektir.  Oda onu yapamamaktadır. Sorsan ( nerde sizin dediğiniz gibi bir kadın Gülün yaptığını bu yapmıyor, dahası yapamıyor) diyor.

 

                                                                             Faruk Soydemir

( Feleğin Tokadı başlıklı yazı Faruk tarafından 21.01.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.