Lisede  okurken Veli diye bir arkadaşım vardı. Babasını küçük yaşta kayıp etmiş annesi tek başına köylük yerde onu büyütmüş, okuması için de okula vermiş. Veli’de annesini mahcup etmemek için bütün gücü ile derslerine çalışmış lise sona gelmişti.

  

Annesi genç yaşta dul kaldığı halde evlenip Velinin başına babalık  derdi açmamış “ben oğlumun kılına zarar gelsin istemem” demiştir. Köyleri Giresun’un yakınındadır. Veli  okula  köyden dolmuş olmadığı için yürüyerek gidip gelmekte idi. Annesi  Giresun’un pazarı olduğu günlerde Veli ile pazara köyden satabileceği neleri varsa getirir, pazarda satardı. Veli hiçbir zaman diğer çocuklar gibi kantinden bir şey alıp yemezdi. O yiyeceğini evden getirirdi. Azığı da bir parça çökelek ve mısır unundan yapılmış bazlama ekmeği idi.


Zaman zaman arkadaşları ona öğlede yemek yerken kendilerine aldıklarından alır verirlerdi. Oda “arkadaşlar yapmayın beni bunlara alıştırmayın, üstelik ben bunları burada yerken mutlaka anam açtır. O ben varana kadar yemek yemez. Onun hakkı geçer. Vermeyin” derdi.

  

Veli lise ikiye geldiğimizde öğretmenler ve müdürün çalışması sonunda fındık fabrikalarından birinde iş buldular. Veli  orada yaz tatillerinde ve hafta tatillerinde çalışmaya başladı.  Annesi çok sevinmiş okula gelerek öğretmenlere ve müdüre dualar ederek teşekkür  etmişti.  Veli çalıştığı yerde muhasebeye  bakmakta idi. Yaz boyu fındık alımında bulundu. Tüccar ona “bundan sonra seni asla bırakmam senin gibi doğru bir insana ihtiyacım var” demiş. Onu sigorta yaptırmıştı.

 

Okul bitince veli üniversite imtihanına girmedi. “beni kim okutacak oralarda zavallı annemin gücü yetmez” demişti. Çalıştığı tüccar aylığını yükselterek “böyle doğru çalıştığın sürece askerden döndüğün zaman bile senin yerin benim yanım” demişti. Velinin annesi artık oğluna bir eş aramaya başlamış etrafta tanıdığı dostlarına “ oğlumun işi gücü var iş yerinde de çok seviliyor, iyi bir kız bulalım da yuvasını kursun” demişti.

  

Sonunda yakın köylerin birinde ortaokulu bitirmiş Ayşe kızı bulurlar. Velinin annesi az çok okumuş kız buldum diye sevinmektedir. “bizim gibi kör cahil olmaz hiç olmazsa çocuklarına faydası olur. Benim oğluma hiç faydam olmadı” derdi.

 

Kısa zamanda Veli ile Ayşe’nin nişanları yapıldı. Şimdi sıra düğüne kadar  çarşıda Veliye yakın bir ev bulup düğünden sonra oraya yerleşmelerinde idi. Velinin patronu “sen evi bul kirasından sıkılma hem düğününü ben yapacağım” demişti.


Veli İle Ayşe ev arayarak bir ev bulurlar. Zaman da daralmaktadır düğüne sayılı günler vardır. İkisi birden evin içini gezmeye başlarlar, ev çok güzeldir geniştir. Veli aklından “annemi hangi odaya yerleştiririm diye” düşünerek odaları incelerken Ayşe  sürekli “ ev güzel de çöp kutusuna yer yok” demeye başlar. Veli de “canım  koca ev de bir çöp kutusuna


Yer nasıl bulamıyorsun anlamıyorum” der. Ayşe  de “ sen biraz aptal mısın ben senin annene yer bulamıyorum” deyince Veli sakin bir şekilde “ onun kolayını buluruz gel çıkalım” der Evden çıkarlar. Veli doğruca iş yerine gider ve patrona  der ki “ağabeyim bu düğün olmayacak ben bu kızı almam. Tutmuş koca evin içinde bana çöp kutusuna yer yok diyor. Ben sorunca da “annene yer yok sen aptal mısın” diyor. Dahası yıllarca bana emek veren beni bu seviyeye getiren kadın çöp kutusu oluyor, ben de aptal oluyorum. Bu kız mücevher olsa bile almam. Annem çok üzülecek ben anlatamam sen anlat ” der. Patronu Velini annesini çağırır durumu anlatır. Kadın “ oğlum sen mutlu ol yeter ben köyde kalırım” dese de  Veli “oh ne güzel yıllarını bana feda et, en geç zamanında bir sürü taliplin varken beni bırakıp kocaya gitme; ben  şimdi daha eve gelmeden bizi idare etmeye kalkan bir yabancıyı alacağım bekar gezerim amma seni asla ezdirmem bana bu konuda bir şey demeyin” der çıkar gider. Doğruca Ayşe’nin evine gider hiçbir açıklama yapmadan yüzüğü çıkarıp Ayşe’ye “al bu senin benimkini de bana ver. Bu evlilik olmayacak” der, yüzüğü verir çıkar. Ayşe neye uğradığını şaşırır, peşine düşer ona yetişir “ ne oldu Veli neden böyle yapıyorsun” diye sorunca  Veli “kızım sen çöp kutusu olmayan aptal olmayan birisini bul ve onunla evlen eğer bulabilirsen” der ve uzaklaşır. Ayşe olduğu yerde kalır bir müddet sonra akıl başına gelince eve döner durumu ailesine anlatır. onlara “tam düğün arifesi bu  beni bırakırsa ben bir daha evlenemem beni isteyen kim olursa olsun bu hadiseyi duyunca benden kaçar. Gidin kaynanamı ikna edin” diye yalvarır.

 

Ayşe’nin annesi ile babası çarşıya inerek Velinin patronu ile konuşurlar fakat patron “ bakın Veli annesi için hiç evlenmemeye karar vermiş bana öyle söyledi. Annesi de çok yalvardı ona da (olmaz anne bana yıllarını verdin daha gelmeden bunu yaparsa sonra ne yapmaz ki) dedi der ve siz Velinin kendisi ile konuşun daha iyi olur” der.

 

Ayşe’nin annesi ile babası o gün Veliyi bulamaz. Aslında veli onların geldiğini görmüş ve iç hanenin (fındık kırım fabrikası) içinde kendini saklamıştır. Eve geri dönen Ayşe’nin annesi babası onu karşılarına alırlar ve ona “kızım biz seni böyle yetiştirmedik kaynananı bakman gerektiğini onun sözünden çıkmaman gerektiğini defalarca anlattık sen anlamamışsın” derler.  Babası “bu adam hoşuma gitti tam bir erkek bende olsam böyle bir kızı almam” deyince annesi  “kızım bu akılı nereden aldın” diye sorar. Ayşe de “okulda okurken kızlar annelerinin kaynanalarını nasıl gördüklerin böyle anlatırlardı” der. Babası


“Ayşe yarın abin evlenince elin kızı bu durumu öğrenecek eh biz de bakalım ne oluruz. Ben şimdi seni yok eşek sudan gelene kadar dövmeme gerekli amma sen kendini döversin” der evden çıkar. Çarşıya iner  Veliyi arar fakat yine bulamaz akşama eve gelir. Kızını karşısına alır ona “şimdi gideceksin Veliyi bulacaksın ve yaptığın hatayı telafi edeceksin yoksa bu işi bitirmeden eve gelme. Sabah hemen evden çık” der.

 

Sabah olunca Ayşe doğruca Velinin iş yerine gider. Beklemeye başlar bir müddet sonra da Veli gelir onu görür  fakat bakmadan içeri geçer. Ayşe de peşinden girer. Veli “ neye geldin Ayşe ben artık evlenmiyorum sadece annemi bakacağım. O senin yaşında iken babamı kayıp etmiş ve hayatını beni büyütmeye adamış, sen olmasan bir başkasında aynı şeyi yapacaktı değişen bir şey yok, kendini boşa yorma sana kırgın değilim. Hem de teşekkür borçluyum beni erken uyardın” der. Ayşe de “Veli beni bağışla okuldaki kızların saçmalığı yüzünden seni kırdım. Ailem beni eve koymuyor (senin gibi bir kızımız yok git Velinin gönlünü al onunla uyuş eve öyle gel) dediler. Sen gelmezsen beni eve koymuyorlar. Dahası evden kovuldum gidecek yerim de yok sen atsan da bu akşam size gitmek zorundayım “der.  Veli “senden bu konudan kesin belgeli söz isterim olur dersen git annemin gönlünü al. Gerçi o seni hala istiyor sana kırgın değil” der. Ayşe’yi gönderir. Ayşe gider kaynanasını bulur alıp Velinin iş yerine getirir kadın oğluna “ayıp ben seni böylemi yetiştirdim kızı perişan etmişsin hemen kızı al ve kaynatana git. Düğün hazırlığı tamamlansın” der. Veli “ anne Ayşe’ye bir şey söyledim onu yaparsa tamam onu alıp götüreceğim” der. Ayşe  de patronu çağır tarak onunda şahitliği ile Veliye annesini hiç kırmayacağına dair söz verir. Veli Ayşe’yi alır kayın pederine götürür. Elin öper ona “baba biz aramızda anlaştık bir daha sorun çıkmayacak Ayşe söz verdi. Benim de hatam varsa beni af edin” der. Kısa zamanda düğünleri yapılır birlikte çarşıdaki eve yerleşirler. Ondan sonra Veli ve Ayşe  anneleri ile çok mutlu bir hayat sürerler

( Çöp Kutusuna Yer Yok Ki başlıklı yazı Faruk tarafından 16.05.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.