Mehmet gariban bir çocuk. Çarşının içinde onu tanımayan kimse yok. Hemen hemen herkes Mehmet’in hikayesini kendi hayatları kadar iyi bilmektedir.

   Mehmet’in babası Sedat üniversite bitirmiş inşaat mühendisidir. Okulu bitenden sonra hemen askerliğe gitmiş vatan görevini yerine getirdikten sonra uzun süre iş aramıştır. Kendisi dar gelirli bir ailenin evladı olduğu için kendisi bir iş yeri açamamıştır.

 Sedat  branşı ile ilgili her bulduğu kuruma baş vurmuş onlardan haber beklemektedir. Bir gün özel şirketlerden birisi ona  Sedat “şantiyelerin başında işleri kontrol edecek bir mühendise ihtiyacımız var. Şehir dışında çalışmak ister misin” diye sormuşlar. Oda acil işe ihtiyacı olduğu için  teklifi kabul etmiştir.

Sedat  evden yatak yorgan neye ihtiyacı olacaksa bildiği kadarını alır ve dağ köylerinden birinin hemen arkasında bir şantiyeye gelir işe başlar. İlk geldiğinde biraz yabancılık çeker amma çevreyi tanıdıkça oraya ısınmaya başlar. Bir müddet sonra şantiyeye yakın dereden eliyle alabalık tutmaya başlar. Sedat  insanlara yadım etmeyi sevdiği için, yakın köydeki insanlarla konuşup  arkadaş olur, bir sıkıntıları olduğu zaman da onlara yardım eder. Köylüde onu kendi evlatları gibi sevmeye başlar.

   Dağ köyleri olduğu için köyde  okuyan genç sayısı çok azdır. Hele kız çocuklarından okuyanın sayısı bir elin parmakları kadar da yoktur. Fakat içlerinde Aslı ailenin tek çocuğu olduğu için ailesi onu okutmak istemiş oda nasılsa sağlık lisesini kazanmış yatılı olarak okumaktadır. Okulun bitmesine de bir yılı vardır. Yaz tatili geldiği zaman köye gelen Aslı bir gün çevrede dolaşırken balık avlayan Sedat la karşılaşır. Sedat onu görünce elindeki olta takımını bırakır, onunla sohbete başlar. Aslı  sıcak kanlı konuşkan bir kızdır. Sedat’la uzun süre sohbet ederler. Aslı ailenin tek çocuğu olduğunu meslek lisesinde okuduğunu okulun bitmesine de bir yıl kaldığını anlatır. Sedat ‘ta şantiyede çalıştığını inşaat mühendisi  olduğunu anlatır, bir müddet sonra ayrılırlar. Sedat  şantiyeye  Aslı evine gider.

    Sedat  mesai bitimlerinde mutlaka balık avlamak için dereye gitmektedir. Ertesi gün akşam üstü yine dereye iner. Balık tutmaya başlar dört  beş tane balık tutar, o sırada Aslı gözükür, ona “Sedat  sen burada kalırsan derede balık kalmayacak” diye şakalaşarak gelir. Yine yan yana oturur sohbet ederler. Aslı  okul bitince köyden kurtulacağını şehirde rahat bir hayat sürmek istediğini anlatır.  Sedat ‘ta buraların şehirden daha güzel olduğunu yaşanacak yerin şehrin gürültülü ve kirli havası değil buranın sakin ve temiz havası olduğunu anlatır. geç vakitte yine ayrılırlar. Fakat bunların bu hali köylünün gözünden kaçmaz Aslı’nın babasına haber verirler. Aslının babası ise daha önceden yıllardır yapamadığı bir işi Sedat’a yaptırmış onu da çok sevmektedir. Kızının onunla ilgilendiğini duyunca Aslı’yı karşısına alır ve “kızım bu adamı seviyor musun” diye sorar. Aslı’da “baba biz sadece arkadaşız. Şimdilik öyle bir şey düşünmüyoruz” der. Babası da “kızım bir erkekle kadının arkadaşlığının sonu her zaman evlilik olur. Sedat iyi çocuk ben onu seviyorum yıllardır halledemediğim bir işim vardı hemen halletti beni sıkıntıdan kurtardı. çok saygılı  efendi bir insan. Seni isterse veririm” der. Aslı bir şey demeden odasına gider. Babası “hanım bu kız bu adamı seviyor fakat sevdiğini söyleyecek cesareti yok sen ondan öğren” der. İki üç gün Aslı  dışarı çıkmaz, Sedat balık avlamaya gelince Aslının gelmesini bekler fakat gelmediğini görünce meraklanır bir akşam iş çıkışı.

         Bu sefer Sedat  Aslıların evine gelerek onun sağlık durumunun nasıl olduğunu sorar Aslının babası “bir şeyi yok şu anda seni sevip sevmediğine karar vermeye çalışıyor, iki gündür sadece yemeğe iniyor. Sende durum nasıl” diye sorar hem de güler.

   Sedat hiç beklemediği bu cevap karşısında şaşırır. Aslında şantiyede yalnız kaldığı zaman Aslını çok güzel olduğunu tam evlenilecek biri diye düşünmüştü. Adama hiç cevap vermez  Aslının babası Sedat’ın koluna girerek içeri alır. Ona “gel oğlum burası senin evin yabancı gibi durma” der, İçeri girerler. Aslının annesi hemen Aslının odasına gider ve “kız Sedat geldi içerde gel kahve yap, babanla oturuyorlar” diye onu çağırır. Aslı heyecanla saçını başını düzeltir ve mutfağa geçer kahve yapmaya başlar. Kahveleri  hazırlarken yan yana olan tuzla şekeri bir birine karıştırır kahvenin birine tuz diğerine de şeker atar ve tepsiye koyar odaya götürür. Önce Sedat’a vermek ister. Sedat “önce babana ver Aslı o büyük” der. O da babasına gider tepsiyi uzatır babası alır. Kalanı da Sedat’a verir, odadan çıkar. Kahveyi içmeye başlayınca aslının babası seslenir. “Aslı buraya gel kızım” diye bağırır. Aslı koşarak gelir, babası “kızım bu kahveyi Sedat’a vermek için mi yaptın, bir de bu adamı sevip sevmediğini bilemiyorsun. Bu aşkın ta kendisi kızım al bu kahveyi de bana doğru bir kahve yap” Sedat  bıyık altından güler. Aslı ona şimşek gibi bakarak mutfağa gider. Babasına kahve yapar getirir. O olaydan sonra Sedat’la Aslı nişanlanır, Aslının okulu da bitinceye kadar beklerler ve okul bitince de evlenirler.

  Sedat’ı köy işleri bakanlığından işe çağırırlar işe başlar. Aslı da devlet hastanesinde işe başar. Şehirden ev  tutarlar yerleşirler. Bir müddet sonra Sedat geçici bir görev için yurt dışına gönderilir. Daha evliliklerinin ilk aylarında bir birlerinden ayrı düşerler, Aslı hasretini yenmek için kendini işine verir. Tüm hızı ile çalışmaya başlar, Sedat’la her akşam her sabah  telefonla görüşürler. Aradan bir ay geçmiştir ki,  Aslı‘nın midesi bulanmaya, başı dönmeye başlar. Test yaptırır hamile olduğunu öğrenir. Müjdeyi Sedat‘a verir. O da kendine çok dikkat et bebeğimize bir şey olmasın diye ona tembihler. Aylar birbirini kovalar, Aslı’nın doğumu yaklaşır. Sedat ondan her fırsatta haber alır. Doğuma yakın Sedat’ın işi biter ve döner gelir. Hanımını doğum anında bulur. Bir oğulları olur adını Mehmet  verirler. Aslının annesi babası da gelir onlarla kalmaya  başlarlar.

     Kısa süreden sonra Sedat ile Aslı bir ev alırlar. Sedat’ın işi gün geçtikçe gelişir, altına bir araba alır. işte  müdürlüğe kadar yükselir.  Mehmet te büyümeye devam eder. Bir gün ailecek  köye giderlerken Sedat  arabanın kontrolünü kaybeder ve uçuruma yuvarlanırlar. Sedat ‘la Aslı  olay yerinde hayatlarını kaybeder. Mehmet  tek başına hayatta kalır. Aslının annesi babası göçer şehre inerek Mehmet’i büyütmeye başlarlar. Okul çağına gelince de okula göndermeye başlarlar. Her ne kadar Mehmet ‘e anne babasının yokluğunu hissettirmemeye gayret etseler de Mehmet başka çocukların anne babalarını görünce onlara benim annem babam neden öldü diye soru sormaktadır.

Onlarda  “Allah’ın takdiri o kazada sende ölebilirdin Allah seni bize bağışladı” diye onu teselli ederler. Mehmet her zaman  Çarşı içinde gezerken boynu hep bükük dolaşmaktadır. Onun için bütün çarşı halkı Mehmet’in hikayesin bilmekte ve ona sevgi  göstermektedir.

 

                                                                                                                   Faruk Soydemir

 

( Mehmet’in Hikayesi başlıklı yazı Faruk tarafından 23.12.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.