Hikaye / Aşk Hikayeleri

Eklenme Tarihi : 26.09.2015
Okunma Sayısı : 2077
Yorum Sayısı : 0
Günün Yazısı

Bu Yazı 27.09.2015 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.

Cara Northman hastalığını atlatmış, artık yavaş yavaş toparlanmaya başlamıştır. Durumu iyi olduktan sonra 
okuluna giderek öğrencileri ile kaynaşmaya devam eder. Bedeni hastalıktan kurtulsa da Klaus Salvatore'ye karşı 
hastalık derecesine gelmiş muhabbet duygusunu bir türlü aşamıyor, kurtulamıyordu. 


Okula geri dönerken eski sevgilisini başkasının kollarında görüp kahkaha atması onun kalbine bir bıçak gibi 
saplanıp kanamasına sebeb veriyordu. Bu azap onu günden güne şiddetlendiriyor, çaresizce bu tabloyu izlemek 
ile yetiniyordu. Artık Cara Northman bir şey yapmalıydı... Bu azap yaşanacak gibi değildi. Enpati yapan her insan 
bunu bir nevze olsun idrak edebilirdi. Eli kolu bağlı bir şekilde durmak ona çok ağır geliyor, artık bu yükü 
kaldıramayacak seviyeye ulaştığını vücudunda ki tüm azaları ile hissetmeye başl
ıyordu. Bazen gözlerinde ki 
yaşları gözlerinde tutacak iktidara sahip olamadığını fark edince lavaboya veya bir duvar kenarına geçerek 
hüngür hüngür ağlamaya başlıyordu. Cara Northman gerçekten acınacak haldeydi... O hüzünlüyken Klaus 
Salvatore Ka
therine ile gayet mutluydu. Belki de bu mutluluğu bir noktadan sonra kesilecekti. Amerikalı yazar ve 
şairin de dediği gibi 
''Hıçkırarak ağlayan bir kadının gözyaşları, ağlatan adamın başına geleceklerinin altına 
atılacak imzadır.''
 Belki de mutluluğunu Gark bitirecek belki de Cara... Belki de farklı bir sebep meydana 
gelecek yada zalim izzetinde mazlum zilletinde bu dünyadan göçüp gidecek bilemeyiz... 


Cara Northman müdahale etse bileaçıktan görünür bir şekilde müdahale edemezdi. Çünkü Klaus'a ikisi 
arasında ki tercih etme fırsatını vermiş, Katherine Grimmes'i seçse bile anlayışla davranacağına dair söz 
vermişti. Bundan dolayı gizli bir müdahale yapmalıydı. Belki de yapacaktı... Gark misali...


Katherine Grimmes daha bulunduğu durumun farkında bile değildi. Zamanın da Klaus ve Cara arasında geçen o 
yasak aşkın durumunu, 
Klaus’un daha Cara ile birlikte iken kendisi ile beraber olduğunu ve Cara'nın ondan deli 
gibi nefret ettiğini, arkasından planlar çevirdiğini bilmiyordu bile. Sadece attığı kahkahalar ve Klaus'a 
hayranlıkla baktığı gözler ile vakit geçiriyordu. Asıl suçlu Klaus Salvatore idi. Fakat aşık maşukunun kusurunu 
görmüyor işte. İnsan öfkesi ile hareke
t ettiği vakit mantıklı düşünemiyor, akıl mizanları ile meseleleri tartamıyor.
Öfke duygusunun yanında hele bir de aşk eklendiği vakit hiç ama hiç düşünemiyor. İki şiddetli duygu birleştiği 
vakit insan insanlıktan çıkabiliyor. Cara Northman'da artık bu seviyeye gelmiş, Katherine Grimmes'i kendisine 
karşı en büyük düşman olarak telakki etmişti. 


Başka bir aşk acısı yaşayanlardan biri de Oliver Forbes ve Violet Williams'dı. Oliver Forbes'in ona aşkını itiraf 
etmesine karşı lakayt kalan, daha doğrusu lakayt kalıyormuş gibi göstermeye çalışması neticesinde Oliver 
Forbes'in morali bozulmuş, suratında ki neşeli mimik ifadeleri üzüntüye, kedere bırakmıştı. Bir insanın tüm 
neşesi bir anda ufak bir haberle yada ufak bir davranış ile yıkılabilir. Evet bir kirpik küçük fakat göze düştüğü 
zaman gözü kızartır, morartır, kanlandırır.. Aynı şekilde bir toz tanesi kirpikten daha küçük olmasına rağmen 
gözü daha beter bir hale getirebilir. Aynen bu durum gibi Oliver Forbes'in Violet Williams'a karşı duyduğu 
muhabbeti itiraf etmesi ve bunun üzerine Violet Williams'ın kalkıp gitmesi Oliver Forbes'i çok üzmüş, o kıl ve toz
misali gibi keyfini, huzurunu kaçırmıştır. 


Ama Violet Williams kalkıp gitmeye mecburdu. Bunu sevmediği için değil tam tersine deli gibi sevdiği için 
yapıyordu. Sevdiği adamın ölümünün arkasından acı çekmesini, boynunun çürümüş dal misali kırmasını, son 
bahardaki yaprakların dökülür gibi göz yaşlarının yere dökülmesini istemiyordu. Bundan dolayı kalkıp gitmek ve 
arkasına bakmamak zorundaydı... Her ne kadar Oliver Forbes’in yanından gitse de Violet Williams giderken bir 
şey unutmuştu... Unuttuğu şey yaralı, kırık, parçalanmak üzere olan kalbiydi.


Violet Williams dostlarından ölme haberini alırken bile bu kadar sıkıntı yaşamıyordu. Bu imtihan ona daha 
şiddetli geliyordu. Bu zor zamanlarında her zaman yardımcı olan dostları ona tekrar elinden ne geliyorsa 
yardımcı oluyorlardı. Ama ne kadar yardımcı olabilirlerdi ki? 


Bir babayı saldalyeye bağlayıp ona acı çektirmek için evladını gözünün önünde öldürüleceği söylense ve oda 
çaresiz kalıp bir şey yapamasa, bu esnada ona dostları hep teselli vermek için bir kaç cümle söylese o baba için 
bu motive cümleleri bir anlam ifade eder mi? Elbette hayır...


İşte bu misal gibi Violet Williams kesin bir şekilde ölecek ve aynı zaman da sevdiği adamın düşüncesine lakayt 
kalacak... Oliver Forbes’in ona sunduğu ve itiraf ettiği aşkını geri çevirdiği için sevdiği kişinin moralini bozduğu 
da ona ayrı bir azap verecek fakat bu durumda kendisini tutmak zorunda kalacak... 


Şimdi Violet’in başında olan bu hadiseler biraz önce ki temsil ile uyuşmuyor mu? Dostlarının ona karşı verdiği 
motive kelimeleri Violet için bir anlam ifade eder mi? Elbette hayır... Ki etmiyordu da zaten. Hatta dostlarının 
ona yardım etmesi onu daha çok derinden yaralıyordu. Çünkü dostlarının ona bağlılığını görünce bir gün bu 
dünyadan onlardan ayrılma telaşı içini sarıyor ve bunun neticesinde onu daha çok üzüntülere, acıya, kedere 
boğuyordu. Violet Williams için gerçekten zor bir imtihandı.


Zor imtihan yaşayanlardan biri de bildiğiniz üzere Elena Pierce idi... Onun başında ki Gark belası Oliver ve 
Klaus’un başında olduğu gibi gitmiyordu. Ama bu aralar Gark isimli gizemli şahısın dikkatleri Elena’da idi... Bu 
kez ona yoğunlaşmış, hain fikirleri onun üzerinden oynamaya başlamıştı. 


Richard Gilbert’e karşı yazdığı cinsel içerikli şiirlerin ortaya çıkması gibi bir tehlike ile karşı karşıyaydı. Ama Gark 
isimli kişinin bu sırrı hemen çıkarma gibi bir niyeti yoktu... Yavaş yavaş, süründüre süründüre, Elena’yı huzursuz 
ede ede yapmaya niyetliydi bu durumu. Ki yapıyordu da zaten...


Richard ve kız arkadaşı Liv Allen, Klaus ve kız arkadaşı olan Katherine Grimmes, onlarla beraber olan Oliver, 
Elena ve Eliza okul koridorunda muhabbet - sohbet edip keyifli dakikalar geçiriyorlardı. Fakat bir an da Liv Allen 
‘’benim lavaboya gitmem lazım’’ dedi ve ortamdan uzaklaştı. Oliver Forbes’in malumunuz morali bozuktu. Çünkü 
sevdiği kız Violet ona duyduğu duygular karşısında lakayt kalmıştı. Fakat bu durumun kimseden haberi yoktu. 
Ama suratının asık olmasını Richard Gilbert fark etmiş ve Oliver’a ‘’moralin mi bozuk senin?’’ diye soru 
yöneltmişti. Oliver Forbes ise hiç bozuntuya vermeden bir şeyi olmadığını dile getirdi. Fakat Klaus Salvatore’de 
Oliver’da ki bu değişikliği fark etmişti. Klaus hemen Gark isimli şahısın onu taciz ettğini düşünse de durum 
sandığı gibi değildi. 


Klaus Gark’ı düşündüğü esnada Richard Gilbert’in telefonu çalmaya başladı. Richard cebinden çıkardığı 
telefonun kimin aradığını görmek için ekrana bakınca gizli bir numara olduğunu fark etti. Richard gülümseyerek 
‘’bakalım kim beni işletmeye kalkışacak gençler’’ dedi ve telefonu açmaya başladı. Richard ile konuşan kişinin 
sesi kız ile erkek arasında olan bir ses tonuydu. Yani cinsiyetini tahmin etmek zordu. Richard ile birazcık ufak 
tefek dalga geçtiği zaman ondan hoşlandığını söyledi. Richard kahkahaya boğularak arkadaşlarına ‘’benden 
hoşlanıyormuş bu kişi kimse’’ dedi. Richard’ın bu hareketlerine arkadaşları gülerken Elena Pierce gülemiyordu... 
Çünkü gizli bir numara olması onu düşündürüyordu...


Richard’a seksi bir ses tonu ile ‘’bazı geceler seni hayal ediyorum Richard...’’ dedi. Richard Gilbert’te ‘’yaaa öyle
mi?.. Bende seni düşünüyorum X kişi’’ diyerek dalga geçmeye devam ediyordu. 


’’Bu hayalde kalmasın, hayalimizi gerçekleştirelim o halde ne dersin’’ dedi. Richard telefonu hoparlöre alarak 
arkadaşlarınında duymasını istiyordu. Karşılıklı geçilen dalgalar ortamı çok güldürmüş, herkesin derdini 
unutturmuştu. Hatta Elena Pierce’nin bile...


Richard Gilbert ‘’benimle seks yapmaya emin misin? Herkes benim fantazilerimi kaldıramaz’’ diyerek işi 
makaraya sarmaya devam ediyordu. O gizli numara da ki şahıs ise ‘’ben kimleri kaldırdım, seni mi 
kaldıramayacağım’’ deyince ortamı tekrar kahkahalar sardı. Araya bazen Klaus, bazen de Oliver giriyor ve 
böylelikle ortam daha çok neşeleniyordu. 


Richard Gilbert en sonda bu arayan kişinin kimliğini düşürmek istiyordu. Bunun için ufak tefek espirilerden ve 
muhabbetlerden yola çıkarak kimin olduğunu tahmin etmeye çalışıyor fakat doğru şıkkı bir türlü tutturamıyordu. 


Tahminler arasında Stefan Jonhson’un ismini andı... Telefonda ki kişi ‘’bilemediiiiin’’ diye karşılık verdi. Uzun 
uzun düşündükten sonra ‘’kesin Sanchez Barnes olmalısın’’ dedi. Gizli numaradaki şahıs ‘’onun kim olduğunu 
bile bilmiyorum, nasıl o olabilirim’’ dedi. Richard Gilbert olayı daha çok komikleştirmek için ‘’sesinde kız mı 
erkek mi belli değil nasıl tahmin edeyim seni. Eş cinsel arkadaşım bugüne kadar hiç olmadı ki’’ diyerek gülmeye 
başladı. Arkadan da Oliver ve Klaus ara ara ‘’top’’ diyerek küfürler ediyor bundan dolayı ortamı kahkahaya 
boğuyordu. 


Daha sonra gizli numara da ki şahıs ‘’beni Elena Pierce’ye sor o iyi bilir’’ deyince Elana’nın içini dehşetli bir 
korku sarmış, kan dolaşımı hızlanmış, kalbi hızlıca güm güm diye atmaya başlamıştı. Aynı durum Klaus ve 
Oliver’a da olmuştu... Çünkü onlarda Gark ile mücadele veren isimlerdi. Richard Gilbert gülümseyerek ‘’Elena 
sen bu eş cinseli tanıyor musun? Senin böyle sıkıntılı arkadaşların olduğunu bilmiyordum’’ diyerek gülümsedi. 
Elena titrek bir ses ve korkulu bakışlarla ‘’yok... Nereden tanıcam’’ dedi. Gizli numaradaki şahıs ‘’hadiiiii 
Elenaaaa. Numara yapmayı bırak... Her an seninle beraber olan ve tüm sırlarını bilen birini nasıl tanımadığını 
söylüyorsun...’’ deyince Elena’nın içini daha şiddetli korku sardı. Daha temin gülüp eğlenen ve dalga geçen 
Elena artık gülemiyor, içindeki korku ile yaşamaya başlıyordu. Aynı korku Oliver ve Klaus’ta da vardı fakat 
Richard Gilbert ve Eliza Merlotte’ye belli etmemeye çalışıyorlardı. 


Richard Gilbert ortamda ki soğukluğu fark edince ‘’ne oluyor size yaaa. Daha temin gülüp eğleniyordunuz?’’ 
dedi. Oliver Forbes ‘’bir şey olduğu yok sadece bu kişinin kim olduğunu çözmeye çalışıyoruz’’ diyerek Richard’ın 
dikkatini farklı yerlere dağıtmaya çalıştı. 


Telefonda ki gizemli şahıs Richard Gilbert’e karşı ‘’boşveeeeer Richard... Beni tanıyıp ne yapacaksın. Bak sana 
çok güzel bir şiir yazdım dinlemek ister misin?’’ dedi. Richard Gilbert ‘’vaaayy tabi ki de isterim gizli hayranım. 
Oku bakayım’’ diyerek gülümsemeye başladı. 


Telefonda ki gizemli şahıs ‘’şiirimin başlığı AHH AAH’’ dedi. Richard Gilbert ‘’Ooovv çok vahşice bebeğim’’ 
diyerek ortamı kaynatmaya devam ediyordu. Şiirin başlığını duyan Elena Pierce’nin gözleri şaşkınlıktan sonuna 
kadar açıldı ve hafif hafif gözleri dolmaya başladı. Çünkü bu şiir başlığı onun şiir defterinde yer alıyordu... 
Richard Gilbert’e karşı yazdığı cinsel içerikli şiirlerden biriydi. Ve o şiiri şimdi Richard Gilbert’e okuyacak olması 
onu şedit bir korku duymasına sebebiyet vermişti. Gizemli şahsın Gark olduğu kesinleşince Oliver ve Klaus’un da 
moralleri yerlerde sürünmeye başlamıştı. Richard Gilbert durumun farkında bile değildi, halen Gark ile dalga 
geçmeye, kahkaha atmaya devam ediyordu. Tabi bunu biliçsizce yapıyor, telefonun ucundaki kişinin kimin 
olduğunu bilmiyordu. Ama bilenler Richard Gilbert gibi gülemiyor, kalplerinde ki korku yüzlerinden okunuyordu. 
Richard Gilbert ‘’hadi bebeğim artık bana yazdığın şiiri oku’’ deyince telefonun ucunda ki Gark isimli gizemli 
şahıs başladı yavaş yavaş, içten bir şekilde, adeta bir edebiyatçı edasıyla okumaya...


’’Kemerini yavaş yavaş çözerdin,
 bende çıkarışını izlerdim,
 O anda benim için,
 Yayınlanmış en güzel filmdin...’’

Bu kıtaya kadar okuyunca Richard Gilbert ve Eliza Merlotte’yi kahkahalara boğdu resmen... Oliver ve Klaus’ta 
ise soğuk bir surat ifadesi vardı. O soğuk surat ifadesi ile Elena Pierce’ye bakıyorlardı. Elena’da ise korku ve 
şaşkınlık duygu karmaşası vardı.. Gözlerinde ki dolan yaşları düşürmeme mücadelesi veriyordu.. Duygusal bir 
yapıya sahip olması ve duyguları ile birinin bu şekilde oynayıp dalga geçmesi ona ağır geliyordu.


Richard daha olayın farkında bile olmadan karşı taraf ile dalga geçmeye devam ederken, Gark ‘’dur Richard 
daha bitmedi şiirim.. Bu sadece ilk kıtasıydı. Sus ve dinle’’ deyince Richard gülerek ‘’tamam tamam devam et 
bakalım gizli hayranım’’ dedi... Ve Gark devam etti şiiri okumaya..;


’’Yatakta, banyoda eğlenceyi severdin,
 Yalnızım şimdi nereye gittin,
 Yine kime aynı şeyleri yapmaya gittin,
 Az değilsin sen ateşli sevgilim...’’

İkinci kıtada da Richard ve Eliza gülmeye başladı.. Gülmekten kendilerini alıkoyamıyorlardı... Elena’nın halini 
gören Klaus telefonu Richard’ın elinden sert bir şekilde alarak ‘’yeter artık’’ dedi ve telefonun ucundaki kişiye 
tehdidler ve küfürler yağdırarak saydırmaya başladı. ‘’Derdin ne senin alçak herif seks yapmak mı! Gel o zaman 
seni yere yatırıp bağırttıra bağırttıra ........’’ dedi ve karşı taraf telefonu kapattı. Richard Gilbert’in birden suratı 
asılarak ‘’ne yapıyorsun sen? Kafayı mı yedin?’’ dedi. Klaus hemen bozuntuya vermeden başka bir sebepten 
dolayı kızmış gibi gösterdi. Kızma gerekçesi olarakta şu ifadeyi kullandı... ‘’Dalga geçtiğimizi zannediyoruz fakat 
karşı taraf resmen bizimle oyun oynuyor. Kendimizi basit gösteriyoruz böyle heriflere karşı Richard. Bizim de 
kendimize göre bir izzetimiz, şanımız var’’ dedi. Richard Gilbert ise tersleyerek ve hakaretli cümleler sarfederek 
‘’Sen aklını kaçırmış olmalısın git bir zeka testi yap adamım. Tanrı aşkına bazen seni tanıyamıyorum Klaus! 
Cidden tanıyamıyorum!’’ diye bağırmaya başladı. O esnada Liv Allen lavabodan geldi ve gergin ortamı görünce 
‘’ne oluyor size’’ diye şaşkınlık içerisinde soru sormaya başladı. Richard Gilbert sevgilisinin elini tutarak ‘’yok bir 
şey! Manyaklar ile uğraşıyoruz ne olacak’’ dedi ve ortamdan uzaklaşmaya başladı. Bu hakaret Klaus Salvatore’ye 
ağır geldi ve Richard’ın arkasından yürüyerek ona haddini bildirmek istedi. Fakat o esnada Oliver Forbes Klaus’u
durdurarak sakinleştirdi. Elena Pierce’de göz yaşlarına hakim olamayarak ağlamaya başladı... 


Anlaşılan Gark yine yapacağını yapmış en yakın arkadaşların arasını açıp huzursuz etmişti... Eliza Merlotte en 
yakın arkadaşı olan Elena Pierce’nin yanına giderek ‘’ne oluyor sana canım... Üzülme arkadaşlar arasında olur 
böyle tartışma’’ diyerek teselli vermeye çalışıyordu. Elena’nın bu sebepten dolayı ağladığını sanan Eliza Merlotte
işin gerçeğinden haberi bile yoktu. Elena Pierce’de bozuntuya vermeyip o sebepten dolayı ağladığını göstererek 
Eliza Merlotte’ye sarılarak ağlamaya başladı. Oliver ve Klaus Elena’nın moralini ayakta tutmak için teselli 
vermeye çalışıyorlardı. Elena buna muhtaçtı... Çünkü güçlü bir kız değildi. Duyguları ile hareket eden, bundan 
dolayı sağlıklı düşünemeyen birisiydi. Belki de Gark’ın bu aralar Elena üzerinden oynamasındaki sebepte buydu. 
Klaus müdahale etmeseydi Elena’nın sırrı belki de o esnada açığa çıkacaktı. Fakat bunu engelledi... Engellemesi 
birazcık pahalıya patladı... En yakın arkadaşlarından biri olan Richard ile arası bozulmuştu. 


Okulda Gerard Smith’in en yakın arkadaşlarından olan Alaric Brown okul partisi düzenleme etkinliğini üstlendi ve 
okulun kantinine, sınıf kapılarına, giriş kapısına ve okulun belirli muhtelif yerlerine parti afişlerini yapıştırmaya 
başladı. Hemen hemen bütün okulda ki öğrenciler partiye rağbet göstermeye başladı. Hatta öğrecilerin yanında 
öğretmenler bile bu etkinliğe gitme kararı aldı. Herkesin kafasında parti için hayaller canlanmaya başladı. 
Okulun sıkıntılı ve zorlu derslerinden birazcıkta olsun sıyrılmak için bu parti yerinde ve zamanında alınmış bir 
karardı. Alaric Brown gerçekten bu fikir için çok iyi düşünmüştü. Partinin yapıldığı yer de fikir gibi çok güzel bir 
yerdeydi. Üç katlı büyük bir eğlence kulübüydü. Kulübün her katında yüksek ve en kaliteli aletlerin son ses ile 
çaldığı müziklerden tutun da, her türlü alkollü içeceğine kadar... En lezzetli atıştırmalık yiyeceklerden tutun da 
dar ve özel odalara kadar her şey harika dizayn edilmişti. Kanı kaynayan ve eğlence müptelası olan bir genç için 
vazgeçilmez bir yer idi... Hal böyle olunca eğlenmeye meraklı olan gençler isimlerini ve soyisimlerini yazdırıp 
gereken ücreti verip üç gün sonraki eğlenceyi iple çekmeye başlıyorlardı. 


Bir gün Gerard Smith, Daon Fisher ve Alaric Brown okulun dışında duvar kenarında durup kendi aralarında 
muhabbet ederken uzaktan Richard Gilbert, Oliver Forbes ve Klaus Salvatore’yi onlara doğru yaklaşırken
 gördüler. Daon Fisher birden hafif bir panik yaparak arkadaşlarına ‘’dikkatli olun beyler! Bu herifler problem 
çıkartmak için geliyor olabilir’’ dedi. Gerard Smith gayet soğuk kanlı bir davranış ile ‘’bu süzmelerin çıkartacağı 
problem bizi nasıl etkileyebilir. Panik yapmaya gerek yok. Üstesinden gelmesini biliriz’’ dedi ve ceplerinde ki 
emanetlere sarılmaya başladılar. Gerard çeketinin çebinden demir yumruk aletini çıkarttı, Daon Fisher’in eli 
belinde ki kasa turaya gitti ve Alaric Brown ise duvara dayadığı bezbol sopasına benzer bir sopa eline aldı. 
Sanırım ortalık karışacak gibiydi... Geçen günlerde yaptıkları kavga gibi bir kavga olmayacak, belki de sonu kanlı 
bitecekti. Bu kavganın sonu biri mezara diğeri ise hapishaneye düşecek gibi görünüyordu. 


Richard Gilbert, Oliver Forbes ve Klaus Salvatore git gide yaklaşmaya başlamışlardı. Çıkardıkları ayak sesleri, İki 
karşı tarafın bir birlerine gergin bakışları, ortam da çıt bile çıkmaması ileride yaşanacak büyük bir gürültünün 
habercisiydi belkide.. Alaric Brown hafif bir fısıltı ile ‘’dikkatli olun arkadaşlar. İlk bizim aklamamız lazım’’ dedi. 
Daon Fisher ise ‘’doğru söylüyorsun. Her zaman ilk vuran kazanır’’ dedi. Gerard Smith ‘’telaş etmeye gerek yok.. 
Biz aklayacağız’’ dedi. 


Gerard Smith ve tayfasının bu kez şakaya gelir yanı yoktu. Niyetleri Richard ve arkadaşlarını mezara gömmekdi. 
Belki de Richard ve arkadaşlarının da niyetleri bu yöndeydi. Yoksa neden onlara doğru adım adım yaklaşsınlar ki..
Fakat kafada bir soru işareti vardı. Neden Richard ve arkadaşları durduk yerde saldırsın? Normalde sorun 
çıkarmayan gençler neden sorun çıkartma sevdasına düşsün? 


İyice yaklaştıkları vakit Gerard Smith ve aradaşları gardını almaya başlamışlardı. Tamamen yaklaştıkları vakit ise 
elleri emanetlerine gitti ve sadece karşı tarafın saldırmasını bekliyorlardı.


Birbirlerine uzun uzun bakıştılar ve Gerard Smith ‘’ne istiyorsunuz? Ne işiniz var burada?’’ diye tersleme bir ifade 
kullandı. Richard Gilbert ‘’merak etmeyin kavga etmek için gelmedik. Okulun eğlence partisine katılmak istiyoruz.
Adımızı yazmaya geldik’’ dedi. Gerard ve ekibi mevzuyu iyice anlayınca ellerinde ki emanetleri bıraktı ve 
arkadaşları ile bir birlerine bakmaya başladılar. Daha sonra Gerard ‘’bu partiyi biliyorsun bizim ekip düzenliyor. 
Bilmiyorum acaba bunları partiye alsak mı çocuklar’’ diyerek dalga geçmeye başladı. Richard Gilbert ‘’parti 
ücretini veren her bireyi almak ile sorumlusunuz. Uzun etme... Ücretini al ve yaz’’ dedi. Gerard Smith pis pis 
gülümseyerek Alaric Brown’a ‘’yaz’’ manasında işaret yaptı. Alaric Brown kayıt listesine yazdıktan sonra Richard
Gilbert parti ücretini ödedi. Elena, Eliza, Katherine, Stfan, Sanchez, Liv ve Violet’i de partiye yazdırarak 
ücretlerini ödedi. Ve daha sonra arkalarına bakmadan gitmeye başladılar. 


Alaric Brown ‘’bu herifleri de düzenlediğim partiye kendi ellerimle yazdım ya... Hayret bir şey!’’ dedi. Gerard 
Smith ‘’merak etme... Bir planım var ki parti listesine yazdırdım’’ diyerek pis pis gülmeye başladı. Daon Fisher 
hafif bir tebessüm atarak ‘’sen zaten normal bir şekilde düşünmezsin ki. Attığın her adımda bir arızalık 
peşindesin’’ dedi. 


Evet Gerard Smith’in bir planı vardı... Acaba bu planı neydi? Richard ve arkadaşlarını parti de ne bekliyordu? 
Bunların hepsini ilerleyen sayfalarda anlayacağız...     

( Hikayeme Son Vereceğim Zaman Başlığı Düşüneceğim... 15 başlıklı yazı Feylosof tarafından 26.09.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.