Hikaye / Aşk Hikayeleri

Eklenme Tarihi : 31.05.2015
Okunma Sayısı : 1819
Yorum Sayısı : 0

Sabah’ın ilk saatlerinde Elena Pierce şiir defterini aramaya başlar. Evin altını üstüne getirir fakat yine de 
bulamaz. Şiir defterini iki gündür araması ve bulamaması onun moralini bozmaya başlar. İki senedir yazdığı şiir 
defterinin bir anda kaybolmasına bir türlü anlam veremez. Defteri bulamayınca okulunun yolunu tutmaya 
başlar. Okula giderken yolda nereye koyduğunu iyice düşünür fakat düşündüğü noktalara daha önceden bakıp 
göremediğini fark eder. İçinden dualar etmeye başlar şiir defteri meydana çıksın diye. Elena için çok 
ehemmiyetli ve özel bir defterdir. 


Kızlar okulun yolunu tutarken erkekler evinde yan gelip yatmaktadır. Çünkü kavga etmekten dolayı okuldan 4 
günlük uzaklaştırma cezası almışlardır. Öğlene kadar uyuklayan Richard ve tayfası, öğlenden sonra da zar zor 
kalkmaya başlar. Tembellikten göz kapaklarını zar zor açan üç kafadar, güzel bir kahvaltıdan sonra Oliver 
Forbes’in arabası ile ufak bir gezintiye çıkarlar. Araba ile birazcık turladıktan sonra Richard Gilbert, Stefan 
Jonhson’u arayarak dışarıda vakit geçirmek için teklifte bulunur. Stefan ilk başta kabul etmese de Richard ikna 
etmeyi başarır. Evinin adresini alarak arabayı evine sürmeye başlarlar. Evinin önüne geldikten sonra uzun uzun 
kornoya basarak Stefan’ın dikkatini çekerler. Stefan, arkadaşı Sancshez Barnes ile dışarı çıkarak arabaya doğru 
yönelir ve arabaya binerek dışarıda tur atmaya başlarlar. 


Richard ve ekibi araba ile keyifli bir şekilde gezerken Elena ve Eliza ikilisi kantinde ders arasında fizik dersine 
çalışmak ile meşgullerdi. Kitaba, deftere o kadar yoğunlaşmışlardı ki çevredeki insanların çıkardığı gürültüleri, 
dikkat dağıtacak etmenleri duymuyor ve görmüyorlardı bile. Tek amaçları fizik dersinden yüksek bir not alarak 
başarı kredilerini yükseltmekti. Daha sonra Katherine Grimmes aralarına sızarak muhabbet etmelerine sebep 
oldu. Bir sandalye çekerek yanlarına oturan Katherine havadan sudan muhabbet ettikten sonra Richard ve 
ekibinin ruh hallerini sordu. Eliza Merlotte ‘’ne olacak onlara canım, okuldan uzaklaştırma cezası onların işine 
yaradı. Bütün gün yatarlar şimdi’’ diyerek tebessüm etti. Erkeklerin arkasından geyik yapan kızların arasına 
Violet Williams’da katıldı. Nede olsa artık samimi arkadaşlar arasında yer alıyordu. Hal hatır muhabbetlerinden 
sonra okul çıkışı bir plan yapmayı, beraber vakit geçirmeyi teklif etti. Elena Pierce ve Eliza Merlotte bu teklifi 
kabul etmediler, çünkü çalışmaları gereken dersleri vardı. Fakat Katherine Grimmes Violet’in sunmuş olduğu 
teklifi kabul etti. Elena Pierce Katherine’yi hafif sert bir şekilde ‘’kızım amma gezme meraklısı çıktın sen ya. Biri 
seni çağırdığı vakit hiç redettiğini görmedim. Gezip tozmaktan ders çalışamıyorsun. Bu şekilde devam edersen 
sınıfta kalacaksın söyleyeyim’’ diye uyardı. Katherine umursamaz bir tavır ile ‘’Bir şey olmaz, okulda öğreniyoruz
ya’’ dedi. Elena Pierce şaşkın bir bakış atarak ‘’kızın mantığına bak yaaa’’ dedi. Eliza ve Violet bu tablo karşısında
tebessüm etti. 


Richard Gilbert ve ekibi New Orleans sokaklarında hunharca gezip, eğlenmelerine devam ediyordu. En son bir 
cafe’de hep beraber oturup bir şeyler yiyip içmeye başlamışlardı. Fakat Klaus Salvatore’nin bu eğlence 
ortasında neşesi kaçmıştı. Çünkü Cara Northman onu cep telefonundan arıyor Klaus’u devamlı taciz ediyordu. 
Klaus Salvatore telefonlarına bilerek cevap vermiyor, arkadaşları ile tatlı muhabbetlerine kaldığı yerden devam 
ediyordu. Ama her seferinde 5-10 dakika da bir arayınca Oliver artık dayanamadı ve arkadaş ortamından kalkıp gizlice telefon görüşmesi 
yapmak zorunda kaldı. Arkadaşlarına ‘’ben lavaboya gidip geleceğim’’ dedi ve onlardan ayrıldı. Lavaboya giden 
Klaus Salvatore telefonu açtı ve Cara Northman ile şiddetli bir tartışma yaşamaya başladı. Hem Klaus hem Cara 
öfke duygusunun en üst seviyelerini yaşadıkları için iki tarafta alttan almıyor, tam tersine yangına körük ile 
gidiyorlardı.


Cara Northman, Klaus’a devamlı hesap soruyor, Klaus Salvatore ise gurur yapıp ona cevap vermek yerine ağır 
hakaretler ediyordu. Cara’nın ifadelerinden bir ifade olarak numune verecek olursak;


‘’Klaus ! Bu aralar seni Katherine ile okulda çok samimi görüyorum. Eğer onunla yanlış bir şeye meyledersen 
benden KORK KLAUS KORK ! İkinci olarak dün okulda bir grup ile şiddetli kavga etmişin ve uzaklaştırma cezası 
almışın. Üçüncüsü bana eskisi gibi değer vermiyorsun, ilgilenmiyorsun. İlgilenmediğin gibi hakaretler 
savuruyorsun. Bu aralar seni tanıyamıyorum Klaus ne yapmaya çalışıyorsun? Eski Klaus’u göremiyorum artık... 
Sen böyle değildin. Kızlarla samimi olman, kavgalar etmen... Sanki eski Klaus gitmiş, yerine farklı karakterlere 
sahip başka bir Klaus yeryüzüne inmiş. Seni bu kadar yanlışa sürükleyen şey ne oldu bana anlatır mısın?’’ 


Bu sözler gibi bir çok kelimeler sarfeden Cara, cevap olarak şiddetli ve ağır cümleler ile karşılaştı. Klaus 
öfkesinden patlayacak gibi oluyordu. Bu yüzden öfkesine yenildi ve bir anlık ‘’eğer benden şikayetçiysen o 
zaman çeker gidersin tamam mı !’’ dedi. Cara Northman telefonun başında şaşkın bir şekilde, gözleri dolarak ve 
titrek bir ses tonuyla ‘’ne diyorsun sen Klaus’’ dedi. Klaus Salvatore ise ‘’dediklerimi duydun. Madem mutlu 
olmuyorsun benimle mutlu olacak kişiler ile beraber olursun’’ dedi ve telefonu bir anda Cara Northman’ın 
suratına kapattı. Cara Northman olduğu yere çökerek göz yaşlarına boğuldu. Döktüğü her göz yaşı adedince 
Katherine Grimmes’e karşı öfkesi artıyordu. Çünkü onunla arasının bozuk olmasındaki sebep Katherine idi. Her 
şeyin başı onunla samimi olması ile başlamıştı. Bundan dolayı ona karşı kin ve nefret kusuyordu. Aralarından su
sızmayan ikilinin arasını açmış, üstelik onun sevgilisini elinden tamamen koparmıştı. Fakat bunu bilerek 
yapmamıştı. Nereden bilebilirdi ki Klaus’un bir öğretmen ile aşk yaşayacağını. Bunun suçlusu zahirde Katherine 
olsa da hakikatte Klaus’tu. Suçlanması gereken biri olacaksa Klaus olmalıydı. Fakat Cara Northman Klaus’a olan 
muhabbetinden dolayı suçu ona vermiyor Katherine Grimmes’e veriyordu. Malum ya aşık maşukunun 
kusurlarını görmek istemez... Bu yüzden onun aleminde tüm suçlu yalnız ve yalnız Katherine idi... 


Klaus Salvatore telefon görüşmesinden sonra arkadaşlarının yanına gitmek için ilerledi. Arkadaşlarının yanına 
gelen Klaus büyük bir soğuk kanlılık ile gülmeye ve arkadaşlarının muhabbetlerine katılmaya devam etti. 
Klaus’un telefonuna bir mesaj geldi ve aniden öfkelenmeye başladı. Çünkü mesajın Cara Northman’dan 
geldiğini düşünüyordu. Fakat iş düşündüğü gibi değildi. Çünkü mesaj Cara’dan değil Gark lakaplı şahıstan 
gelmişti. Mesajda ‘’Neden Cara’ya karşı bu kadar haksızlık yapıyorsun Klaus? Onu Katherine ile aldattığın için 
suçlu değil misin?’’ yazıyordu. Klaus’un rengi birden attı, güzel geçen günü birden zehir olmuştu. Gülmeleri, 
gerginliğe inkilap etmişti. Gark isimli şahısa ‘’yeter artık, sen kimsin. Nerede olduğunu söyle bana’’ yazmış ve 
göndermişti. İki, üç dakika sonra ‘’Lavabo’da telefon konuşması yaparken tuvalette çaktırmadan seni 
dinliyordum’’ yazdı. Klaus Salvatore bu mesaj karşısında ağzı açık kalmıştı. Şuan burnunun dibinde Gark lakaplı 
kişi vardı fakat bu kişinin maskesini düşüremiyor, kim olduğunu teşhis edemiyordu. 


Klaus Salvatore’nin aklına birden Liv Allen geldi. Oliver ile beraber Gark lakaplı kişinin Liv olduğunu düşündüğü 
için birden hayalinde o canlandı. Klaus Salvatore masadan aniden kalktı ve ‘’benim bir yere gitmem gerekiyor’’ 
diye arkadaşlarının yanından ayrıldı. Herkes arkasından nereye gittiğini sordu fakat Klaus hiç bir şekilde yanıt 
vermeyerek koşturmaya başladı. 


Klaus’un aniden kalkmasındaki sebebi Liv Allen’ın şuan okulda mı yoksa okulda değil mi diye mihenge vurmaktı.
Bunu merak etmesindeki sebeb ise, eğer okulda olmazsa doğal olarak onu izleyen Liv Allen olacaktı. Eğer okulda
olursa bu demektir ki Gark lakaplı kişi başkası. Çünkü okuldayken onu gözetleyemez. Bu durumu öğrenmesi için
okula gitmesi lazımdı. Bunun için yolda hızlı bir şekilde koşturuyordu. Koştururken bir yandan Eliza Merlotte’yi 
cepten arıyordu. Eliza telefona yanıt verdiği zaman Liv Allen’ın okulda olup olmadığını sordu. Eliza ise ‘’ben hiç 
görmedim, büyük ihtimal okulda değil’’ diye yanıtladı. Klaus Salvatore ‘’Elena, Katherine yanında mı? Onlara da 
sor bugün görmüşler mi Liv’i’’ dedi. Eliza bir terslik olduğunu anlamış ‘’ne oluyor sana Klaus’’ diye soru 
yöneltmişti. Klaus üstüne basarak ‘’bırak şimdi benim ruh halimi. Yanında Elena ve Katherine var mı? Çabuk 
onlara sana sorduğumun aynısını sor!’’ diye kızmıştı. Eliza’nın yanında bir tek Elena Pierce vardı ve ona Klaus’un
sorusunu yöneltti. Elena Pierce’de aynı cevabı vermişti. Yani oda Liv Allen’ı bugün hiç okulda görmemiş... Klaus 
teşekkür ederek telefonu aniden kapattı  ve hiç durmayarak Katherine Grimmes’i aradı. Katherine, sevgilisi 
Klaus’un aradığını görünce birden yüzü gülmeye başladı ve hareketleri otomatikman cilveli moda girdi. Telefonu
seksi bir ses tonu ile ‘’efendim hayatımmmmmmm’’ diye uzun uzun içten bir dil ile telaffuz etti. Klaus Salvatore
duygusallığa girecek halde değildi ve ona Liv Allen bugün okula geldimi diye soru yöneltti. Katherine, Klaus’un 
telaşlı olan ses tonuna şaşırarak ‘’neyin var senin Klaus’’ dedi. Klaus ise Eliza’ya verdiği cevabın aynısını 
söyleyerek sorduğu soruya acil cevap istemişti. Katherine şaşkın ve kekemeli bir ifade ile ‘’bilmiyorum, bugün 
onu hiç görmedim’’ diye yanıtladı. Klaus ‘’peki’’ diyerek telefonu aniden kapadı. Daha sonra kendisini daha iyi 
tatmin etmek için taksi çevirdi ve okuluna doğru gelmeye başladı. Kendisi bizzat okulun her tarafını kovaçan 
edecek ve Liv Allen’ın Gark mı değil mi olduğuna ona göre karar verecekti. 


Taksi ile okulun önüne gelen Klaus Salvatore okulun her tarafına bakmaya başladı. Kantininden tutun, okulun 
bahçesine kadar. Labaratuar’dan tutun da sınıflara kadar her tarafı inceledi ve Liv Allen’ı bir türlü bulamadı. 
Daha sonra aniden aklına bir fikir geldi. Liv Allen’ın sınıfına gitti ve yoklama kağıdını inceledi. Liv Allen’ın 
yanında hep eksi işaretleri vardı. Klaus Salvatore’nin gözleri birden sonuna kadar açılmış ve onun Gark olduğu 
kanaatine zerre kadar şüphe duymadan inanmaya başlamıştı..


Okul koridorunu büyük bir şok ile yürümeye başlıyor, binanın dışına doğru ilerliyordu. Şuanda tek derdi Richard 
Gilbert’e bu durumu nasıl izah edecek, sevgilisinin gizli bir ajan olduğunu nasıl söyleyecekti? En önemlisi bunu 
nasıl ispatlayacaktı? Eğer Richard’a inandıramazsa en yakın arkadaşı ile ayrılığa düşecek, araları şiddetli bir 
şekilde bozulacaktı. 


Klaus Salvatore binanın dışına çıktı, daha sonra okulun dışına çıktı ve okuldan uzaklaşmaya başladı. Evine doğru
ilerlerken birden arkasından bir el Klaus’un omuzunu tuttu. Klaus aniden arkasında uzanan eli tek hamle ile 
tutarak çevirdi. Elini uzatan kişi Cara Northman’dı...


Klaus birden rahat bir nefes aldı ve Cara’ya bakarak ‘’ne işin var burada’’ dedi. Cara Northman ‘’seni okulda 
gördüm. Birini arıyordun can havliyle. Acaba o aradığın kişi Katherine olmasın!’’ dedi. Klaus yolda ilerleyerek 
Cara’ya bakmadan, ilgilenmeden laf atmalarına karşı yorum yapmıyor, sadece susuyordu. Cara’da arkasından 
yürüyor ona laf atmaya devam ediyordu. Klaus her laf attığında cevap vermiyor, Cara’yı takmadığını her fiiliyatı 
ile ispat ediyordu. En sonda Cara’nın, öfkesini tahrik edici sözlerine karşı dayanamayarak arkasını aniden döndü 
ve ‘’beni rahat bırak seni lanet olası kadın!’’ dedi. Cara Northman ağlayarak ‘’bende ne eksiklik gördünde onda 
buldun Klaus lütfen bana söyle. Para mı? Güzellik mi? İlgi mi? Ne...?’’ dedi. Klaus sıkılma ifadesi göstererek 
ofladı ve başını sol tarafa çevirerek yere baktı. Başını sol tarafa doğru eğip bakınca, Cara Northman sağ 
boynunda ki emme morartılarını gördü. Bu morartılar karşısında Cara Northman’ın aniden öfke kat sayısı arttı 
ve Klaus’a bu morartılarının sebebini sordu. Klaus Salvatore bir an panik yaparak aklı durdu ve daha sonra 
okulda Gerard  Smith ve tayfası ile ettiği kavgayı bahane ederek o morartıların kavgadan kalma olduğunu 
söyledi. Zaten suratında da darp izleri kalmıştı. Bunun için Cara’nın bu yalanı anlaması çok zordu. Cara 
Northman, Klaus’un söylediği bu yalana inanmış birden yükselen öfkesi yavaş yavaş azalmaya başlamıştı. 


Daha sonra tekrar sakin bir ses tonu ile sorusunu bir daha sordu. Kendisindeki eksikliği öğrenmek istiyordu. 
Klaus Salvatore’de sakin bir ses tonu ile ‘’duygularım çok karışık Cara... İlk defa böyle bir ruh hali yaşıyorum. 
Karmaşık duygular içerisindeyim. Lütfen bana karşı biraz anlayışlı ol. Zaten ruhum daralmış bir vaziyette. Sende 
bağırıp çağırınca bütün gemileri yakmaya başlıyorum. Beni iyice çıkmaza sürüklüyorsun’’ dedi. Cara Northman 
derin bir of çekip ‘’peki Klaus... Sana hiç müdahale etmeyeceğim. Seçimini sen yap. İster benimle devam et, 
ister Katherine ile. Katherine’yi seçsen dahi sana anlayışlı bir şekilde davranacağıma söz veriyorum. Yeterki sen 
mutlu ol o bana yeter’’ dedi. Klaus Salvatore hafif bir şekilde gülümsedi ve arkasına bakmadan yürümeye 
devam etti. Cara Northman ise okula doğru koşturmaya başladı. 


Eve doğru giden Klaus Salvatore evin tıka basa dolu olduğunu görür. Çünkü cafe’de takılan arkadaşlarının hepsi 
eve gelmiş, muhabbetlerine kaldıkları yerden ev ortamında devam ediyordu. Klaus’un geldiğini gören millet 
neden cafe’yi aniden terk ettiklerini sordu. Klaus Salvatore ise cevap vermeme hakkını kullandı. Mutfaktan 
Richard Gilbert ve Liv Allen salona geldi ve Klaus’un o anda ağzı açık kaldı. ‘’Liv yoktu yanımızda nerden çıktı 
birden?’’ diye soru sorunca Richard Gilbert ‘’Liv bizi yolda giderken görmüş. Cafe’de bizi otururken görünce 
hemen yanımıza geldi’’ dedi. Klaus bu duruma şahit olunca başından kaynar sular dökülmüş gibi hissetti. Liv’e 
‘’neden okula gitmedin’’ diye soru sordu. Liv Allen ise ‘’sınavlarıma çalışmam gerekiyor. Bunun için birazcık 
vakit kazanmam lazım. Bugün sırf derslerime çalıştım. Derslerden dolayı kafam bir hayli yorulunca dışarıda 
gezme ihtiyacı hissettim. Dışarıda gezerken de aşkımı cafe’de otururken gördüm’’ dedi. Richar Gilbert arkadaşı 
Klaus’u tersleyerek ‘’oğlum ne bu sorgu memuru gibi soru yağmuruna tutuyorsun? Cafe’den aniden kalkıp 
giden sensin, garip davranışlarda bulunuyorsun sonra Liv’in yaptığı davranışlar garipmiş gibi sorular 
yöneltiyorsun. Asıl bizim seni sorgulamamız lazım’’ dedi. Klaus Salvatore, Liv’i bu şekilde savunurken görünce 
daha da endişelenmeye başladı. Çünkü Richard’a sevgilisinin Gark isimli pisikopat biri olduğunu söylemeyi 
düşünüyordu. En ufak bir şeyde dahi sevgilisini savunan Richard’a nasıl olurda onun Gark lakaplı şahıs olduğunu
söyleyebilirdi ki? Böyle bir şeyi Richard’a söylerse anında idam ederdi. Çünkü Liv’i seviyor, onu en ufak şeyde 
dahi koruyordu. Ama Klaus’un başka çareside yoktu. İyice çıkmaza girmişti...


Oliver Forbes, Klaus ve Richard arasındaki gerginliği yok etmek için lafı değiştiriyor, farklı konular açıyordu. 
Çünkü en yakın iki arkadaşın birbirlerine girmesini istemezdi. Konu değişince Klaus morali bozuk bir şekilde Liv 
Allen’a bakıp kara kara düşünüyordu. Oliver Forbes, Klaus’un suratına bakınca bir terslik olduğunu anlamıştı. 
Baş başa bir ortam yakaladığı zaman Klaus’un derdini öğrenmeye niyetlendi. 


Uzun geçen diyaloglardan sonra herkes evlerine dağılmaya başladı. Stefan Jonhson ve Sancshez Barnes evlerine
gitme kararı aldılar. Richard Gilbert’de kız arkadaşı Liv Allen’ı evine bırakmak için onunla beraber dışarı çıkarken
Stefan ve Sancshez’i de araba ile bırakma kararı aldı. Arabasının anahtarını veren Oliver, arkadaşlarını kapıya 
kadar geçirdi. En yakın arkadaşı Klaus ile başbaşa kalan Oliver meraklı halleri ile Klaus’un sorununu öğrenmek 
istedi. Klaus durgun ve morali bozuk bir şekilde her şeyi bir bir anlatmaya başladı. Anlattığı her hadise 
karşısında şaşkına dönen Oliver, duyduklarına inanamıyordu. Klaus’a karşı bir çıkış noktası bulacağına dair bazı 
motive edebilecek sözler sarfetti. Çünkü Klaus bugün yaşadığı hadiselerden dolayı çok yorulmuş ve bundan 
dolayı da ciddi manada motiveye ihtiyacı vardı.  


Motiveye ihtiyacı olan kişilerden biride Elena Pierce idi. Çünkü günlerdir kaybettiği şiir defterini bir türlü 
bulamıyor fakat pes etmeyerek halen aramaya devam ediyordu. Ama aramalarının sonucunda bir netice elde 
edemiyordu. Elena Pierce’nin cebine bir mesaj gelmişti. Mesaj da ise yazan şuydu; ‘’boşuna şiir defterini arama 
Elena... Defterin bende... GARK’’ 


Anlaşılan bu gizemli kişi artık Elena’yı da gözüne kestirmişti. Yeni kurban Elenaydı. Peki Elena’nın şiir defterini 
nasıl ele geçirmiş? Asıl sorun burada kaynaklanıyor? Onun bazen kendisi dahi arayıp bulamadığı defterin gizli 
yerini nasıl öğrenmişti? Elena’da bu duruma biz okuyucular gibi anlam verememişti. Bu yüzden bunların 
cevaplarını öğrenmek için Gark’tan gelen mesajdaki telefon numarasını aramaya başladı. Fakat karşı taraf 
meşgule attı. Daha sonra ikinci defa tekrar aradı. Fakat bu sefer numaraya ulaşılamadı, yani telefon tamamen 
kapalıydı. Elena Pierce bu duruma bir anlam veremediği için heyecanlanarak yerinde duramamaya, bir oraya bir
buraya yürüyerek 
odasında tur atıyordu.

 Anlaşılan Elena’yı da Oliver Forbes ve Klaus Salvatore gibi zor günler bekliyor... 

( Hikayeme Son Vereceğim Zaman Başlığı Düşüneceğim... 12. Bölüm başlıklı yazı Feylosof tarafından 31.05.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.