Yıldızların olmadığı bir gece, ayın karanlığı bölmediği bir gece, simsiyah bir örtünün sadece benliğimi değil gözlerimi de perdelediği bir gece; ıssız bir gece, ıssızlardan daha ıssız ve soğuk bir gece, günleri ve ayları birbirine karışmış bir gece, işte o gecelerden bir gece, olan bitense sonsuz yalnızlığın dibine varmak hakikatte! Yuvarlarken birbiri ardına anasona yatırılmış sarhoş neyleri, çok kişilik bir masada tek kişilik kimsesizliğimin kadehlerinin vurduğu sessizlik orkestrasının beynimin odalarını çıldırtan susmak bilmeyen gürültülü musikisi bu, dalgalanıp durulmayan içimde..

 

Dört duvar boğuyor yine.. Yıkıp çıkmalı bu duvarları.. Daha fazla boğulmadan kendimle.. Daha fazla boğulmadan bu derin, bu acıtan, bu yakıcı sessizlikte.. Daha fazla parçaya ayrılmadan kendi kendime can kırıklarımda.. Yol almalı şehrin koyusuna.. 

 

Çatlamış dudaklarımın ucunda yarısı küle karışmış, kokusu üzerimi sarmış tütün harmanı sigara; titrek ellerim yağmurla ıslanmış pantolonumun ceplerinde; saçlarım darmadağın yağmura esen deli poyrazda; hasret boyalı gözlerim kan çanağı derin uykusuzluğumda; nereye gidiyorsun diye sorma bu şafak karanlığında, yürüyorum işte, yorgun ve sefil ayaklarım hangi köşebaşında hangi sokak lambasının altında ya da hangi beton yığınının saçağında soluklanırsa.. Yağmur yağıyormuş, bırak yağsın! Acıtabilir mi sanıyorsun gözyaşlarımdan daha fazla yüreğimi? Varsın ıslatsın sana hasret kalmış bedenimi..

 

Karanlığı yara yara ilerliyorum.. Fırtınanın yağmurun ardına takıldığı, önümü dahi görmekten aciz olduğum vakitler.. Gölgemin bile beni bırakıp yittiği yelkovanın akrebi yuttuğu vakitler.. Yokluğa karışsam şimdi şu anda.. Kim bilir? Kimin umrunda?

 

Başka bir zaman, başka bir boyut, başka bir vakit, başka bir saat olsa, yani ne bileyim sen bende olsan, sen benimle olsan, ya da ben böyle sensizliğe yoğrulmasam, sensizliğin sarhoşluğunda yol almasam, sana hasret kalmasa bu yürek, boğulmasam yalnızlığının odalarında bir başıma, yani demem o ki sen hep yanımda olsan, sen hep benim olsan, gecenin bu suskun saatlerinde bu zatürre eden fırtınalı yağmurun orta yerinde soğuktan kendinden geçmiş bedenimle ne işim olabilir? Aşk şarabında geçirilecek kutsal geceler bizi beklerken.. Söylesene sevgilim, reva mı bu özlemler ömrüyle sevene?

 

Gözümün önünde ilk göz göze gelişimiz, gözlerinin büyüsünde ilk kayboluşum, ilk gülümsemen, gülümsemende ilk kayboluşum, sana ilk dokunuşum, ilk elini tutuşum, ellerinde ilk kayboluşum,  ilk öpüşüm, sevişim, teninde sonsuz kayboluşum.. Şimdi hepsi masal tadında..

 

Tutunmak istiyorum, sımsıkı, tutunmak istiyorum bir daha düşmemecesine böyle bir başıma dipsiz kuyulara, nefes almak istiyorum, nefesim ol istiyorum, ömrüm boyunca! Tanıyamıyorum kendimi aynada, zayıf mıyım kuvvetli mi, bilmiyorum, tanıyamıyorum bu bedeni, bu yüzü, bu elleri, bu hasret beni öyle çok yordu ki.. Sensizliğin cezasını rutubetli zindanlarda çektim ben fazlasıyla; kaybettiğim senelere yanmaktan vazgeçtim, kaybetmek istemediğim zamanların peşindeyim artık, gecenin gölgesiz karanlığından günün aydınlığına çıkmak istiyorum, ellerimde ellerin, gözlerimde gözlerin!

 

Bir rüya olsan, uyanmam asla, hiç bitme isterim, ömrüm oldukça.. Bir düş olsan düş'me düşümden diye açmam gözlerimi bir daha! Gün seninle doğar bende her sabah, seninle biter; senin adınla başlarım yazdığım her satıra ve bir tek sen varsın her cümlemin son noktasında..

 

Vakit tamamdır, diyecek bir gün Azrail, yaşayacakların da yaşadıkların da tamamlandı defterinde, iyisiyle kötüsüyle; bundan sonra artık konulacaksın günahların ve sevaplarınla ayrı ayrı adalet terazisine, var mı bir diyeceğin hakkında kurulmuş olan hükme? O gün geldiğinde, o an geldiğinde seninle yaşanmış dolu dolu bir ömür geçirmişliğin huzuru ve mutluluğu olmalı dudaklarımda, diyeceğim hiç bir şey kalmamalı teşekkürden başka yaşadığım bu hayata, dilimde şükür duaları, gözlerimde yine birbirimize kavuşacağımızı bilmenin sevinciyle bu can bedenden ayrılınca, baki olan dünyada da..  

( Bir Düş Olsan Düşme Düşümden Diye Açmam Gözlerimi Bir Daha.. başlıklı yazı Maikaradeniz tarafından 18.02.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.