Düşlerim mi tekil olan yoksa düşlerin
tek/elinde mi saklıdır kalem?
İnzivada geçen ömrün kaidesi ve
kasidesi ve de kalem iken o dik başlı yıkılmayan kalesi:
Endamlı geçişler biriktirir şair
içinden dışarı uzanan o seyyah yolda ve ipeklidir hayalleri belki de tek
sığınağı iken o minnacık koza ele vermemek adına kelebek mizaçlı düşlerini ve
işte peşindedir yüreğinin içre dönük yolculuğunda şairin ve de kaçarken
kendinden şiirden önceki hayatında kalıbın b/astığı kadar sevgiye sevginin de
kaçınılmazlığında şair şiirlerden inşa etmiştir ihtişamlı külliyesini.
Kül bırakmaz kimi acı geride.
Külliyen sevdalı iken şair evrene…
Külyutmaz yetiler külbastı sevgiler
ve işte ve işte:
En çok külünden doğar şair ve
gülünden ayrı düşmez:
Adında simasında saklı gül mizacında
yorgunluğun da tebaası iken sözcükler dökülür yapraklarından ve dikenli
bedeninden yazmadığında sular seller misali dökülür her zerresi ki sular seller
gibi sevdiğinin de nişanesi iken şiirleri ve şanına yaraşandır şiirin nasıl ki
hayatı şiirler örmüştür kaderin cilvesi.
Cihandan hem ayrı hem bağdaşık.
Cümlelerin sisinde yol bulmaktır
onunki.
Şehre de yanıktır yüreği hele ki yok
mu o iki yaka ne zaman bir araya gelmiştir ki şehrin de şairin de sonunda saklı
bir vaveyla ve bir dudağı yerde bir dudağı gökte Arap Bacı misali içtiği acı
kahvenin telvesinde resmeder duygularını akan kan damarından firar eden ve akan
mürekkep ruhundan kalem ne zamanki sussun feryat eder içindeki çocuk.
Komplimanlar sunar şair sevdaya.
Aşkı yazar aşkı yaşamadan da aşktır
şiarı ve hayallerinde yaşadığı yaşattığı kadar aşkı kara peçesi değil karanlık
cihan hiç değil bir karartı nasıl ki döner aydınlığa ve kara gecede usulca
yürüyen kara karıncanın ayak sesine nasıl ki vakıf yüce Tanrı ve aşka koşarkan
öylesine derin bir aşka düşmüştür ki şair ve yüreği: İlahi Aşkın beyanı ve
ibrazı ve coşkusu ve vuku buldu mu huzuru illa ki huzuruna çıkar Rabbin,
sevdalı şair andığı değil mi ki anbean aklından yüreğinden çıkmayan İlahi
Sevda, ar bildiği sevgiyi ihtiva eden şiirleri olmadan nasıl da noksandır şair
ve…
Ve alabildiğine nüktedan.
Tutulmuş nutku dile gelir.
Tutkusu duygulara zikreder fikrini.
Derviş misali salındığı şu cihan ne
ki ne ki?
Sonsuzluğa imza atar şair kaleminden
damlayan kanla sürdüğüdür alnına mademki ve hikmeti ve şiarı ve evrenin yağan
nimeti rahmeti.
Mevsimler değişken ve duygular
devingen.
Mizacı hem hüzünlü hem neşeli ve
coşku dolu.
En çok da sevdiğinde mutludur kelamı
da yitmeden ömrün verdiği her selam bir sadaka niyetinde elbet şairin yüzü
dönüktür İlah Işığa yolunu aydınlık kılan kanadığı kadar kalbi kulluğuna biat
cihandaki bunca sevgisizliğe inat yazar ve yaşar ve yanar şair.
İçinde kalan nice ukde.
Şiir nasıl ki var olmanın umresi.
Bir içim su ise gün bir de kelebek
ömürlü iken yazdığı her şiir gel gör ki rücu eder aslında ve sonsuzluğun
g/izinde iken şair tekil olan varlığı nasıl da çoğalır duygularıyla.
Tek elden verilmiş iken emir mademki
emir büyük yerden.
Yedieminde unutulmuş çocukluğundan da
medet umar şair.
Yediveren güller gibi açar.
Solar da ansızın.
Yeditepe’sine çıkar şehrin ve
içindeki rüzgâr taşır da taşır dünyanın yedi harikasını.
Yedi cücelerin de prensesine öykünür
içindeki peri ile duygularla örtünür ilhamın ayak sesinde neşreden bir imge
ansızın sökün eder en derinden ve dilemması iken aldığı tadın özeti iken coşku
ve sevgi adı olmayan ülkelere coğrafyalara sökün eder bir bir içindeki minvalde
tekil varlığından uzanıp da eşleştiği âlemden diğer âleme yolculuktur gözü açık
gördüğü rüyalarda gözü kapalı sevip de yazdığı kadar şiirin deryalarında kalp
gözüne de sirayet eden dualarla bir açar bir kapanır mizacındaki solmak
bilmeyen çiçeklerden aldığı ilhamı bir bal arısı gibi özenle sunar kâinata
acının da adı şiirdir mutluluğun da her duyguyu ihtiva eden yazma aşkında
yandığı ve âşık olduğu kadar şairdir bilinmeyen nice duygunun ufka bağdaşık
hizasında uçuştuğu kadar nazenin, sevdalı kanatlarıyla yeter ki yaza yaza
hülyaları gerçek olsun…