Hür müydü sesi yüreğimin ve arayışımda aslında külün tüten dumanı mıydı bir o kadar kifayetsizliğimle izini sürdüğüm bir düş yangını…

Hayallerdi sabık ve sanrılı düşlerse mektepli olabilmenin yazgısında saklı öyle ya…

Öğrendikçe konuyordum en tepeye ve sevdikçe dikiyordum söküklerimi.

Kimine göre abiye kimine göre tininin rengi arayışımın tenimde dalgalanan ne çok çiçek ne çok kelebek.

İçtimada geçen ömrüm ve aşkın masalını yazmaya dair şakıyan iç sesimdeki o akışkan nimet:

Hani, hani tek solukta içime çekip de yazdıklarım…

Hani, soluduğum evrenin solgun yüzünde esen yel gibi yol aldığım bense peşi sıramda Pişekâr aşkımın kıvamında sözcükler peşkeş çektiğim ruhuma ve elyaf sevinçler saklı tuttuğum ufukta…

Benim bir ömür hep düş perim oldu:

Nazenin.

Naif.

Nazik.

Asil ve de asi.

Hep de hayallerimin peşinde koşarken ve işte ansızın hâsıl olan nice mucize ne de olsa gerçek kılmayı şiar edinmişken şair yüreğim…

Öncemde noksan bir şeyler yok değildi hani sıklıkla kolaylıkla fark edememiş olsam da…

İçimde dinmeyen bir acı bir yangın ve menevişlenen ruhumda aksayan ayakları arayışımın ve bildiğim o ki:

Gün bu gündü.

Dünse günden ayrı gayrı.

Bir ömrün nihayetinde düş perime eşlik eden ilham perim ve ben artık aşkla aşina olduğum kadar da o devasa yalnızlığımda işte nail olmuştum kalemin debdebeli ruhuna ve mizacına.

Hayallerim.

Çalınmış iken de her biri.

Nazımın niyazımın eksik olmadığı ve sevginin tufanı ve yüreğimin nuru kalemle eşleşen yalnızlığım ve işte mahşeri kalabalığı sözcüklerin.

Bir yitim addedildiğinde ömür.

Bir bitim ise gecenin köründe eşelediğim önüm.

Ve ansızın hâsıl olan bir coşku: kalemimi ilk kez elime aldığım sene iki bin on iki.

Pervasız iken çocuk yüreğim delice severken.

Hatta patavatsız hatta kızgın ve sıfır hata ile iştigal yürek değirmenimden öğütülmüş iken duygularım ve ruhumu ele geçiren yazma tutkum yazma sevdam.

Koruyucu meleklerin gizemi ve sığınağım: Rabbin Dergâhı ve eşiğinde ve de eşliğinde nazlansa da kalem nazına yenik düştüğüm bir rabıta bir umut bir çiçek ve işte yolumun kesiştiği s/onsuzluk duygusu ve kaygısı.

Onsuz geçen nice zaman kalemin dil yarası şiirlerim ise birer dilaltı.

Nakkaşı olduğum kadar duyguların ve elimde meşalem diğer elimde sancağım ve asi varlığımla yola çıktığım kadar da içime esen asi, delişmen bir rüzgârdım.

Günler sızılı.

Günler savruk.

Ömrün dilemması ve paçoz gölgeler peşimde bense aldığım buyrukla yüce Rabbimin verdiği; ‘’YAZ’’ emriyle düşmüşken bir kere bu aşka ve Allah rızası için yaşıyor ve sevebiliyor olmanın bir adım ötesi ve işte kemale erdiğim kalemimin dinmeyen nazıyla ilhamıyla içimdeki kilitli çekmeceyi söküp de yerinden varsa yoksa başımın göğe erip ereceği bir matem bir de meltem ile s/özlenmişken korunaklı dünyamda.

Hayal ertesi.

Ve de aşkın her evresi.

Gölgelerden uzak ve aşka tutsak ve işte karanlığı delen gözleri sevdalandığım kalemin mentollü tini hem yürek yakan hem de feraha çıkaran bu büyük aşkın da müjdecisi iken yazma sevdam ve hayal perim ve ilham durağında konduğum en yükseğe kodaman hayallerimin de yılmaz bekçisi mademki feraha çıkacaktım ben bu yazma sevgisiyle.

Elyaf sevinçler durağı.

Aşkın közü ve son sözü.

Aşkın sonlanmayan vardiyası ve pekişen iç sesim kimine göre hüzünlü kimine göre sevdalı ve işte tutuşan yüreğimin asla da dinmez iken arayışı ve tutulmuş nutkuma eşlik eden nice şiir nice nükte adeta nutuk atan seyyah binlerce imgeyle ettiğim dansın en müthiş en cazip en donanımlı nüansı ve romansı…

 


( Aşkın Ta Kendisi... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 9.03.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.