Tart düşlerimi Hakkın terazisinde saklı dileklerimi.

Körü körüne yaşamak neymiş, gördüm göreli

İzahı yok artık hayatın

Bir dirhem değil acının

Kanattığı yer gök ve tek hâkim

Yüce Adalet.

 

 

Derli toplu olmalıyım evim de. Evden kası sığındığım bir mekân, annemin dizinin dibinde.

Ve feryadım yüksek fiiller tutsak.

Fizan’a gider iç sesim.

Sözcüklere tuzaktır yerleşkesi şiirin.

Bir şiirden öteyim bu gün ve günlerden dikilesi sökükleri hüznün depreşen acım daralan yüreğim ne var ki hicvi sönse günün…

Derdest edilmiş yeryüzü varsa yoksa yalnızlığın gerçek yüzü ve akıbeti bilinmez ömrün akışında soğuk ya da sıcak duygular deştiğimiz kadar yeryüzü.

Miyop bakışlar ve acı dolu.

İçimizdeki virane ve acılar, adam boyu.

İklimler değişti insanlar da ama ölüm hep aynı zuhur eden sonun yaslı sunumu sunar bakir tınısını duyguların ve solar ruhlar ve çiçekler ve söner feri yeryüzünün, yâd edilesi dilekler sunar bir bir özrünü.

Fidan misali yıkılan kentler ve faili meçhul duyguların akışında yaslandığımız yaşlı yaslı şehirlerin ve insanların duasında saklıyız. Bir bitim addedilen bu felaket elbet sonlanacak ve erecek her beşer hidayete.

İnsan olmanın meziyeti dönüşmemeli eziyet ve hiçbir anne ağlamamalı ve sahibi olmayan bebekler, devir teslim töreninde imhası ölümün çağlarken hüzünlü gönüllerin ç/ağrısı.

İstikamet umut.

İhya edilesi yürek.

Kordan her bulut.

Sahi dayanır mı buna yürek?

Buğrası evrenin ve buğusu gözlerinin inancın, aşkla yaratılmış yer gök nasıl da muhtaç Rabbine ve yürekten yüreğe kurulan köprüler arşı alaya çıkmış acı dolu sözcükler ve suskun mizacı çoğu insanın, d/ağlandığı kadar yeşerecek umudun da peşinde.

Asla değil bir isyan.

Asla değil bir riya.

Gerçek ve yalın her insan doğduğu gibi masum kalsa keşke.

Hicabı sönük hazanı kayıp ve mihrabı suskun bir kâinat.

Gidenler gitti gidecek olanlarsa beklemede ve işte bir olduğumuz kadar Türkiye olmanın güzelliği saklı asil yüreklerde ve İlahi Adalette.

Coşkusu yok artık günlerin ama umudu saklı en derinde

Cafcaflı kelimeler çoktan firar etti ve iman gücüyle tutunmakta insan yaşadığı hasreti de sonlandırsın diye Huda, bir olmanın güzelliği değil mi ki buluşmak ortak paydada ve dualarda.

Geçkin şarkılar unutuldu ve tüm o nakaratlar susturuldu.

Veda hutbesi eşlik eden acının mizacı yerleşti en tepeye.

Mizacı ve meali mi yaşamın yoksa yerle yeksan olan şehirlerin, binaların imar planı mı?

Eşiğinde durağın, beşiğinde ölümüm ve saklı tutulası duaların çağırdığı güzellikler ve ruhlar ve tüm bedenler varsın olsun firarda tüm yitip gidenler bizler değil mi ki İlahi Adalete şahit ve beklemede, sabırla aşacağız da engelleri ne kadar ket vurulursa vurulsun yaşadığımız mucizelerdir duyguların tevafuku.

Yaslar.

Yaşlar.

Yasa bellediğimiz nice duygu nice yürek firarda.

Göğün susmayan tamburu ve yerin inleyen ney’ inde buluştu insanlık ve doğudan ve batıdan ve kuzeyden ve güneyden esen rüzgâr üşütse de bedenleri bu imanla bu umutla ve sevginin, vatan aşkının bir olduğu bu eşsiz coğrafyada elbet susacaktır acılar yavaşça ve günü geldiğinde dinecektir de rüzgâr ve gönle huzur veren yüce Huda nasıl da korur ve kimsesizliğini sonlandırır inanan kulunun.

Kül gibi.

Gül gibi.

Kul gibi.

Birden başlayıp vardığımız son nokta ve asılı olduğumuz kadar kubbede rotamızsa hep aynı ve insanlık adına ve merhamet ve metanet varsın olsun yükümüz ağır varsın olsun iblisin ve zalimin kulakları sağır nasıl ki mesaj ulaştı yerine ve işte küllerinden inşa edeceğiz biz yıkılan binaların varsın virane olsun yaşatılan yaşanan asla sonlanmayacak dualarımız ve umudumuz.

Yerleşik bir isyan değil.

Terk edilmiş bir mekân hiç değil.

Ne de sahipsiz ve kimsesiz.

Dün de olduğu gibi bu gün de biziz bize sahip çıkan ve tek noktada ve ortak paydada buluşan.

Yüce dinimiz ve biricik ülkemiz ve insanımız elbet ç/ağladığı kadar yürekler ruhlar artık üşümeyecek ve çıkarken hidayetin basamaklarını nasıl da ısınıyor içimiz varsın olsun kar yağsın varsın donsuz ayaklarımız ve üşüyen bunca insana eşlik edendir insancıl ve merhamet yüklü vicdanlarımız ve varlığımız illa ki eşlik edecektir bunca insan birbirine bizler ki tüm dünyanın hayran olduğu cennettendir vatanımız.

Yeniden.

Yine.

Ansızın.

Aslında her zaman.

Yaşımızla yasımızla ıslandığımız sağanağın nazıyla ve bitimsiz niyazımızla kolladığımız kadar birbirimizi Allah rızası için yaşayıp severken eksik olmayan dualarımız çıkmışken arşı alaya hicranımız vakit hayli erken olsa da sonlanacaktır yasımız.

Yâd edilesi eller.

Yârin yüreğinde saklı özlem.

Yarenimiz eller ve nice insan tek yürekte buluşan.

Rabbim sen büyüksün ve koru dara düşenleri ve mekânlarını cennet eyle göçen insanımızın ardından eksik etmediğimiz kadar duamızı ve inancımızı elbet kalkacağız ayağa dimdik durduğumuzun da tescilidir birbirimize destek olduğumuz kadar umudun dinmeyen seli eşlik eden yaşlarımızsa maneviyat dolu ve illa ki sonlanacaktır bu acı dolu bekleyiş.

Vurgun yiyen mevsim.

Sürülen başka diyarlara ve soluksuz kaldığım kadar içimde saklı tuttuğum nefesim.

Biziz biz tek yürek tek vatan.

Biziz biz yurduna, kardeşine, vatandaşına sahip çıkan.

Sabırla.

Şükürle.

İnançla.

Sevgiyle.

Sen çok yaşa Türkiye’m ve güzel insanım.


( Sen Çok Yaşa Türkiyem Güzel İnsanım başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 10.02.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.