Bir lanetin g/izini t/aşıyorum içimdeki o mahşeri yalnızlıkta saklıyım bir içimlik şiirlerden düşüp de yola dualarıma sığındığım geldiğim yolun sonuna ve kamçılanıyor ruhum gölgesinde hüznün duvağına sığınıyorum ölümün.

Günün güftesiyim dünün reçinesi.

Mavinin izindeyim aşkın sihrinde

Delişmen rüzgârın toynakları

Yalnızlığın oynak tınıları

Ürktüğüm değil de ölüm

Ürkünç olan kendimi ebediyen terk etmem.

Hazanım hazır ol da yaşadığım belki de kışım, baharın kışkışladığı ve uğultusu sözcüklerin uğruna ömür harcadığım bilinmezin girdabında bir sus payı söylemdir içimde saklı ve saklı tutulası yeminlerin harcı.

Yüksünmeden yaşar ve severken.

Yokluğun varlığıma şerh düştüğü bir acıda geviş getirirken.

Şimdi gözlerden ırak yaşamışlığımın nezdinde yaşamadığım hayatların da asla umurumda olmadığı sezilerin dilinde…

Dillendi acılar.

Dik alası yalnızlığın dik açılı bir üçgende yolumun kesiştiği her acı her açı ve işte büyüttüğüm gözümde saklı tutulası özümden arda kalan bir hikmet ki gülücük kuşları çırpınır da çırpınır yüreğimde.

Tırnaklarımla kazıdığım şiirlerden arda kalan kirli bir masa nazı niyazı bitimsiz kalemin de ricası üstüne uykusuzluğa teslim olduğum gecelerin güftesini yazarım ben ömrü de acıyı da içime tek nefeste çeke çeke.

Miadı doldu günün ve geceye selam ola.

Gecenin de mizacında yenik bir sözcüğüm yitiminde ömrün yatamadığım kadar yüzükoyun, sırt üstü uzandığım şiirlerde saklı zamanın ve duyguların kareköküyüm kökledikçe hüznü kürediğim kadar aşkı ve rahmeti ve işte uydusuyum acının.

Hicap yüklendim.

Hicaz bildim dünde kaykılan bedeni.

Hicrinde aşkın ve hicvinde duyguların hazmettiğim kadar bunca şiiri nemalandığım gölgemdir kavgalı olduğum kadar kendimle.

Bir gök gürültüsü sandığım içimin haykırışı.

Bir revnak acı ki solumda yatıya kalan aşkın sallanan perdesi.

Sallantıda ömür.

Sarkacı ve de zamanın.

Sazan misali atıldığım her hikâye bense mimlenmişken cihanın nezdinde.

Şimdilerde sızım sızım sızlar sözcükler sahipsiz kalan her biri sahiplendiğim kadar bunca duyguyu sahiplenildiğim yüce Rabbin nezdinde taş taşımadımsa da ağrıdı kolum ve çivilendiğim kadar deniz çivit mavisi gözlerinde aşkın nameler kondurdum ben yüreğimin alnına ve alnım mademki açık ve pürüzsüz gün doğumunu bekledim bir ömür her gece.

Gecelediğim kadar da savsakladığım uyku.

Ceketimin iç cebinde saklı o huzursuz ruhu…

Ah, pışpışladığım kadar mutsuzluğu.

Şimdilerde döneniyorum etrafımda ve aşkın şahikasına soruyorum sokuluyorum da bilip bilmeden ve dilediğimce sevip yazıyorum şiirlerimi ve hikâyemi.

Boyumu aştı hayat.

Oh, ne ala.

Dalga boyu da nasıl ki tepemden taştı.

Ne gam.

Hasretin indinde ve aşkın gücünde ve soluklandığım her şiirde beyhude gülüşler ısmarladım ilham perime.

Bozguna uğradığım kadar da renk vermediğim lakin…

Gücüme giderken yanaklarımın pembeleştiği ve istikrarla sevip nazlanıyorum ve de üzülüyorum tüten dumana yabancıyım aslında şehir vapurunda yaşayan bir kamarotum.

Kaptan köşkümü terk etmedim.

Yoldan da çıkmadım madem.

Ve işte can yeleğidir sözcüklerim akabinde dualara sığındığım.

Bir martavalsa okunan bir ses ise yüreğimle tokalaşan bir de umut bir de hayat bir de hüzün işte kıvamına geldi duygularım ve sinemde uyuyan çocuğun başını okşadığım kadar kendime geldim kendi başımı okşamanın verdiği mutlulukla ilk kez gözlerimi yumdum çünkü içimde seken huzur ve umut sayesinde nemalandıkça inançtan aşkın kulvarında en öndeyim ve ben Rabbime koşmaktayım.

Ölümün gücüne gitti içimdeki sözcükler.

Sözcüklerimi de avuttum ve güme gitti her biri gümbürdeyen yüreğime de el attım ve kendimi ilk kere bu denli istekle kucakladığım.

Şahdamarımdan yakın olana teslimiyetim.

Şahlandıkça duygular ve rahmeti İlahi Adaletin…

Hangi minvalse baş koyduğum hangi mizansensem içine gizlendiğim.

Baş eğdiğim İlahi Güç.

Baş koyduğum umut ve huzur.

Baş verense hayallerin gerçekleştiği.

Mevsimin gövdesine serili bir kuşum ve kuytularda unutulmuş varlığımı adadığım kadar umuda pekişen sevgim ve inancım ve işte sekiyorum bir bir tarhında duyguların ve mimarıyım da aydınlık yarınların uyumadığım gecelerin de acısını çıkarıyorum ve gözlerimi her yumduğumda buluşup da Rabbimle tevekkül yüklendiğim kadar mutlu ve huzurluyum yeter ki sonlanmasın bu rüya bilsem de bir rüya olmadığını gözlerimi açmak istemiyorum büyüsü kaybolacak ve sonlanacak diye.

 


( Yeter Ki Sonlanmasın Bu Rüya... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 8.06.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.