ÇANAKKALE ZAFERİNİN ÇOK TANIDIK AMA ADI
HİÇ ANILMAYAN KAHRAMANI
Bugün Çanakkale Savaşlarının ismi pek bilinmeyen bir başka kahramanından ve
onun mucize gibi kahramanlığından yani Yüzbaşı Ahmet Saffet ve Muavenet-i
Milliye Savaş Gemimizden bahsedecektim sizlere ama ona geçmeden önce adını çok
bildiğimiz halde ‘’Çanakkale Savaşları ‘’ deyince adı aklımızın ucundan dahi
geçmeyen bir başka kahramanı tanıtayım istedim. En azından Çanakkale Zaferindeki
katkılarının hakkını teslim etmek için..
Bu kahraman kim mi?
Bu kahraman, Sultan II. Abdülhamit’tir. ‘’ Çanakkale Savaşları’’ Deyince
aklımızın ucundan bile geçmeyen Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit...
Şimdi bazılarınız ‘’ Hocam el insaf. Adam Çanakkale Savaşlarında tahtta bile
değildi. Hal böyleyken nasıl Çanakkale Savaşlarının kahramanı olur?’’
Diyebilirsiniz. Hatta ‘’ Yahu adam Osmanlı donanmasını Haliç tersanesine( ya da
kendi sarayının önüne) çekerek çürümeye terketmiş. Böyle biri nasıl Çanakkale
Savaşlarının kahramanı olabilir ki?’’ Diye itiraz edebilirsiniz.
Öncelikle şu ‘’Donanmamızı çürümeye terk etti.’’ konusuna bakalım.
Eğer masal değil de Tarih anlatacaksak gerçekleri anlatmalıyız.
Sultan II. Abdülhamit tahta geçtikten sonra uzun süre donanmayı işlevsiz
bıraktı. Bu doğrudur. Donanmanın uzun süre manevra bile yapmadığı da doğrudur.
Ancak bunun kendisine yapılacak bir darbeden
korktuğu için olduğu yanlıştır.
Sultan Abdülhamid'in donanmayı işlevsiz kılmasındaki en önemli gerekçe subay,
astsubay, mühendisler ve diğer teknik elemanlara kadar bahriyeyi kullanabilecek
eleman eksikliği ya da yetiştirilememesi, dahası donanmanın İngiliz kontrolünde
olan etkisinin kırılmamasıdır. Osmanlı donanmasında bulunan gemilerin çarkçıları
bile İngiliz kökenliydi. Mesela, Hamidiye kruvazörünün çarkçısı bile İngiliz
vatandaşı Nelson'du. Sultan II. Abdülhamit bu yabancı kökenlilerin yerine Türk
subayı yetiştirilinceye kadar donanmayı bir süre işlevsiz bırakmıştır. Bir
diğer sebep ise Rus tehlikesidir ki bu tehlike denizden ziyade karadan
gelmektedir. Dolayısıyla kara kuvvetlerine daha ağırlık verilmiştir.
Ancak?
Ancak saltanatının ilerleyen yıllarında( Özellikle 1900 yılı başlarından
itibaren) işler değişmiştir ve Sultan II. Abdülhamit Donanmamıza pek çok savaş
gemisi hatta iki de denizaltı kazandırdığı halde maalesef onun donanmamıza
neler kazandırdığından pek bahseden olmamıştır. Yani maalesef bazı
tarihçilerimiz tarihi belgelere bakarken ya sağ gözlerini ya sol gözlerini
kapatarak bakmışlardır.
Evet Sultan II. Abdülhamit Donanmamıza bakın neler kazandırdı. Hem de başımızda
Duyun-u Umumiye ( Genel Borçlar İdaresi ) gibi bir bela varken.
Sultan II. Abdülhamid döneminde donanmanın tamir edilen gemileri ile yeni
katılan gemilerin durumu şöyleydi:
(Okurken bir taraftan da kaç gemi kazandırmış sayınız lütfen.)
Mesudiye, Asar-ı Tevfik zırhlısı, Muin-i Zafer, Avnillah ve Feth-i Bülend
gemileri 1904 ila 1907 arasında tamir edildiler. ( O çürümeye terk edildi
denilen gemiler bunlar.)
Fransa'ya Taşoz, Basra, Samsun, Yarhisar muhripleri ısmarlandı. Bunların yapımı
1907-1910 arasında devam etti ve donanmaya kazandırıldı.
Fransa'ya ısmarlanan Sivrihisar, Sultanhisar, Demirhisar ve Hamitabad
torpidobolannın yapımı ise, 1907-1910 yıllan arasında devam etti ve donanmaya
kazandırıldı.
Fransa’ya ısmarlanan Marmaris, Ayıntab, Bafra, Ordu, Seddübahir, Kaş, Kerempe,
Tekirdağ, Nevşehir, Malatya ve Antalya gambotları donanmaya kazandırıldı.
İtalya’ya ısmarlanan Antalya, Ankara, Draç, Kütahya, Musul, Tokat, Urfa,
Akhisar, Eliagad, Yunus, Abdülmecid torpidobotları 1904-1907 arasında inşa edildi ve donanmaya
kazandırıldı.
İngiltere’ye ısmarlanan Hamidiye, ABD ye ısmarlanan Mecidiye kruvazörü
Donanmaya kazandırıldı. ( Hamidiye 1904, Mecidiye 1909 ) İtalya’ya ısmarlanan
Drama Kruvazörünün inşasına başlandı ama İtalya daha sonra Trablusgarp savaşını
bahane ederek bu gemiyi bize vermedi.
Peyk-i Şevket ile Berk-i Satvet torpido kruvazörleri de 1907 yılında Türk
donanmasına katılmışlardır.
Yine Sultan II. Abdülhamid döneminde
Abdülhamid ve Abdülmecid adlı iki adet denizaltı gemisinin yapımına 1885'te
başlamış ve 1904'te bitirilmiş ve Osmanlı Donanmasına katılmıştır. Ancak bu
denizaltılar hiçbir zaman kullanılmamıştır maalesef.
Şimdi bazı arkadaşlarım mutlaka ‘’Adam daha ne yapsın kardeşim!’’ Diyorlardır. Lakin
adamın yaptıkları bunlarla sınırlı değil ki.
Bakın adam başka neler yapmış:
Çanakkale Savaşları anlatılırken hep ‘’ Kahraman tabyalarımız ‘’ deriz ya işte
o tabyaların büyük en önemlilerini de Osmanlı
Padişahı II. Abdülhamit yaptırmıştır.
İşte o tabyalar ve Çanakkale Savaşlarındaki başarıları:
HAMİDİYE TABYASI:
Kilitbahir Kalesi’nin güneyinde, Çanakkale merkezde Çimenlik ve Dardanos
Tabyaları arasındadır. Adını da bu tabyayı yaptıran Sultan II. Abdülhamid’den
almaktadır. Bu tabya, Çanakkale Savaşı sırasında tümüyle müttefikimiz olan Alman
subay ve erlerinin kontrolündeydi.
MECİDİYE TABYASI:
Çanakkale Nara Caddesi üzerindedir. Hamidiye tabyalarının bin metre kadar
ilerisindedir. Sultan Abdülmecid tarafından kale olarak inşa ettirilmiş ve
Sultan II. Abdülhamid tarafından tabyaya dönüştürülmüştü. Tabyada 8 adet bonet
(sığınak), 16 top yeri vardır. Bonetler kesme taşlarla yapılmış ve üzerleri
toprakla örtülmüştür. SEYİT ONBAŞI’nın görev yaptığı ve 16 Türk askerinin şehit
olduğu tabyadır. İngilizlerin Ocean adlı savaş gemisi Seyit Onbaşı tarafından
bu tabyadan yapılan ateşle isabet alıp kaçarken mayına çarparak battı.
ERTUĞRUL TABYASI:
Seddülbahir Köyü’nün batısında, Ertuğrul Koyu’na hâkim Gözcü Baba Tepesi’nin
güney yamaçlarında bulunmaktadır. Tabyada 3 adet bonet ve 2 adet top
bulunmaktadır. Çanakkale Deniz Savaşı’nda bu tabyada görevli Türk topçu birliği
yaptığı atışlarla İngiliz AGAMEMNON ZIRHLISI’na 7 isabet sağlayarak batırdı. YAHYA ÇAVUŞ ve arkadaşlarının bulunduğu
tabyadır. Tabyanın kuzeyinde Yahya Çavuş Şehitliği ve Anıtı bulunmaktadır.
“Bir kahraman takım ve de Yahya Çavuş'tular
Tam üç alayla burada gönülden vuruştular
Düşman tümen sanırdı bu şahane erleri
Allah'ı arzu ettiler, akşama kavuştular”
DARDANOS ( HASAN-MEVSUF ) TABYASI:
Çanakkale-İzmir yolunun 9. kilometresinde antik Truva kenti kalıntılarının
olduğu Dardanos’tadır. Çanakkale Savaşları’nda burayı savunan Tabya Komutanı
Kilitbahirli Üsteğmen HASAN HULUSİ ve gözetleme subayı Trablusgarplı Teğmen MEHMED
MEVSUF ve beraberlerindeki erler burada şehit düştükleri için bu tabyaya
Hasan-Mevsuf Tabyası adı verilmiştir. AGAMEMNON zırhlısına isabet eden 12
toptan üçü ve QEEN ELİZABETH zırhlısına isabet eden toplardan üçü bu tabyadan
atılmıştı. Düşman savaş gemilerinden Agamemnon batmış, Queen Elizabeth ise ağır
hasar alarak savaş dışı kalmıştır
MESUDİYE TABYASI:
Çanakkale-İzmir yolundan sol tarafa ayrılan yolun birinci kilometresinde Baykuş
Tepe olarak bilinen yerdeydi. Deniz Binbaşı HASAN BEY komutasında 3 subay, 81
erbaş ve erden oluşan bu tabyadan atılan toplar IRRESTIBLE kruvazörünü
batırmıştı.
Yani 18 Mart 1915 de Çanakkale’yigeçilmez kılan faktörlerin başında bu tabyalar
geliyordu, tabyaları yaptıran II. Abdülhamt’di ama Çanakkale Zaferinde Osmanlı
Sultanı II. Abdülhamit’in hiç payı yoktu(!) Böylesine adaletten ve tarihi
gerçeklerden uzak bir yorum olabilir mi?
Velhasılıkelam adam ( II. Abdülhamit ) muhtemel bir Çanakkale Savaşının zaferle
sonuçlanması için elinden ne gelirse yapmıştı ama biz onu bir kahraman değil de
-kendi canının korkusundan(!) - Osmanlı Donanmasını Haliç’e ( veya sarayının önüne
) çekerek çürümeye terk eden aciz bir korkak(!) olarak tanıdık. Bize öyle tanıttılar öyle ezberlettiler
maalesef.
Evet, bu sefer çok tanıdığımız ama ‘’Çanakkale Savaşları’’ deyince adını bile
anmadığımız bir kahramanı tanıtmaya çalıştım.
Gelecek bölümde Davut- Calut ya da Muavenet-i Milliye- Goliath kapışmasını
ele alacağım.
NOT: Bu seriyi 3 Günde bitireceğimi sanıyordum ama sanırım bu mümkün olmayacak
zira üç bölüm bitti ama kahramanlar bitmedi. Mesela tek bir mermi ile esir
alınan bir düşman denizaltısı daha var. Onu da anlatmak lazım.
Hatta Çanakkale Savaşlarında düşman uçağı düşüren savaş uçağımız bile var. Bunu
biliyor muydunuz?