Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 5/10/2021
Okunma Sayısı : 907
Yorum Sayısı : 8

MİLLET-İ SADIKA DEDİĞİMİZ ERMENİLER TÜRKLERE SADIK DEĞİLLERMİŞ Kİ—7. BÖLÜM—


EZÊ HERİM WELATÊ XWE 



1876-1878 Osmalı- Rus Savaşı başladığında İstanbul Ermeni Patriği Nerses, bir taraftan Ruslara ‘’ Silaha sarılmamız gerekirse onu da yaparız’’ derken öte taraftan  Osmanlı Hükumetine, sonuna kadar Osmanlı Devletine bağlı olacaklarını, daima Osmanlı Devletinin yanında olduklarını bildirmişti.

Savaşı uzun uzun anlatmayacağım.  Batıda Gazi Osman Paşa, Doğuda Gazi Ahmet Muhtar Paşa idaresindeki ordularımız kahramanca savaşsalar da,  Erzurum’da Nene Hatun adeta destan yazsa da sonuçta yeniliriz ve Rus Ordusu hızla İstanbul’a yaklaşır.

Yüzbinlerce Rumelili kardeşimiz Bulgarların,  Yunanlıların, Sırpların,  Romenlerin ve tabii ki Rusların önünden kaçarak kendilerini Anadolu topraklarına atarken Patrik Nerses, savaşın Osmanlı Devleti aleyhine bir seyir aldığını görünce Yaşilköy’e kadar ilerlemiş olan Rus Orduları komutan vekili ve Çarın yeğeni Grandük Nikola’nın huzuruna çıktı. Bütün teamülleri çiğneyerek grandükün elini tüm Osmanlı Ermenileri adına öptü ve şöyle dedi:

“Size bir harita ve talep listesi sunuyorum. Türkiye’de Ermenilerin çoğunlukta olmalarına rağmen, devlet kuramadıkları, kendi vatanlarının sınırlarını belirleyen bu haritayı inceleyiniz. Hakkımızı veriniz. Burada derhal bir Ermeni Devleti kurunuz. Size İsa ve Ermeni halkı adına teminat veriyorum ki, bu devlet Rusya’nın sadık bir parçası ve kölesi olacaktır.”

Burada bir hususun altını özellikle çizmem gerekiyor zira Türkiye’deki tüm Ermeniler adına Rusya’dan isteklerde bulunan Patrik Nerses dikkat edecek olursanız Anadolu Türklerinden şikayet etmiyor. Ya kimlerden şikayet ediyor?  Kürtler ve Çerkezlerden şikayet ediyor ve ‘’ Kürtler ve Çerkezler bizi hiç sevmezler. O yüzden de bize baskın yaparlar, saldırırlar vs.’’ Diyor.

Tabii ki bizler  Kürtlere de Çerkezlere de Türk demişiz ve diyoruz ama Ermeni patriği  Kürt, Çerkez, Türk derken kimleri kastettiğini gayet iyi biliyordu. En önemli düşmanları da Türkler değil Kürtler ve Çerkezlerdi.

Tabii ki insan sormadan edemiyor: Madem ki Ermenilerin en büyük düşmanları Türkler değil Kürtlerdi o halde bugün özellikle bölücü Kürtlerin herkesten,  hatta Ermenilerden de çok Ermeni Meselesine sahip çıkmalarının, Her 24 Nisan’da Hükumete ‘’Bu utançla yüzleşin, Ermeni Soykırımını tanıyın.’’ Demelerinin, Hırant Dink’in eşi Rakel Dink’in , Hırant’ın arkasından yaptığı konuşmada Türkçe konuşurken okuduğu ağıtı Türkçe ya da Ermenice değil, Kürtçe  okumasının sebebi nedir?( Videosu  aşağıda—Ağıtın adı: EZÊ HERİM WELATÊ XWE—Melodisi ‘’ Ankara’nın Taşına Bak’’ Marşımızın melodisidir.) Bu nasıl bir perhiz, bu nasıl bir lahana turşusudur? Ermeni Patriği Nerses 1878 de hem Ayestefanos hem Berlin Antlaşması öncesinde Rusya ve İngiltere’ye yalvararak Ermenilerin Çerkezlere ve Kürtlere karşı korunması ile ilgili maddeler koydurmuşken  günümüzde bölücü Kürtler ile bölücü Ermeniler arasındaki bu aşırı sevginin sebebi nedir? )

Ermeniler 1823 de başlayıp 1827 de sona eren Rus- İran Savaşında 40.000 kişilik bir gönüllü ordusuyla Ruslara yardım edip savaşı onlara kazandırmış olmalarının ödülünü şimdi almak istiyorlardı ama Rusya’nın bu sadık köpeğine tam bağımsızlık sağlamak gibi bir niyeti yoktu.  Onun adına bir takım çok güzel şeyler yapabilirdi ama şimdilik Ermenilere bağımsız bir devlet kuramazdı. En azından o an için olamazdı.

Derken Rus Orduları Ayestefanos’a yani bugün Bakırköy ilçemize bağlı olan Yeşilköy’e kadar ilerleyince Osmanlı Devletinin etekleri tutuştu ve barış istedi.  Rusya ise İngiltere ve Fransa işe karışmadan meseleyi halletmek için barış teklifini kabul etti ve  3 Mart 1878 de Atestefanos Antlaşmasını Osmanlı Devletinin önüne koydu.

İlginçtir Osmanlı Devleti antlaşmayı oldukça zengin bir Türkiye Ermeni ailesi olan Dadyan ailesinin Yeşilköy’deki ‘’ Barutçubaşı Konağı’’ Adı verilen konağında imzaladı. ( Bu aileden Ohannes Dadyan, Sultan Abdülmecit’in barutçubaşısı idi. Yani Osmanlı ateşli silahlarının barutunu temin ediyordu. Aileden Paşa, hatta nazır( Bakan) olanlar bile vardı. (Bu konuya ilerde değineceğim tekrar. Neden böyleydi?)

Ayestefanos Antlaşmasıyla Osmanlı Tarihinde de Ermeni  tarihinde de ilk kez Ermeni adı bir antlaşmaya giriyordu. Şöyle:

Ayestefanos Antlaşmasının 16. Maddesi: Ermenistan’da (Doğu Anadolu’da) Rus işgalinde bulunan ve Türkiye’ye geri verilecek olan toprakların Rus askerince boşaltılması, oralarda  iki devletin (Türkiye ve Rusya’nın) iyi ilişkilerine zararlı karışıklıklara yol açabileceğinden, Bab-ı Ali (Osmanlı Hükümeti), Ermenilerin yaşadığı vilayetlerde yerel durumun gerektirdiği iyileştirmeleri ve reformları zaman yitirmeden gerçekleştirmeyi ve Kürtler ile Çerkezler’e karşı Ermeniler’in güvenliğini sağlamayı üzerine alır.”

Dikkat ediyorsunuz değil mi? Antlaşma metninde ‘’ Kürter ile Çerkezlere karşı Ermenilerin Güvenliği’’ Diyor. Yani Ermenilerin güvenliğini tehlikeye atan birileri varsa bile bunlar Çerkezler ve özellikle Kürtlerdi.

Özellikle Kürtler diyorum zira Çerkezler daha çok Rus hakimiyetindeki topraklarda Ermenilerin başına bela idi. Türk topraklarında ise Türkler değil Kürtlerdir Ermenilerin baş belaları. Ama bugün Ermeniler, Kürtlere ‘’ Kaşının üstünde gözün var’’ Demezken,  Kürt’ün bölücü olanları ‘’ Ermeni Soykırımı’’ ifadesini hiç utanmadan, sıkılmadan, Allah’tan korkmadan, kuldan utanmadan ağızlarına alabilmektedirler, eğer bir soykırım varsa bunun mimarları en başta kendileri oldukları halde...

Ama öte yandan bugün ‘’Ermeni Soykırımı’’ Diyen Kürtler aslıda Kürt filan değillerse gayet normaldir.

Anaları Kürt babaları Ermeni ise gayet doğal değil midir ‘’Ermeni Soykırımı’’ diyebilmeleri?

Evet, daldık, konu uzadı.

Rusya her ne kadar İngiltere olaya karışmadan işi halletmek istese de İngiltere, Rusya'nın bir anda süper güç durumuna gelmesini, en önemli sömürgesi olan Hindistan’a giden yollar üzerinde de, Balkanlarda da en güçlü konuma gelmesini asla kabul edemezdi ve etmedi de..

Sonra? 

Sonrasında Berlin Antlaşması ve ilk kapsamlı ayaklanma olan Zeytun İsyanı var ama ne zaman sıra gelir Allah bilir zira ondan önce Kıbrıs’ın elimizden çıkması var.  Gelecek bölümde İnşallah.

NOT: Resimlere bakıp altlarındaki yazıları da okuyorsunuzdur inşallah.
&autoplay=1/?autoplay=1&mute=0" allow="autoplay" frameborder="0" allowfullscreen>
( Millet-i Sadıka Dediğimiz Ermeniler Türklere Sadık Değillermiş Ki—7. Bölüm— başlıklı yazı Sami Biber tarafından 5/10/2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu