Martaval okuyor kara kelamı münafık gölgenin;

Soyut bir sunum adeta şehrin ışıdığı mahrem yargılar,

Debdebeli aşkların nimet bildiği özlem kadar da

Beyhude imiş mutluluk:

Hele ki sair imgede yüklü isyanın tövbeye çağırdığı

İklimlerde, sırdaş bir cümle kadar da ılıman bir rehavet

En dokunaklı tezahürü belki de ıssızlığın vebali,

Erirken buzları yüreğin,

Sen de keşke gelsen dile

Ve söğüt salkım nakşeden titrek bir ışıkta

Raks etse mutsuz güncem.

 

Demi mi aşkların racon kestiği,

Soğuk ellerimde can bulan bir güvercin mi yoksa

Aşkı rahvan ve rahman bilip de

Erip ereceğim nihai mertebe,

Derken soyutlanan benlikten arda kalan

Onca detayı yüklerken dize dize

Ve dize geldiğim bir mabet mi ömür denen bilmecede

Vurdumduymaz ne çok insan ne çok ahkâm,

Yaralı benlikte delik deşik olmakla da eş değer

Ağlamayı unutmak olsa keşke yüreğin ifratı.

Sanrılar kadar da sancı yüklü bir yonga

Şu ömrün matemine sirayet eden onca gizem,

Kelaynak kuşlarına özendim mi de bunca yalnızlığı

Boykot ediyorum hece hece,

Anlam olmak kadar da ikbali ömrün,

Adlandırmakla mükellef kılındığım

Bir de aşsam keşke ant ettiğim sevgiyi boyunduruk bilmek

Adına tüm eşrafı yüreğin.

 

Üzünçler nerede takılı nerede yankı bulur da

Sitemi yüreğin,

Bir de kanatanları yok saysa Tanrı.

Hanidir dingin bir rahlede konuşlu,

Hangi zamandan arda kaldı da boyutsuzluğumun

Dokunaklı rükûsu yine de en derinde

Yine de başa sardığım ölümlü güncemin

Kim bilir sondan kaçıncı sayfası?

 

Has bel keder yüküm, sevgi nazarında

İlahi Gücün;

Beyhude zerreler şu uçuşan kar taneleri;

Ben gibi yalın alnımda pür-ü pak kaderin yazgısı

Yürek zaten hepten yaralı bir serenat

İçin için kaygılı bir mertebe

Eremediğim hidayetin dergâhı bir rüya

İken bellediğim gün ve gece.

Belki de israfı ömrün dengime hani olur da rast gelirim,

Kanıksadığım bir ritüele devrederim o kayıp mabedi

Ve derken gizlerim mahrem lehçemi,

Andığımdansa anılmakla hemhal,

Biraz da ikbal bildiğim bir şifre adeta

Mutluluğun kapalı kapısı.

 

Sürgün bir lehçede sanığıyım ömrün,

Kapalı bir nizamda soluk bir rahlede

Ve kalburüstü bir sevdada tek tanık.

Kıyısından köşesinden nasiplendiğimse

Anlık bir mutluluk:

Demem o ki; kanayan ve kanan en acı tecelli

Yine verilen hüküm.

 

Siyahım gizemi kadar hayatın peşrevi;

Çalmalara doymadıkları yaşama sevincim

Yine bukle bukle hüzünde beyhude bir kelam

Adına rahmet okuduğum,

Ölmelere doyamadığım her günün gecesi,

Erecekmişçesine hidayete konuşlu

Sadece sevdaya ve umut bellediğim

Ya da ikbal bildiğim bir döngüde tüm kayıtsızlığı evrenin

Tek izlek adına hatır bildiğim,

Zaman zaman gönül koyduğum.

 

Titrek ışıklarda yalıtılmış evren,

Tek surede sabit kıldığım hidayet,

Endamlı çöküşlerde beyhude bir gazel yine

Yüreğin mabedi;

Anlık bir ikrar olsa da aşkın mahremi,

Debdebeli ölümlere sirayet eden orağı kara meleğin

Bir de gelmelerle gitmelerle bozmuşken aklımı.

 

Çıkıp da yola pervasızca,

Ansızın raks eden mahremin seyrine

Konuşlanmışsan boylu boyunca

Hele ki bir sanrıda kaybolmuşluğun matemine

Bürünmüşse yürek,

Bohçasında mabedin saklı tuttuğunsa aşk,

Neyine gerek boyundan büyük bir bilmeceye düşkünlüğün,

Sitemin tezahürü belki de en kırık terennüm;

Bir lehçede pervasız,

Bir yürekte sahipsiz,

Bir kelamda alabildiğine yalnız.

 

( Gazel... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 6.01.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.